Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

144 syf.
8/10 puan verdi
Öncelikle Bamuan'ın özgürlüğü tartışırken kullandığı model olan Panoptikon'dan bahsetmemiz gerekir. Benim de kitabı okurken adını ilk kez duyduğum ve merakla araştırmam sonucu öğrendiğim bir tasarım inşası oldu. Panoptikon aslında bir hapishane modeliymiş. Yabancı dizilerdeki hapishaneleri düşünün, içe dönük tek hücreli odalar ama yapı dikdörtgen değil de halka şeklinde. Halkada mahkumlar tek odalı hücrelerde, hücre kapıları iç tarafa bakan vaziyette, halkanın bir ucunda da mahkumları gözetleyen gözlemcilerin kaldığı fakat mahkumların göremediği bir nöbet kulesi var. Bu modelin yaratıcısı Bentham'a göre gözlemlenen her yanlış davranışlarının ceza getireceğini bilen, ne zaman gözlemlendiğini bilmeyen mahkumlar her hareketini kollamak zorunda kalacak ve hep doğru davranmak mecburiyetindr olacaktır. Yani bu durumda denetimciler özgür, mahkumların özgürlüğü kısıtlanmış olur. "Yönetenler özgürdür, özgür olanlar yönetir. Yönetilenler özgür değildir, özgür olmayanlar yönetilir." Bu durumda tam şöyle bir soru gelebilir aklımıza; gözetleyenleri kim gözetleyecek? Çünkü gözlemciler her ne kadar yaptıkları işten tatmin olsalar, işten kaytarma ihtimalleri de var. Bentham onu da düşünmüş ve gözlemcileri de başmuhafız yani girişimcinin gözlemesi gerektiğini belirtmiş. Başmuhafızı gözeten yok ama :) çünkü onun menfaati zaten bu mahkumların iyileştirilmesi ve ona mahkumların işçilik yaparak kazanç sağlanması. Dolayısıyla onun kontrol edilmeye gereksinimi yoktur. İşte Bauman'da kitapta sık sık bu model üzerinden benzetme yaparak örnekler veriyor. Mevcut toplumun betimleyicisi olarak görüyor Panoptikonu. "Özgürlüğün Toplumsal Kökeni" Belki de en eski özgürlük anlayışı: Güçlü olanın gücünün tabi tuttuğu kişileri kölelikten, tutsaklıktan ya da esaretten salıverme kararı.. Din açısından özgürüzdür çünkü yaptıklarımızdan sorumluyuzdur. Felsefi bakışla özgürüzdür çünkü hayatımız kendi projemizden, gelecek odaklı amaçtan başka bir şey değildir. Ortaçağda özgürlük iktidarla yakından ilgilidir. Robert Lifton'un tanımına göre, özgür birey hem eksik toplumsallaşmış hem de fazla toplumsallaşmış kişidir. Yani içimize yabancılaşmış aynı zamanda da dışsal etkilerin esiri olmuşuz. Sosyologlar da bunun sebebini tabii kültürün heterojenliğine ve gücün çoğunluğuna atmıştır. Yazar daha sonra özgürlüğü kapitalizm ve tüketim toplumu bağlamında incelemiş. Özgürlük ve kapitalizm tam olarak neden-sonuç hesabının uygulanması özelliğiyle denk gelir. Kapitalizm özgürlüğe yaşam sahası açar; insani ihtiyaçların karşılanmasını hedefleyen mal üretim ve dağılımı. Özgürlük bu saatten sonra bir gereklilik olmuştur. Özgürlük olmadan ekonomik faaliyetin amacına ulaşılamaz. Birey, tüketici pazarındaki ödüllerin parıltısını değil de ona verdiği özgürlük hissini çekici bulur. Birey için harcamak bir sorumluluk iken, tüketici sistemi için bireyin harcama yapması gerekesinim. Yani insanlar özgür olmak için tüketiyorlar, bunun sonucunda da özgür olduklarını sanıyorlar.... Özgürlüğü sadece tüketici özgürlüğü olarak ele alabilmemiz mümkün olsaydı bundan bahsedebilirdik.. Gelecek, geçmişten seçim ve eylemleri henüz olmamasıyla ayrılır. Bu nedenle de gelecek belirsizdir dolayısıyla özgürlüğün geleceği de belirsizdir. Alışılagelmiş günlük hareketlerimizin sonuçlarını sosyologlar açığa çıkararak bizim gelecekteki seçimlerimizi belirlememize yardımcı olurlar. Daha çok özgürlük türlerini, sistemden bağımsız bir şekilde salt felsefi olarak okuma yapmak istiyorsanız tam aradığınız kitap bu olamayabilir. Benim için çok doyurucu bir kitaptı. Özgürlüğü sistem içinde nereye konumlandırıyor, ona ne değerini veriyor ya da komünal birlikteliği mi yeğliyoruz çoğu zaman, bu gibi soruları merak eden varsa şiddetle öneririm :)
Özgürlük
ÖzgürlükZygmunt Bauman · Ayrıntı Yayınları · 2018307 okunma
·
270 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.