Gönderi

148 syf.
·
Not rated
·
Liked
Bu ilk paragraf tamamen benimle ilgili. Hemingway'den okuduğum ikinci kitabı benim için ortalama oldu. Üçüncüsünü çok seveceğimi düşünerek, bir kitabını daha okuyacağım. O da muhtemelen
Silahlara Veda
Silahlara Veda
olur. İşten bir arkadaşımla 3'er kitap seçip okumaya karar verdik. Onun seçtiklerinden biri buydu ve ne yazık ki ben ihtiyofobiğim. Okurken gözümde karakterleri, mevsimleri, şehirleri, nesneleri, mekanları canlandırmayı çok sevdiğim için bu kitabı okumak beni biraz zorladı. Buradan balık korkum olduğunu bile bile bu kitabı seçen biricik arkadaşıma selam olsun. Bu arada bu durum için üzgün olduğunu ne kadar belirtse de bu okuma durumu rüyamda birkaç balık tarafından yendiğimi görmeme engel olmadı. Araştırmalarıma göre Hemingway'in bu kitabı somut savaşla ilgili olmayan nadir kitaplarından. Burada verilen ayrı soyut bir savaş var. Pes etmemek, yaşama içgüdüsü, yalnızlık, kayboluş, varış... Benim en çok dikkatimi çeken bunlar oldu. Üç günlük yaşlı bir balıkçı serüveni. Kısmeti uzun süredir kapalı olan, her ne kadar "Hadi rastgele!" desek bile 85 gündür gelmeyen bir hikaye. 85 günün sonunda büyük bir kısmet onu buluyor. Yalnızlığını kısmetiyle bir şekilde gidermeyi becerse de, bir süre sonra tekrar kendiyle kalıyor. Eski çırağı Manolin tüm çetin koşullarda aklına geliyor; acıktığında, gücü bir şeye yetmediğinde, bir şeyi akıl edemediğinde... Gerçekten hepimiz öyle miyiz? Zor koşullar mı bizi birini düşünmeye ya da özlemeye zorluyor. Manolin yerine bir balık vardı, onunla konuşuyor onu seviyordu, zaman zaman fikrini bile soruyordu ama o balıktan geriye ne kalacaktı? Manolin'e giden yol bu balıktan geçiyordu. "Sen bir yarım balıksın, be. Bu kadar açıldığım için özür dilerim. İkimizi de mahvetti bu. Ama biz de bir sürü canavar öldürdük; seninle ben, ikimiz yaptık bu işi." Balığın burnundaki kılıç için: "Bir şey olsaydı da söküp alsaydım, küreğin ucuna bağlardım; ne silah olurdu ama! O zaman ikimiz birden dövüşmüş olurduk, omuz omuza." Aslında şöyle bir durum var. Manolin kendi rızasıyla değil, ailesinin isteği üzerine yaşlı adama çıraklık etmeyi bırakmak zorunda kalıyor. Zira 85 gündür balık tutamadıkları için çırak eve para götüremiyor. Yaşlı adamın buradaki çabasının tamamen çırağın ona dönmesi üzerine olduğunu ve balığın da sembolik bir Manolin olduğunu düşünüyorum. Bu yolda kaybettikleri çok fazla, içsel ve fiziksel olarak tam bir dayanıklılık savaşı veriyor. Yaşlı adamın tüm kötü koşullarda kısmetinin tekrar açılma, para kazanma ve eski çırağına kavuşma ihtimali onu bu çaresizlik hissinden kurtarıyor. Bilemiyorum umut varsa hayat var mıdır? Sürekli sonunu merak ederek ve aksiyon anlarında heyecanlanarak sayfaları hızlıca çevirdiğim bir kitap oldu. Size de keyifli okumalar, bir takım adamlar ve güzel kadınlar.
Yaşlı Adam ve Deniz
Yaşlı Adam ve DenizErnest Hemingway · Bilgi Yayınları · 202332.3k okunma
·
265 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.