Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

896 syf.
7/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Bu inceleme spoiler içerecektir. Yedinci kitabı da bitirdikten sonra su ana kadar gözlemlediğim bir şeyden bahsetmek istiyorum. "Zaman Çarkı"okuyucularının çoktan fark etmiş olabilecekleri; karakterlerin çok keskin hatlar ile cinsiyet rollerine ayrıldıldığı ve her fırsatta hemen hemen her karakter tarafından bu rollerin belirtilmesinden başka, bir diğer dikkatimi çeken bir olgu var kitaplarda; o da yine hemen hemen her karakterin bir diğer karakteri kendi düşünce sistemine ve kendi değer yargılarına göre değerlendirip, iyi- kötü, ahlaklı- ahlaksız, olması gereken doğru şey ve bunun gibi bütün ayrımları kendi değer yargılarına göre belirlemeleri ve bunları everensel "objektif doğrular" olarak belirlemeleri. Karakterler genellikle diğer karakterlerin şartlarını bilmeden kendilerine göre değerlendirip karara varıyorlar. Buna saklanan dünya kadar sır ve bazen inanılmaz boyutlara varan önyargılar da eklenince bazen bakış açıları saç baş yolduracak kıvama geliyor. Mesela aklıma gelen bir örnek Egwene'nin "kızıl el birliğini" Mat'ın kendisinin kuramayıp Rand'ın ona verdiğini düşünmesi. Çünkü pek çok karaktere göre Mat bunu yapamaz. Kendince haklı sebepleri var ama akıllarına sormak gelmiyor ve direk yargıya varıyorlar. Bir başka çok tipik olabilecek bir örnek Avi'nin genel olarak bütün "ıslak topraklılara" karşı küçümseyici ve "ıslak topraklı kadınların" güçten yoksunluğu ile ilgili vurguları ama bu kitapta Deniz Halkı insanların soruları karşısın da "nasıl böyle bir şeye inanabilirler" tepkisi. Tabi bazı istisna karakterler var Birgitte bu karakterlerden biri gibi geldi bana. Bu kitapta ilk Rand için konuşacak olursam; çok fazla onun bakış açısından okumadık bu bölüm. Genellikle başka karakterler anlattı onu. Öncelikle delirmenin artık onda çok belirgin bir biçimde görülmeye başlandığı bir kitaptı; öfkesi bence bunun en belirgin işareti. Üç kadına aynı anda aşık olmasına gelmiyorum bile. Birde bana göre kibri. Diğer kitapların aksine bu kitapta çok fazla kendisinin "yeniden doğan ejder" olduğunu belirtti. Ve insanların sırf bu yüzden ayaklarına kapanmasını ister gibi bir hali var. Aslında baktığımız zaman Tear ve Cairhien de daha fazla asi'nin çıkmaması enteresan gelmeli Rand'a çünkü Rand buraların insanları için bir işgalci. Ejder kehanetlerinde kitapta okuduğumuz kadarı ile hiç bir şekilde hükmetmesinden bahsetmiyor. Bu insanların gözünden baktığımda Rand aslında onların egemenlik haklarını işagal ediyor. Ve yönetim sistemlerine burnunu sokuyor. Şu ana kadar tek düzgün muhalefet Andor asilerinden geldi. Tear'lı ve Cairhien'li lordlar kitapta hep biraz yaltakçı tâibi ricaiz ise pislik olarak gösterildi ve Aieller( sevdiğim bir halk benim kitapta) savaşçı asil ve dogrucular. Hal böyle olunca özellikle Tear'lılar için Rand'ın yaptığı işgal gibi gözükmedi. (Gerçi taşa aielleri Rand getirmedi ama bir nevi onlar arkasında olduğu için Tear'ı yönetip elinde tutabildi.) Aslında Yüksek lord Darlin kendi ülkesi için bir asi değil Rand için bir asi. Rand Tear'ı hakkı ile almış olsa bile sonuç olarak pek çok Tear'lı için bir işgalci. (Cairhien için durum biraz daha farklı olduğu için çok fazla Tear ile aynı kefeye koyamıyorum.) Konudan daha fazla sapmadan; bu ayaklara kapanmayı isteme meselesi de delirmesinin bir işareti bence. Bir de bu derilmeyi hızlandıran etmenler var. Bir hafta boyunca karanlıkta sıkışık sadece kafasında ki ses ile kısılı kalması ve ölen her kadını hatırlamaya çalışması. Özellikle bu kapalı kalma meselesi bu kitapta öfkesini çok fazla arttırdı ve sanki artık tahammülsüzlük sınırlarında dolanıyor. CADSUANE bana oh be sonunda dedirten saç baş yoldurmayan bir karakter oldu. Ve Rand'ın kesinlikle kendi ayaklarına kapanmayacak öfkesi altında sinmeyecek bir danışmana ihtiyacı vardı. Elayne be Nynaeve'nin Mat ile çalışmaya alışmaları çok iyi oldu yoksa daha birbirlerine olan ön yargıları devam etse okunmayacak bir hal alacaktı. Mat'a olan ihtiyaçlarını Gerek Birgitte ve Gerek Avi'nin Toh gerekçeleri ile kabul etmiş olsalarda kitabın en güzel kısımları benim için onların Ebou Dar'daki kısımlardı. Matrim'in bölümleri benim her zaman en keyifle okuduğum bölümler oluyor. Ve sonunda rüzgarlar canağını buldular. Ve tek güç'ün işlemediği düşmanlar. Ve bu kitapta kandaşlar bence Beyaz Kule'nin kırılıştan beri aslında ne kadar fazla yanlış politikalar izlediğinin kanıtlarından biriydi. O kadar çok güç odağı olmaya meraklılar ki başka bütün görevlerini ve sorumluluklarını unutuyorlar. 2000 tane yabani. Ve Beyaz Kule bu kızların hepsini gözden kaçırmış. Beyaz Kule her şeyi bildiğini sanmaya devam etsin. Başta bahsettiğim kendi doğrularını evrensel doğrular sayma'nın en tipik öreneği beyaz kuledir herhalde. Simdilik incelemem bu kadar. Buraya kadar okuduysanız çok teşekkürler. Ve aklıma gelmişken bir kitap daha geçti ve Min kayda değer bir işe yine yaramadı.
Kılıçtan Taç
Kılıçtan TaçRobert Jordan · İthaki Yayınları · 2016601 okunma
·
235 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.