Adını çok defa duysam da kendisinin ressam olduğunu ve yaşam hikayesini bilmiyordum. Magdalena Carmen Frida Kahlo Calderon. 1907-1954 yılları arasında yaşamış, 21.yüzyılın popüler kültür ikonlarından biri haline gelmiş, başına gelmeyen kalmamış meksikalı ressam. Geçirdiği çocuk felci yüzünden bir bacağı sakat kalmış. Bu eserde resimlerinin yanı sıra inişli çıkışlı özel yaşamı ve politik görüşleri de ele alınıyor. Okulda, anarşist bir edebiyat grubuna dahil olmuş; kişiliğini oldukça etkilemiş. 18 yaşında geçirdiği trafik kazası ise bütün hayatını değiştirmiş. Bu eserde kazanın anlatıldığı yer gerçekten insanı dehşete uğratıyor. Çok acı bir durum. Kazadan sonra tüm hayatı korseler, hastaneler ve doktorlar arasında geçmiş. 32 kez ameliyat edilmiş ve sakat olan sağ bacağı kangren yüzünden kesilmiş. Sıkıntı ve acıdan kaçmak için resim yapmaya başlamış. Yatağının tavanındaki aynaya bakarak oto-portreler yapmış. Ünlü ressam Diego Rivera ile evlenmiş olması ise sanırım bir çok kişiyi sinir krizi geçirtmiştir. Çiçekten çiçeğe koşan hovarda diego..Ah diego.. Yahu dedim bu adam hiç mi durmuyor. Bir dur yerinde..Kadının kardeşiyle bile aldatmış onu. Çiftin fırtınalı bir evlilikleri olmuş. Ard arda düşük yapan frida, eşinin sadakatsizlikleri sebebiyle boşanmış fakat 1 yıl sonra tekrar evlenmişler. “Uslanmaz bir saf aşık” diyemiyorum frida için, çünkü misilleme olarak kendisi de bir çok ilişki yaşamış. Frida Kahlo’nun 143 resmi var ve 55 tanesi otoportre. Resimlerinde herşeyin bir anlamı vardır. Sürrealist değildir. (they thought i was a surrealist but i wasn't. I never painted dreams. ı painted my reality..) Acılarına, yaşadıklarına, ailesine, eşine sürekli olarak resimlerinde yer vermiş. Resimlerinin çoğu rengarenk ama sevinçli bir his vermedi bana. Rengarenk ve kasvetli. Bu ikisi birlikte olabiliyormuş..Ayrıca kendisini sürekli papağan ve maymunlarla birlikte çizdigi dikkatimi çekti. (Evcil hayvanları varmış başka kaynakta gördüğüme göre) Yapı kredi yayınlarının yine bu seri içinde çıkardığı “Van gogh” beni çok daha fazla etkilemiş ve hemen filmlerini ve ilgili başka kitapları aramaya sevketmişti. Kahlo ise bende aynı etkiyi bırakmadı. Anarşist ve seksüel düşünce tarzı (bunu anlatacak başka ifade bulamadım) bana uzak. “Ben aşkın, acının ve devrimin kadınıyım” diyerek yaşamının özetini yapmış zaten. Çektiği acılara saygı duyduğumu fakat sanatını rahatsız edici bulduğumu söyleyebilirim. Kahloism adı altında duydugum seyler de beni biraz tiksindirdi açıkcası.

KahloGerry Souter · Yapı Kredi Yayınları · 201361 okunma

·

28 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.