Gönderi

Şems-i Tebrîzî, seyahaderi boyunca karşılaştığı şeyhleri ve âlimleri melâmet tavrının bir gereği olarak gerçeklerin ortaya çıkması için imtihanlara tâbi tuttuğuna, velâyet tavrı baskın olanları şeriada, şeriat tavrı bastan olanları velâyede denediğini, bunların teslimiyet ve hakikat arayışlarının eksik olduğunu, cedelle vakit geçirdiklerini, hiçbirinin kendisini tatmin etmediğini, gerçek şeyhliği ve dosduğu Mevlânâ'da bulduğunu ifade eder. Mevlânâ ile Şems ilk defa Dımaşk'ta veya Halep'te karşılaşmıştır. Eflâkî'ye göre babasının vefatından sonra mürşidi Seyyid Burhâneddin'in emriyle ilim tahsili için Dımaşk'a giden Mevlânâ bir gün halkın arasında iken başında külâhı, sırtında siyah elbisesiyle Şems'i görmüş elinden tutup ona: "Ey dünya sarrafı beni anla!" demiş. Şems bu sözün etkisiyle istiğrak haline girmiş, kendine geldiğinde Mevlânâ oradan gitmiştir. Bazı kaynaklarda Şems'in Anadolu'ya yönelmesi Mevlânâ'daki bu kemali keşfetmesine bağlanır. ikinci karşılaşmaları Şems'in 642/1244'de Konya'ya gelmesiyle gerçekleşmiştir. Şems bu sıralarda yaklaşık 60, Mevlânâ ise 38-40 yaşlarındadır. Şems ile Mevlânâ'nın karşılaşması esnasında aralarında geçen konuşmanın mahiyetine dair farklı rivayetler vardır. Eflâkî ve Sipehsâlâr'ın rivayeti Makalât'takine yakındır. Buna göre Şems-i Tebrîzî Konya'ya geldiğinde Eflâkî'ye göre Şekerciler Hanına, Sipehsâlâr'a göre Pirinççiler Han'ına yerleşmiş, Mevlânâ ders verdiği dört medreseden biri olan Pamukçular Medresesinden talebeleriyle birlikte ayrılıp giderken Şems ansızın önüne çıkmış ve bindiği katırın gemini tutarak: "Ey dünya ve mâna nakitlerinin sarrafı! Muhammed hazretleri mi büyüktür yoksa Bâyezîd-i Bistâmî mi ?" diye sormuş. Mevlânâ: "Muhammed Mustafa bütün peygamberlerin ve velîlerin başıdır" diye cevap verince Şems: "Peki ama o, 'Seni teşbih ederim Allahım, biz seni lâyıkıyla bilemedik' dediği halde Bâyezid, 'Benim şanım ne yücedir, ben sultanların sultanıyım' diyor" demiş. Bunun üzerine Mevlânâ: "Bâyezid'in susuzluğu az olduğundan bir yudum su ile kandı, idrak bardağı hemen doluverdi; halbuki Muhammed'in susuzluğu arttıkça artıyordu. Onun göğsü Allah tarafından açılmıştı. Sürekli susuzluğum dile getiriyor, her gün Allah'a daha çok yakın olmak istiyordu" diye cevap vermiş. Şems bu cevabı duyunca kendinden geçmiş, bir müddet sonra da yaya olarak medreseye gitmişlerdir
Sayfa 10 - Büyüyenay Yayınları - ☪ 1. Baskı, İstanbul, Ekim 2020Kitabı okudu
··
53 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.