Gönderi

Mevláná hazretlerinden Feyz Alan Şairler...
Osman Horata-Adnan Karaismailoğlu, Mevláná ve divan şiiri Mevláná, yaşadığı çağdan itibaren gerek tasavvuf anlayışı, gerekse en olgun döneminde kaleme aldığı Mesnevi’siyle, Türk edebiyatının doğuşu ve gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. Şöhreti sınırların da ötesine taşan bu mutasavvıfın Mesnevi’si, İngilizce’den Flemenkçe’ye kadar birçok dile çevrilmiştir. Mevláná’nın şairliği sebebiyle, şiirin "sünnet-i seniyye-i Mevleviyye" olarak kabul edilmesi ve tarikattaki Mesnevi okuma ve okutma geleneği, Mevlevileri şiirden anlamaya hattá şair olmaya yöneltmiştir. Edebiyatımızda Mevlevi olan divan şairlerinin sayısı 300’ü bulmaktadır. Bu Mevleviliği yüzde 68 gibi büyük bir oranla divan şairlerinin en çok rağbet ettikleri tarikatların ilk sırasına yerleştirmiştir. Diğer tarikatların oranı ise yüzde 10’ların altında kalmıştır. Mevlevi şairlerin sayısı, 16. yüzyıldan itibaren artmaya başlamakla birlikte, asıl artış 18. asırda gerçekleşmiştir. Tezkirelerde, Mevlevi olduğu belirtilen şairlerin sayısı 17. asırda sadece 10 iken, 18. asırda 212’ye yükselmiştir. Bu artışa, merkezi idarenin Bektáşiliğe karşı Mevleviliği ön planda tutmaya başlamasından ziyade 17. asrın büyük şairlerinin Mevlevi olmasının daha etkili olduğu söylenebilir. 15. asırda, Hüdayi Salih Dede; 16. asırda, Şahidi, Yusuf Sineçák, Fevri, Bursalı Rahmi, Safayi, Nigehi, Arif’i; 17. asırda Cevri, Neşati, Enis, Fasih, Bahayi, Mezaki, Nabi ve Nef’i; 18. asırda, Sakıb Dede, Nahifi, Bırri, Neyli, Receb Dede, Nesib, Nayi Osman Dede, Fenni, Neyyir, Hulûsi, Şeyh Galib ve Esrar Dede; 19. asırda Yenişehirli Avni, Leyla Hanım, Şeref Hanım akla ilk gelen Mevlevi şairlerdir. Mevláná ve günümüz Türk şiiri Dedesi Názım Paşa’dan Mevlevilik terbiyesi alan Názım Hikmet de, şiirlerinde Mevlána’nın müridi olduğunu söyler. Ahmet Muhip Dıranas, Mevlána’nın üflediği rüzgárı ve ney nağmelerini Ağrı Dağı’nın zirvelerine kadar ulaştırır. Attilá İlhan ise, Mevláná’yı nurdan bir ağaca benzetir. Kastamonu, Halep Mevlevihanelerinde şeyhlik yapan Ahmet Remzi Akyürek, Münácát-ı Hazret-i Mevlána ve gelenek çizgisindeki şiirleriyle dikkati çeker. Onun kişiliği gibi Mevlevilik ve Mevláná ile ilgili değerlendirmeleri de gelenek çizgisinde kalır. Mevlevi olan Abdülbáki Gölpınarlı ve Kemal Edip Kürkçüoğlu da Mevláná’yı eski şiir vadisinden anlatırlar. Cumhuriyet dönemi modernite çabalarının önemli isimlerinden Hasan Áli Yücel, Mevláná esintisini şiirlerinde çok güzel aksettirir. Yahya Kemal ve mistik eğilimlere sahip bir şair olan Ásaf Hálet, şiirlerinde Mevláná ve Mevlevilik imgesine yer verirler. Ásaf Hálet, "Sema-ı Mevlána" şiirinde, ağaca tennure giydirip sema ettirir. Arif Nihat Asya, Mevláná coşkusunu cumhuriyet dönemi Türk şiirinde en iyi ifade eden şairdir. "Kubbe-i Hadrá", Mevlevilik ve Mevláná esintisiyle yazılmış bir şiir kitabıdır. Zeki Ömer Defne, Ahmet Kutsi Tecer, Munis Faik Ozansoy, Halide Nusret Zorlutuna, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Turan Oflazoğlu, Coşkun Ertepınar, Nurettin Artam, Bekir Sıtkı Erdoğan, Sezai Karakoç, Mustafa Miyasoğlu, Beşir Ayvazoğlu, Yavuz Bülent Bakiler, Muhsin İlyas Subaşı değişik vesilelerle Mevláná’ya telmihte bulunurlar. Bu tablo, bundan sonra da Mevláná’nın gelenekle bağ kurmada önemli bir vasıta olmaya, onun engin birikiminin modern şiire derinlik ve güzellik katmaya devam edeceğini göstermektedir. Bu Mevláná’nın Türk edebiyatındaki farklı konumunu ortaya koymaktadır. -Alıntı-
··
74 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.