Gönderi
Yüreğimin koridorlarında dolaşan bir canavar..
Onu tanımıyorum.
Göremiyorum.
Ama hissediyorum.
Orada...
Wulf Dorn ile şizofren kitabı sayesinde tanıştım ve serinin geri kalanını kitaplığıma ekledikten sonra hain yüreğim ile tekrardan başladım. Elimden düşüremediğim, sonunu deli gibi merak ettiğim halde bittiğine üzüldüğüm bir kitap diyebilirim. Wulf dorn benim gibi psikolojik gerilim sevenler için önemli bir yere sahip denilebilir. Bir dönem psikiyatri kliniğinde çalıştığı için olsa gerek yarattığı karakterler çok başarılı.
Kitapta ana karakterimiz olan Doro, kardeşinin ölümünden sonra kabuslar ve halüsinasyonlarla dolu bir hayat yaşar. Tedavi amaçlı kliniğe yatırılır. Kitapta bu kısımları okumuyoruz, sadece ana karakterimiz bahsediyor başından geçenlerden. Olaylar herşeyi geride bırakıp annesiyle yeni bir hayat kurmak için küçük bir kasabaya taşındıklarında başlıyor.
Gerçekle hayalin iç içe geçtiği bu kitapta korkmadan sayfaları çeviremiyorsunuz. İlk sayfadan itibaren kitap sizi içine alıyor ve hayali kasabada yaşamaya başlıyorsunuz.
Olaylar sadece ana karakterin gözünden olduğu için ve ana karakterimiz de hasta olduğu için düşündüğü şeye inanmak güçleşiyor. Özellikle de etrafta ana karaktere inanmayan çok sayıda karakter varsa...
Bir de bu kitapta da farklı tür psikolojik rahatsızlıkla karşılaşıyoruz; sinestezi. İnsanları ve duyguları renklere göre algılama yeteneğine sahip olan Doro'nun yaşadıklarını okurken kitabı elinizden bırakamayacaksınız. Gerilim düzeyi orta olsa da neyin hayal neyin gerçek olduğunu anlamakta güçlük çekeceksiniz. Sonuca ulaşana kadar kafa karışıklığınız devam edecek. Bu nedenle kısa süre içerisinde bitirebileceğiniz bir kitap.
Ayrıca bence gerilim kitaplarında en önemli noktalardan biri ise betimlemelerin yerinde kullanılması ve olayları kolaylıkla gözümüzde canlandırabilmemiz. Bu konuda da yazar bir hayli başarılı. Şimdiden iyi okumalar diliyorum
·
9 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.