Gönderi

96 syf.
·
Puan vermedi
·
22 saatte okudu
Selam️ Hans-Ulrich Treichel “Kaybolan”.. Polonyalı bir aile 2. Dünya Savaşı sırasında Rus ordusundan kaçarken ilk çocukları Arnold’u kaybeder. Kurtulup yeni bir hayat kurduktan sonra, hayattaki tek gayeleri sağ olduğuna inandıkları oğullarını bulmak haline gelir. Prusya terbiyesi ile yetişmiş olan baba, bir yandan kayıp oğulu ararken, öte yandan yılmadan çalışmaktadır. Anne ise tamamen kaybına adanmıştır. Evin küçük oğlu tarafından anlatılan hikâye (ki adını bilmiyoruz) biteviye ağabeyi için verilen uğraş ve adanan ebeveynlerine duyduğu kırgınlık, büyük kardeşe duyulan öfke, kendi suçluluk duygusu içinde ilerler. Alıntı: “Sadece onda olmayandım ben. Yaraya basılı parmak, gözdeki çapak, yürekteki taştım.” Romandaki gören göz, aktaran dil olan çocuğumuz açısından daha da zorlu günler, ailenin Arnold olma ihtimali olan bir çocuk için, hem tıbbi hem bürokratik engellerle boğuşup, bu çocukla veraset bağları olduğunu kanıtlama çabasına giriştiklerinde geliyor. Arka kapak yazısında da üç aşağı beş yukarı benim yazdıklarım kadar konuya değinildiğinden, açık vermiş olduğum bir şey yok. Katılmadığım noktaysa, savaş sonrası bir aile dramını, küçük bir çocuk perspektifinden yaşananların ağırlığını fark etmeden anlattığı için diyerek, hikâyeyi bunalımlı değil eğlenceli bir atmosferde geçiyor cümlesiyle belirtilmesi, tamamiyle mesnetsiz. Zira kitabın tamamı kasvetli. Fiziksel hacminin çok ötesinde bir ağırlığa sahip eser, tavsiye listemde. Anlatıcı çocuk karaktere, her olay her duygu bire bir anlatılmasa dahi, sezdirme yöntemiyle farkındalığı yükseltilmiş. Tarih okumayı sevmeme rağmen; kurgu şeklini bile okurken, beni çok zorladığı dönem, yakın geçmiş. 1900’lerin başlarından günümüze, sırf bir yüz yıla sığdırılmış, iki dünya savaşı, o çağda doğmuş biri olarak, medeniyet diye diye insan zulmünün zirve yaptığı zaman dilimini tahlile çalışmak, yazılı ve görsel “belge niteliğinde” çok daha fazla veriye ulaşılabilirlik, esere birçok şeyden bağımsız, bir de hüzün ekliyor. Kitap içinde asla açık açık anlatılmayıp dokunulup geçilen “Anne”nin kaçarken Rusların tecavüzüne uğraması, o durgun, dünyayla ilişiği minimum seviyedeki halinin bir başka sebebi ve maalesef, bu da 2. Dünya Savaşı’na dair utanç verici gerçeklerden biri. Almanların ari ırk takıntısı, istila ettikleri topraklardaki kadınlara cinsel saldırıda bulunmalarına da engel olmuştur (istisnalar kaideyi bozmaz) Ruslar ise; kurtarıcı olarak girdikleri topraklarda dahi kadınların ırzına geçmiştir. İlk çocuklarının kaybında kaybolan aile, küçük oğullarını öylesine hiçleştirir ki, satırlar arasında “Kaybolan” hangisi diye kendi kendinize sorabilirsiniz. Anlatıcı dil, onlardan asla annem babam diye bahsetmez. İyelik eklerini yok edip, sadece Anne ve Baba diye aktarır, bir noktada her ikisi de çocuk için üçüncü tekil/çoğuldur. O ya da onlar; ondan çok uzak iki insandır. Çok katmanlı, savaşın kanlı yüzünün ötesinde, geride kalanların yaşadığı farklı bir duygusal kıyımı, zengin bir dille okuyup, zihnime gönlüme arşivledim. Saygılarımla
Kaybolan
KaybolanHans-Ulrich Treichel · Ayrıntı Yayınları · 201364 okunma
·
117 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.