Gönderi

Sünnet Nedir ve Pakistanlı Bir Öğrenci
Yirmili yaşlarda oldukça zayıf bir Pakistanlı öğrenci sohbetimizi hararetle dinliyordu. Öğretmen ayrılınca yanıma geldi ve kendisini tanıttı. Selam verdikten sonra; “Şii misiniz?” diye sordu. “Hayır” dedim. “Onlar Müslüman değil” dedi, hiç duraksamadan. “Gerçek bir İslam cumhuriyetine sahip değiller. Allah'ın şeriatını Pakistan'da tümüyle uygulayan saf bir liderimiz olmalı.” Cevap vermedim ve ona sessizce baktım. “İyi bir Müslüman mısınız?” diye sordu. “Ben Müslümanım” diye cevap verdim, “ama iyi olup olmadığımdan emin değilim”. “Eğer Müslümansanız niye sakalınız yok?” “Çünkü Müslüman olmak için sakal şart değil.” “Ama Peygamberimizin sünneti. Sünnete uymayan bir adam Müslüman değildir.” “Peki sen neden deveye binmiyorsun?” Sorum onu şaşırtmıştı. “Ne demek istiyorsunuz?” “Deveye binmek de sünnettir. Hz. Peygamber hayatının büyük bir kısmını bir deve üzerinde geçirdi.” “Ama günümüzde motorlu araçlar var.” “İşte” dedim; “eğer devrinde jilet bulunsaydı, eminim Hz. Peygamber onu kullanacaktı”. Küçük bir gülümseme izi bulabilmek için yüzüne baktım. Başını eğdi ve sustu. “Sürme çektiğin dikkatimi çekti” dedim. “Evet. Sünnettir” “Peki içinde kurşun bulunduğunu biliyor musun? Gözlerine zarar verebilir ve seni zehirleyebilir.” Suskunluğunu korudu. “Peygamber'in yaptığı birçok şey kendi devrinin ürünüydü. Bunları sünnetin zorunlu bir parçası olarak görmüyorum. Sünnetin büyük ölçüde Hz. Peygamber'in yerleştirdiği ruha dayandığını düşünüyorum. Cömertlik, sevgi ve hoşgörü ruhu; kendisine zulüm ve baskı yapanları affetmede ısrar etmesi; yaşlılara, çocuklara ve toplumda bir kenara itilmişlere karşı gösterdiği saygı ve hizmet anlayışı; adalet, eşitlik, dürüstlük konusundaki titizliği; araştırma, ilim ve eleştiriye bağlılığı; işte bu sünnetlere uymamız gerekiyor.”
Sayfa 251
·
6 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.