Gönderi

240 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 days
Çok özlediğim bir şehir var Çok özlediğim bir şiir Ve çok özlediğim bir deniz Kavuşmak dileğiyle. ( Zonguldak ) 11/12/20 23.33 Kitabın ön yüzü. Başlamadan yine bir memleket özlemi sarmış dört bir yanımı.Bazı zamanlarda bu daha çok oluyor. Bazı zamanların tanımı ne bilemiyorum açıkçası. Mesela bir ders arası kafamı masaya koyuyorum özlediğimi fark ediyorum. Çok alakasız bir zamanda aklıma düşüyor. Bu ara yine böyle. Kendimi olduğum yere çivilenmiş gibi hissediyorum. Belki süreç çok sıkıntılı olduğu için bu kadar çok gitme isteği beliriyor. Yoksa insanın bir zamanlar kaçtığı yere bu kadar özlem duyması akıl dışı :) Ferzan Özpetek ' in okuduğum 2. Kitabı. Bir Nefes Gibi ile tanışmıştım kalemi ile. Baktım güzel gidiyor hemen başka kitaplarını da alayım dedim. Bir kitabı güzelse hepsi güzeldir çıkarımını neye dayanarak yaptım acaba :) Yanılmadım ama :) Sen Benim Hayatımsın duygu bakımından insanı daha çok sarıyor olsa da beni, Bir Nefes Gibi daha çok etkiledi.. Aşkı ve dostluğu tüm benlikleri ile kabul eden, içlerine alan, her engelle daha da büyüyen bir aşkın hikayesini sade ve akıcı bir dille sunmuş yazar. ( Kitaplarda olabilen türden yani ) Bizim buralarda o işler öyle olmuyor :)) Kimsenin bir zorluk çekecek hali kalmamış. Millet geçmişin acısı ile bu kadar doluyken şimdiyi göremiyor/ görmek istemiyor. Amannn herkese geçmişindeki mezarlık ile mutluluklar diliyoruz :) Neyse içimizde tuttuğumuz şeyleri de dışarı vurduğumuza göre konumuza gelelim. Birkaç gündür okuduğum kitapların incelemesini yaparken içimi bir huzursuzluk alıyor. Cümlelerimin bir yerlere çarpmasını, gitmesini istemiyorum. O yüzden yazmak ile yazmamak arasında gidip geliyorum. Çok şey anlatmak istiyorum ama susmak da istiyorum. Bazı çelişkili durumlar içerisindeyim ama bilemedim :) Önceki incelemede günlerimi doldurduğumdan bahsetmiştim. Bu biraz kaçma isteğim ile ilgili. Şöyle ki ; düşünmek için vaktim kalsın istemiyorum. Bu bir konu ile ilgili düşünme eylemi değil. Genel olarak. Ertesi günün planı kadar basit bir düşünme eylemini bile yapmak gelmiyor içimden. Kendimi oyalayacağım bir blog açtım. Aslında hiç aklımda yoktu böyle bir şey.. Bir süre önce Samet, "sana blog mu açsak" demişti çok okuyorsun okuduklarını insanlarla paylaş, onlara fikir ver diye bir laf etmişti. Kim uğraşacak ki ? Aynen böyle cevap vermiştim. Şimdi ben onda da hırs yaparım günüm boşa gider. Okumaya, ders çalışmaya fırsat bulamazdım. İki akşam önce Ebru diye bir arkadaşım geldi. Kütüphanemi çok sever. O yüzden kütüphanede oturduk. Oradan buradan konuşurken "blog açsan mı ki "dedi. Konuşmayı çok seviyorsun güzel de aktarıyorsun yazıya dedi. O sırada Samet daha çok destek verdi. Hadi dedim pat açtık :) İkna olma süreme bakın :) İkna olasım varmış :) Neyse açtık. İsim düşün, kendine özel bir çıkartma bul derken girdik bir yola. Herkes çok güzel mesajlar attı. Aslında bana da iyi geldi. Gün içinde kendime o kadar az zaman kalıyor ki. Bir konu üzerine düşünmek için fırsatım kalmıyor. Mesela bugün kalktım, güne güzel başlamak lazım iki üç hareketli şarkı, harika bir kahvaltı. Dedim ki Samet' e hadi kullanmadığımız, bir gün işe yarar deyip sakladığımız (ama asla işe yaramayacak şeyler ) her şeyi atalım. Aslında bu, bana yük olan şeyleri, duyguları, içime ağır gelen hisleri, yarım kalan konuşmalarımı, söylemeyip içime attığım sözcüklerimi çöpe atma isteğimden kaynaklı bir davranıştı. Anısı var diye kıyamadığım tüm o ıvır zıvırı bir çöp poşetine sığdırdım ve attım. Hiç üzülmedim. Bağlanıp bırakamadığım şeyler omuzlarımı çürütmüş. Karşılığını alamadığım hiçbir duyguyu, hiçbir özveriyi kalbimde barındırmak istemiyorum. Beni üzen bir şey oldu geçtiğimiz günlerde. Sonra içimde bir şeyler soğudu. Hep derler ya hani kalben hissettiğin şeyler seni yanıltmaz. Gözüme soka soka gösterilen şeylere sırt dönmek benimle ilgiliymiş. Ben insanların durup dinleneceği bir liman değilim. Ben " beni çok severlerinize " evet çok severim ve hep kalırım şeklinde cevap verecek bir insan hiç hiç değilim. Ben benim. Siz de sizsiniz. Bu kadar ittiğiniz bir insanı gitti diye suçlayamazsınız sonuçta değil mi ??? Yine çok konuştum :) Sayfa 107' de Ferzan Özpetek şöyle demiş; " Gerçekten seven, asla vazgeçmez. " Ferzan Özpetek bu cümleyi karşılıksız bir sevgi içindeyken mi demiş ? Yoo.. Gayet güzel sevilirken demiş. Ah Ferzan Özpetek. Sevmek, değer vermek, kıymet bilmek iyi güzel de.. Kime ?
Sen Benim Hayatımsın
Sen Benim HayatımsınFerzan Özpetek · Can Yayınları · 2020675 okunma
·
70 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.