Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

📍Efsane gemi Mahmudiye Kalyonu ile denizlere açılıyoruz. Mısır’dan Kırım’a, esaretten kahramanlığa uzanan bir macerada tarih ve efsaneler arasında seyrüsefer ediyoruz… Vira Bismillah… 🔹️Rusların 1770 tarihinde yaptığı baskında Çeşme Limanı’nda demirli halde bekleyen Osmanlı gemilerini yakmasıyla Osmanlı Donanması büyük bir güç kaybetmişti. Artık Osmanlı’nın denizlerdeki hakimiyeti son bulmuştu. 🔸️Çeşme Baskını’nda sonra donanma uzun yıllar toparlanamadı. III.Selim tahta çıktığında denizcilik alanında reformlara girişti ve donanmayı yeniden kurdu. Saltanatının sonlarına geldiğinde Osmanlı donanması 55 büyük gemisiyle yine Avrupa’nın en büyük donanmalarından biri olmuştu. 🔹️Ancak bu durum uzun sürmedi. 1827 yılında İngiliz, Fransız ve Rus gemilerinden oluşan birleşik bir filo Navarin’de bulunan Osmanlı-Mısır donanmasına bir baskın düzenleyerek tüm donanmayı tekrar yaktılar, 58 savaş gemisi battı. Osmanlı donanması yine yok olmuştu. 🔸️II.Mahmut hemen yeni bir donanma kurulmasını emretti. İstanbul, Gemlik, İzmit ve Sinop tersanelerinde hummalı bir çalışma başladı. Arnavutlar, Rumlar ve eski forsalar arasından işçi alımları yapıldı. Gemilere ip ve halat üretmesi için Eyüp İplikhanesi kuruldu. 🔹️Tüm bu yoğun ve özverili çabalar sonuç verdi. Kısa süre içerisinde Osmanlı donanması yeniden kuruldu. 96 toplu Teşvikiye ve Fethiye; 64 toplu Nusretiye, Pir-i Şevket, Tevfikiye ve Şadiye; 40 toplu Muin-i Rahmet gemileri suya indirildi. 🔸️Yalnız inşa edilen gemiler arasında biri vardı ki diğer tüm gemileri gölgesinde bırakıyordu. Bu 76m boyu, 21m eni olan, tam dolu ağırlığı 5553 ton gelen, 1280 personelli, 128 toplu, üç katlı, üç direkli, birinci sınıf bir savaş gemisi olan Mahmudiye Kalyonu idi. 🔹️Navarin Baskını’ndan sadece 2 yıl sonra tamamlanan Mahmudiye 1829’da suya indirildiğinde dünyanın en büyük savaş gemisiydi. O kadar büyüktü ki; halk arasında, Mahmudiye’de 7 yıl askerlik yapan iki kardeşin birbirleriyle hiç karşılaşmadıklarına dair hikayeler anlatılıyordu. 🔸️Üstelik bu kalyon tamamen ülkenin öz kaynaklarıyla, Türk mühendisliği ve işçiliğinin eseri olarak üretilmişti. Bu özelliğiyle de daha inşa edildiği gibi milletin öz güvenini pekiştirmiş, gurur kaynağı olmuştu. 🔹️Halkın ve askerlerin Navarin’deki baskında alınan ağır yenilginin burukluğunu bir nebze daha atabilmesi için Mahmudiye Kalyonu’nun pruvasına kükreyen bir aslan figürü yerleştirildi. 🔸️Mahmudiye Kalyonu sadece görkemiyle değil, güzelliğiyle de herkesi etkiliyordu. Mahmudiye’nin resimlerini yapmak ülkedeki en önemli sanat faaliyeti haline gelmişti. Deniz ressamı olan Mirliva Nuri Paşa ve Kandiyeli Emin Baba gibi dönemin ünlü ressamları Mahmudiye’yi resmetti. 🔹️Mahmudiye’nin ilk görevi Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa ile yaşanan sorunlar dolayısıyla Suriye ve Mısır kıyılarına asker çıkartma olur. Kaptan-ı Derya Ahmet Fevzi Paşa komutasındaki Mahmudiye, Osmanlı donanmasına katılarak Mısır’a doğru yola çıkar. 🔸️Ancak donanma Çanakkale’deyken Sultan Mahmut’un ölüm haberi gelir. Tahta Abdülmecit geçmiştir ve Ahmet Fevzi Paşa’nın rakibi Hüsrev Paşa sadarete getirilmiştir. İşin kötü yanı ise Ahmet Fevzi Paşa daha birkaç gün önce II.Mahmut’a Hüsrev Paşa’yı kötüleyen bir mektup göndermişti. 🔹️Ahmet Fevzi Paşa, II.Mahmut’un zamansız ölümüyle mektubunun Hüsrev Paşa’nın eline geçecek olduğunu anladı. Artık kaderi siyasi rakibinin elindeydi. Çareyi ise üzerine sefere çıktığı Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’ya sığınmakta buldu. 🔸️Ahmet Fevzi Paşa ilk iş olarak Mısır’a yardım için Boğazı kapatmak göreviyle Çanakkale’ye gelen Fransız gemisi Vanguard’ın kaptanı Amiral Lalande ile iletişime geçti ve niyetini anlattı. Amiral Lalande gemisi Vanguard ile önde, Mahmudiye arkasında Mısır’a doğru yola koyuldular. 🔹️Yalnız asıl sorun şuydu ki; Ahmet Fevzi Paşa, Mısır’a sığınırken sadece Mahmudiye’yi değil koca Osmanlı donanmasını da yanında kaçırıyordu. 25 parçadan oluşan Osmanlı donanmasını İskenderiye’de Mehmet Ali Paşa’ya teslim etti. Böylece Ahmet Fevzi Paşa’nın lakabı “firari”ye çıktı. 🔸️Mehmet Ali Paşa, hiç ummazken Osmanlı donanmasını ele geçirdiğine ayrı, Mahmudiye’yi ele geçirdiğine ayrı seviniyordu. Ele geçirdiği Mahmudiye’nin görkemi ve güzelliği onu da kendisine hayran bırakmıştı. Fırsat buldukça oğluyla birlikte Mahmudiye Kalyonu’nu ziyaret ediyordu. 🔹️Osmanlı donanmasının Kaptan-ı Derya Ahmet Fevzi Paşa tarafından kaçırıldığı ve Mısır’a teslim edildiği haberi tam da Mısır ordusunun Nizip’te Osmanlı ordusunu bozguna uğrattığı haberi üzerine İstanbul’a vardı. Nizip yenilgisinin şoku bir kat daha arttı. 🔸️Hemen Kavalalı Mehmet Ali Paşa’dan donanma geri istendi. Ancak bir yandan tüm Osmanlı donanmasını elinde bulunduran diğer yandan da orduları neredeyse İstanbul’a girmek üzere olan Mehmet Ali Paşa bu isteği kabul etmedi. 🔹️Denize düşen Osmanlı yılana sarılmak zorunda kalmıştı, Batılı devletlerden yardım istedi. Zaten taviz koparabilmek için fırsat kollayan; İngiltere, Rusya, Avusturya ve Prusya aracı oldular ve Londra’da düzenlenen bir konferansta barış şartlarını belirlediler. 🔸️Osmanlı’nın hemen kabul ettiği şartlar Kavalalı Mehmet Ali Paşa’ya silah zoruyla kabul ettirildi. Antlaşmanın gereği olarak Mahmudiye Kalyonu, tüm donanma ile birlikte tekrar Osmanlı’ya iade edildi. Ahmet Fevzi Paşa ise Mısır’dan dönmedi ama 1841 yılında orada öldürüldü. 🔹️Mahmudiye Kalyonu kurtarılmış ve sağ salim İstanbul’a dönmüştü. Mahmudiye’nin denizlerdeki serüveni oldukça kötü başlamıştı, daha ilk seferinde tek bir top bile ateşleyemeden esir düşmüştü ancak efsaneleşeceği günler yakındı. 🔸️Mahmudiye Kalyonu, araya Düvel-i Muazzama’nın girmesi sayesinde Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın elinden kurtarılmıştı. Çıktığı ilk büyük seferde kaçırılıp alıkonulan Mahmudiye’nin önünde büyük bir sefer daha vardı: Kırım Savaşı 🔹️Rusya, 22 Haziran 1853 günü savaş dahi ilan etmeden Eflak ve Boğdan’ı işgal etti. Bunu üzerine Osmanlı, İngiltere ve Fransa’dan oluşan ittifak Rusya’ya karşı savaş ilan etti. Bazı tarihçilere göre tarihin ilk “Dünya Savaşı” olan Kırım Savaşı böylece başlamıştı. 🔸️Kırım Savaşı’nın deniz cephesi Osmanlı açısından çok kötü başladı. 30 Kasım 1853’te Sinop Limanı’nı basan Rus donanması limandaki tüm gemileri yakarak Osmanlı’nın Karadeniz filosunu yok etti. Neyse ki o sırada orada bulunmayan Mahmudiye baskından kurtulmuştu. 🔹️Mahmudiye Kalyonu, Osmanlı filosunun sancak gemisiydi. Periler kadar güzel görüntüsü, devasa boyutları ve pruvasındaki görkemli aslanı ile güzellik ve gücü bir araya getirerek imparatorluğunun kudret ve azametini sergiliyordu. 🔸️1828 yılında İstanbul'a gelen Müşavir Paşa (Sir Adolphus Slade) Mahmudiye’den şöyle bahseder: "Ben olduğum yerde deniz mimarisinin bu güzel, bu muhteşem örneğini seve seve seyreder ve barbar dediğimiz adamlardan birisi tarafından yapılmış olmasına hayret ederdim.” 🔹️İstanbul limanına her giriş çıkışında halk onu görebilmek için sahillere akın ederdi. Denizciler bu geminin büyüklüğünü anlatabilmek için gemide aynı anda askerlik yapan iki kardeşin anca 5 sene sonra karşılaştıklarını anlatırdı. 🔸️Mahmudiye inşa edildiğinde dünyanın en büyük gemisiydi, 20 yıl boyunca bu ünvanı taşıdı. 1849’da Fransızların inşa ettiği Valmy, Mahmudiye’yi geçmişti. Sivastopol seferine Valmy de katılıyordu. Bu savaş aynı zamanda Dünya’nın en büyük iki gemisinin boy göstereceği bir meydandı. 🔹️Sinop Baskını’ndan 2 sene sonra saldırı sırası Osmanlı’daydı. Preveze’de Barbaros Hayrettin Paşa’nın kullandığı Fetih suresiyle süslenmiş sancağın bir eşi Mahmudiye’ye çekildi ve Ateş Ahmet Paşa süvariliğinde yola çıkıldı. Müttefik filo 17 Ekim 1854’te Sivastopol önünde belirdi. 🔸️Sivastopol, Rusya’nın en önemli limanlarından biriydi. Ruslar, Sivastopol kıyılarını 5 tabyada toplam 116 top ile koruyordu. Yaklaşık 1 yıl süren uzun bir kuşatma yaşanacaktı. Mahmudiye kuşatmanın başlarındaki saldırılara katılmamış, sıranın kendisine gelmesini bekliyordu. 🔹️Ve o gün geldi, Mahmudiye’ye bombardıman emri verildi. Düzenlenen saldırıya Mahmudiye ve Teşrifiye kalyonlarının yanında 10 Fransız ve 4 İngiliz gemisi katıldı. Gemilerdeki toplam 746 topa Ruslar 3 tabyadan toplam 73 top ile karşılık vermeye çalıştı. 🔸️Teşrifiye’nin süvarisi Müşavir Paşa top atışlarının yoğunluğunu şöyle anlatıyor: Adeta bir sis içinde şenlik topu atar haldeydik. Barut dumanıyla sarıldığımızdan gemilerden çoğu düşman istihkâmlarını görememekteydi. Düşman da gemilerimizin direklerinden başka bir şey göremiyordu. 🔹️Türk gemileri az olmasına rağmen başarıları herkesi hayran etmişti. Sadece Mahmudiye, tüm İngiliz ve Fransız filosundan daha etkiliydi. Mahmudiye tek başına Rusların en güçlü tabyası olan Konstantin Tabyası’nın önüne çıktı, saatlerce ateş altında kaldı, misliyle karşılık verdi. 🔸️Bu büyüklükte bir geminin bir bordadan diğerine dönerek toplarını ateşlemesi çok zordu ama Mahmudiye yoğun ateş altında hızla bir o tarafa bir bu tarafa dönerek toplarını ateşliyordu. Mahmudiye’nin manevra kabiliyetini tüm savaş alanı şaşkınlıkla izliyordu. 🔹️Aslında bu manevraların bir numarası vardı: 1828 yılında İngiltere’den alınan Sürat isimli ilk buharlı gemimiz, kalyonlarımıza römorkör olarak yardım etmesi için savaş alanına gönderilmişti. Mahmudiye’nin dönüşlerinde römorkör olarak ona yardım ediyordu. 🔸️Mahmudiye’nin rakibi olan Fransız kalyonu Valmy ise o kadar hantal kalmıştı ki ona yardım eden buharlı gemilere rağmen manevra yapmakta zorlanıyordu, savaş boyunca römorkörlerle oradan oraya çekilmesi gerekiyordu. 🔹️Ağır bombardımana rağmen Ruslar liman ağzını öyle tahkim etmişlerdi ki girilemiyordu. Toplam 700 tondan fazla ağırlıkta gülle atıldı. Gün sonunda müttefiklerin kaybı ölü ve yaralı 400’e yakındı. Mahmudiye Kalyonu’nda 12 yaralı vardı. Ruslar ise 500 ölü ve yaralı vermişti. 🔸️Mahmudiye Rus tabyalarının karşısında yıkılmadan dağ gibi durmuştu ama ağır hasar almıştı. Tamir için İstanbul’a gönderildi. İstanbul halkı, o cehennemden sağ çıkarak tüm ihtişamıyla İstanbul önüne dikildiğini görünce ona “gazi” ve “veli” ünvanlarını yakıştırdı. 🔹️Mahmudiye’nin savaştaki başarısı ve hikayeleri kendinden önce İstanbul’a varmıştı. Hatta onu efsaneleştirmişti. Her yerde Mahmudiye ile ilgili efsaneler anlatılıyordu. Mesela Veli Mahmudiye’yi ilahi güçler koruduğundan ona top değmezmiş. 🔸️Mahmudiye’ye eşlik eden ilahi güçler marşlara bile konu oldu: Yardımcıdır bize kırklar yediler Aman da padişahım izin ver bize İzin de vermez isen dök bizi denize. … Erenler geliyor bize imdade. Aman da padişahım izin ver bize İzin de vermez isen dök bizi denize. 🔹️İnsanlar, mübarek gecelerde ak sakallı ve sarıklı insanların geminin güvertesinde namaz kıldıklarını gördüğünü iddia etmeye başladı. Hacı Bektaş-ı Veli’nin de geminin güvertesinde cuma namazı kıldığı söylentisi aldı başını yürüdü. 🔸️Bir efsaneye göre; Kırım Savaşı patlak verdiğinde Haliç’te demirli olan Mahmudiye bir gece subay ve eratı istirahat halindeyken gaipten gelen bir emirle zincirlerini kopararak Sivastopol’a doğru yol almaya başlamış. 🔹️Mahmudiye’nin çevik manevraları da efsanelere konu olmuştu: Sivastopol önünde Mahmudiye kendiliğinden ateş hattına dalarmış, yine kendiliğinden bir sancağa bir iskeleye dönerek iki bordasındaki topları da ateşlermiş. 🔸️Rivayete göre; bir gece mürettebatı uyurken demirini koparan Mahmudiye, karanlıkta süzülerek savaş hattını yarmış ve Rus donanmasının arkasına dolaşmış. Sabah uyandıklarında Türk gemisini arkalarında gören Rusların yaşadığı büyük şaşkınlıktan istifade edilerek şehir alınmış. 🔹️Bir başka rivayete göre de Mahmudiye’nin bir topu lüzumsuz yere kendiliğinden düşmana ateş edermiş. II.Mahmut bu topun gereksiz atışlarına kızarak topun namlu ağzını yırtmış. Mahmudiye’de bulunan namlusu açılmış topun hikayesi de buymuş. 🔸️Kurban Bayramlarında Mahmudiye'nin başüstünde kan aktığı yönünde halk arasında yaygın bir kanaat oluşmuştu. Bazı halk hikayelerinde gemiden “Hazreti Mahmudiye” diye bahsediliyordu. 🔹️Mahmudiye yabancılar arasında de efsaneye dönüşmüştü. Onu hayalet gemi diye adlandırmışlardı. Savaşta müttefik gemi sancaklarının paramparça olmasına rağmen Mahmudiye’ye çekili olan Barbaros’un sancağının isabet almaması üzerine müttefikler de aynı sancaktan istemişlerdi. 🔸️Sivastopol 11 Eylül 1855 günü Mahmudiye’nin yokluğunda düştü. Karadeniz’de Rus filosundan eser kalmadı. Mahmudiye tüm katkısına rağmen şehir düştüğünde orada değildi. Zafer, 18 Eylül 1855 günü Mahmudiye Kalyonu’nda düzenlenen sazlı sözlü bir eğlence ile kutlandı. 🔹️Kırım Savaşı denizcilik tarihinin ilk çok uluslu amfibi harekatıydı. Yelkenli gemilerin kullanıldığı son savaş, buharlı gemilerin kullanıldığı ilk savaştı. Buharlı gemilerin başarısını gören Osmanlı, donanmadaki yelkenli gemilere makine monte ederek buharlı hale getirmeye başlad. 🔸️Mahmudiye’ye de makine konularak buharlı hale dönüştürülmek istendi ancak büyüklüğü ve hizmet süresi dikkate alınarak bu karardan vazgeçildi. Mahmudiye geri kalan ömrünü inşa edildiği haliyle yelkenli olarak sürdürdü. 🔹️Mahmudiye, II. Abdülhamit döneminde Haliç’e kapatılarak çürümeye terk edilen gemiler arasındaydı. Burada sabit halde kışla olarak ve bazı Jöntürklerin mahkeme ve hapsi için kullanıldı. 🔸️Kırım Savaşı kazanılmasına rağmen Osmanlı ekonomisi için çöküşün başlangıcı oldu. Borç batağına düşen devlet askerlerin maaşlarını bile ödemekte zorlanıyordu. 1888’de, II.Abdülhamit döneminde Mahmudiye parçalanarak enkazı maaşlara karşılık olarak subay ve erlere dağıtıldı. 🔹️Mahmudiye parçalanırken sökülen tahtalardan ve pruvasındaki aslanın ağzından kan damladığı halk ve askerler arasında anlatıla geldi. Hizmetten çekildikten çok sonraları dahi kahramanlıkları ve efsaneleri halkın dilinden düşmedi. 🔸️Osmanlı’nın dört bir tarafındaki kahvehanelere resimleri asıldı. 1920'li yıllara kadar deniz nedir bilmeyen İç ve Doğu Anadolu kasabalarının kahvehanelerinde Mahmudiye Kalyonu’nun taş baskı resimlerine rastlamak mümkündü. 🔹️İki büyük deniz felaketinden sonra ülkenin öz kaynaklarıyla, baştan sona Türk mühendisliği ve işçiliğiyle yapılan Mahmudiye milletin kendine olan inancını pekiştirmiş, gurur kaynağı olmuştu. 🔸️Bugün kendisinden, İstanbul Deniz Müzesi’nde sergilenen bir kaç yağlıboya resmi, künye levhası ve birkaç eşyası yadigardır. Bir de; en güzel Ruhi Su’nun davudi sesinden dinlenilen o meşhur marş. 🔹️Sivastopol önünde yatan gemiler, Atar da nizam topunu yer gök iniler. Yardımcıdır bize kırklar yediler. ... Sivastopol önünde yıkık minare, Düşman dedikleri gelmez imane, Erenler geliyor bize imdade. Aman da padişahım izin ver bize, İzin de vermez isen dök bizi denize.
·
173 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.