Gönderi

106 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
SAVAŞ VE SATRANÇ
Kitapta Zweig tam anlamıyla olmasa da benzetmelerle ve betimlemelerle Nazi Almanyası’nın ülke ve insanlar üzerindeki sosyal ve psikolojik etkilerini okurlarına yansıtmaya çalışıyor. Kitapta satranca bakış açısında muazzam bir yolculuk yapılıyor. İlk başta bütün hayatı boyunca bir şahı kenara sıkıştırmanın ne kadar anlamsız olduğundan bahsedilirken, Mc Connor dünya şampiyonuyla bir satranç maçı yapabilmek için büyük bir parayı cebinden çıkartabiliyor. Arkadaşı şaşırınca da satrancın bir iş bunu yapanın da bir iş adamı olduğu düşüncesini ortaya koyuyor. Giderek şiddetlenen bir akış hızında satrancın değeri tam olarak veriliyor. Sf.23’de satrancın belki de en iyi tarifi karşımıza çıkıyor: “Hem çok eski hem de yepyeni, düzeneği hem mekanik hem hayal gücüne bağlı, hem sabit geometrik bir alanla sınırlı hem de bileşenleri sınırsız, hem sürekli gelişen hem de kısır, hiçbir şeye götürmeyen bir düşünme, hiçbir şeyi hesaplamayan bir matematik, yapıtları olmayan bir sanat, maddesi olmayan bir mimari, bununla birlikte varlığıyla bütün kitap ve yapıtlardan daha dayanıklı olduğu su götürmez, bütün halklara ve bütün zamanlara ait tek oyun.” Sayfa 33’de Dr B, bu uzun öyküye dehşetli bir şekilde aniden girer. “Mc Connor piyonu son kareye sürmek için elini uzatmıştı ki , birisi kolundan yakaladı, alçak sesle ve heyecanla fısıldadı. “Tanrı aşkına! Sakın ha!” “Şimdi veziri alırsanız, fili c1’e sürüp piyonunuzu kırar, siz de atınızı geri çekersiniz. Ama bu arada boştaki piyonunu d7’ye getirip kalenizi tehdit eder ve atınızla şah-mat deseniz bile kaybedersiniz ve dokuz-on hamle sonra yenilirsiniz.” Dönemin şartlarını sembolize ederek okuyucuya sunan ve alttan alta -Alman olmasının da bir getirisi olan ve bu konuda sınırsız bilgiye sahip olduğunu tahmin ettiğim- Nazi dönemini işleyen Zweig bu konuda oldukça başarılı olmuştur. Soğuk, cahil, sanattan ve kültürden anlamayan, iletişim kuramayan, kuralcı ve bununla birlikte çocukluk ve gençlik yıllarının bir kısmını akıl geriliğinin tüm belirtilerini göstererek geçirmiş ve bir papazın merhametiyle büyümüş olan Mirko Czentovic her maçını kazanmakta, satrancı sadece kazanmak için oynamaktadır. Dr. B, o dönemdeki bir çok kişi gibi Hitler’in gizli polis örgütü olan Gestapo[1] tarafından kaçırılıp otel odasına (hücreye) kapatıldıktan sonra çeşitli psikolojik ve fizyolojik baskılara[2] maruz kalmıştır. Dr. B, eline geçen satranç kitabıyla birlikte hücrede geçen hayatını katlanılabilir hale getirmeye çalışır. Kitaptan satranç oynamayı öğrenen Dr. B satranç oynamaya başlar. Satranç malzemesi olmadığı için hayal dünyasının sınırlarını zorlar. Hücreden çıktıktan sonra bir tren yolculuğunda dünya satranç şampiyonu ile yaptığı maçı kazanır. Fakat bu inanılmaz galibiyet eski günlerine adım adım yaklaştırmaktadır.. Dolayısıyla yazar kendinden olan parçaları Dr B. ile bütünleştirmiştir. Yazarın ölümünden önceki son romanı olması sebebi ile duygusal çalkantılarını Dr B.’den tecrübe etmekteyiz.
Satranç
SatrançStefan Zweig · Öteki Yayınevi · 2018238.6k okunma
·
11 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.