Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

105 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Takiyyeci, namussuz, üçkağıtçı Hacı Ağa! Spoiler İçerir
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Dili oldukça hafifti. Çeviriden midir yoksa benim yazarın kalemine alışkın olmadığımdan mıdır bilmiyorum ama bazı yerlerde karakterlerden hangisinin konuştuğunu anlamıyordum. O yüzden tekrar okumak durumunda kaldım. O tarz istisnalar dışında bence oldukça akıcı bir kitap yazmış. Kitap hakkında görüşlerimi ifade etmeden önce bir benzerlikten bahsedeceğim. Hacı Ağa’nın kitaptaki konuşmalarını, hareketlerini okuduğunuz anda aklınıza eğer tabii okuduysanız
Aziz Nesin
Aziz Nesin
‘in
Zübük
Zübük
karakteri gelecektir. Bu benzeme durumu acaba bir esinlenmeden mi kaynaklanıyor diye biraz araştırdım. Aziz Nesin ilk defa 1961 yılında Zübük kitabını yayımlamış.
Sadık Hidayet
Sadık Hidayet
1951 yılında Paris’te intihar etmiş. Sadık Hidayet, Hacı Ağa, kitabını ise 1945 yılında ilk defa yayımlamış. Hacı Ağa ilk defa hangi tarihte Türkçe’ye çevrilip, bastırılmış bulamadım.
Aziz Nesin
Aziz Nesin
ve
Sadık Hidayet
Sadık Hidayet
i aynı anda arama motoruna yazdığımda direkt olarak Zübük kitabıyla ilgili yorumlar çıkıyor. Forumlarda ve birkaç web sitesinde dolaştım. Birçok kişi bu benzerliği fark etmiş. Aziz Nesin’in esinlenip esinlenmediğini bilmiyorum. Ama Aziz Nesin’den 7 tane kitap okumuş ve hayat hikâyesiyle ilgili 1 video izlemiş biri olarak diyorum ki Aziz Nesin kurgu konusunda bir dehadır. Bence esinlenmiş olmasından çok esinlenmemiş olması bana daha olası geliyor. Peki, bu benzerlik neden kaynaklanıyor? İran ile Türkiye’nin, dinlerinin ve Hacı Ağa karakterinin yaşadığı dönemdeki siyasi ve toplumsal yapının bizim ülkemizle olan benzerliğinden kaynaklanıyor. Yani demem o ki benzerlikler o kadar çok ki aklımıza Aziz Nesin, Sadık Hidayet’ten esinlenmiş mi acaba fikrinin gelmemesi garip olurdu. Peki, bu kitap İran’ın hangi döneminde geçmektedir? Çevirmenin önsözdeki ifadesini aynen aktarıyorum. “Rıza Şah'ın (Rıza Han veya Büyük Rıza Şah) saltanatının son yılları ile oğlu Muhammed Rıza Şah'ın (Pehlevî) saltanatının ilk yıllarındaki dönemde, çıkarcı ve sermayedar tüccar kesimi ile ülke menfaatlerini ayaklar altına almaktan çekinmeyen kimi yüzsüz politikacıların halkı ezmek için ne gibi yollara başvurdukları, kitabın hareket noktalarını oluşturur.” Rıza Şah dönemi için link : tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0ran#... Muhammed Rıza Şah dönemi için link: tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0ran#... Hikâyemizin asıl kahramanına geçme zamanımız geldi. HACI AĞA! Hacı Ağa’nın nasıl bir insan olduğundan bahsederek olaya başlayalım. Hacı Ağa, namaz kılan, uyanıkken 1 dakika dahi abdestsiz gezmeyen, ağzından tek kötü söz çıkmayan, aklınıza gelebilecek tüm dini hükümleri ve Kur’an’ı bilen ve uygulayan, namuslu, dürüst, kul hakkı yemeyen, zorda kalanlara yardıma koşan adeta bir azizdir, diyeceğimi sanıyorsanız yanılıyorsunuz :D Hacı Ağa, görüp görebileceğiniz en adi, hırsız, üçkâğıtçı, din istismarcısı, riyakâr, namussuz ve aklınıza gelebilecek hemen hemen tüm kötü sıfatları isminin önünde kullanabileceğiniz bir adamdır. 80 yaşında olan bu adamın elden, ayaktan düştüğünü düşünürseniz yine yanılırsınız. Bu adam o yaşında bile yanlış hatırlamıyorsam 7 karısı olan ve sokakta gördüğü kadınlara yiyecek gibi bakan bir adamdır. Dışarıdan bakıldığında gayet dinine bağlı bir izlenim vermeye çalışsa da bu onun taktığı maskelerden sadece bir tanesidir. Siyasette, mahallede, esnaflar arasında, bürokraside ve aklınıza gelebilecek her yerde gücü vardır. Babasından kalan mirası ve mülkleri katlayarak yaşamını sürdürür. Bunu da türlü türlü üçkâğıtçılıklarla yapar. Hacı Ağa görüşmelerini genelde evinde yapar. Yanına gelenler Hacı Ağa’ya hürmetlerini takdim ettikten sonra niyetlerini anlatırlar. Bu bazen bir tayin işi olur, bazen ticaret, bazen siyasi bir şahsın gelip ona fikir danışması olur. Hacı Ağa, insanları ikiye ayırır. Bunlar yönetenler ve yönetilenlerdir. Kaderci bir bakış açısına sahipmiş gibi davranır. Doğuştan insanlar ne ise odur demeye getirir. Şartlar, aile, çevre vs diyerek kadercilik yapar. Ama bu da onun sırtını yasladığı yalanlardan biridir. Kadercilik umurunda değildir. Niyeti insanları ezmek için bahane üretmektir o kadar. Çünkü Hacı Ağa, onun gibiler dışındaki insanları yönetmenin yanında, aynı zamanda dilenci statüsünde de ve yardım muhtaçlar olarak görür. Yani doğuştan insanları ezmeyi kendisine hak gören bu adam, insanlara yardım ederek güya günah çıkarmaktadır. Ticari ilişkilerini dahi bu tür kılıflar üzerinden kurgulamaktadır. Yani mesela 100 birim paralık bir işin pazarlığını yaparken 75 benim için 25 de yapacağım yardımlar içindir diyebilecek kadar da riyakâr bir adamdır. Hacı Ağa için para her şey demektir. Onu ele geçirmek için her şeyi mübah görür. Her türlü ihaleye girmeye çalışır ama toplumda edindiği o yüksek itibarını kaybetmekten de geri durur. Buna da kılıf olarak başkalarının ismiyle ihalelere girmeyi uydurur. Çünkü yüksek itibarı zedelendiği anda para kaybedeceğini bilecek kadar da kurnazdır. Hacı Ağa, bu üstün özelliklerinin yanında iyi de bir politikacıdır. Tabii tabii müthiş bir konuşma yeteneği vardır! Her siyasi ortamda bulunup, ortamdaki sırları öğrenmeye çalışır, yarın öbür gün bunları kullanmak için fırsat arar. Okuma yazması çok az olmasına rağmen müthiş bir hafızası vardır. Konuşma yeteneğini de kullanarak sırları açığa vurdurur, müthiş hafızasına kaydeder. Yüksek sesle konuşup, ezberinden eskiden kalma şiirleri pat diye yerli yersiz söyler ve okuma yazması pek olmayan, ortamdaki politikacıları etkiler. Politikacılar dediklerini anlamasalar da Hacı Ağa konuşma yeteneği ve hareketleriyle bunların önemli şeyler olduğuna onları ikna etmiş olur. Politikacılar da Hacı Ağa gibi olduğu için bu çok da problem olmaz. Devir onların devridir. Her türlü kılığa girmekte bir sıkıntı görmezler. Hacı Ağa gibiler #95814075 alıntısından da okuyabileceğiniz gibi dönemin şartlarının bunu gerektirdiğini düşünürler ve ona göre hareket ederler. Şimdiye kadar söylediklerimi Hacı Ağa çaktırmadan yapmaya çalışırdı. Gerçek niyetini şu an açığa vurmaya başlayacak. Çünkü 80 yaşında bir adam olarak kan emiciliğine devam etmesi için küçük oğlunu yetiştirmeyi planlar. Tavsiyeler vermeye başladığında içindeki tüm pisliği ortaya döker. Din, iman, milliyetçilik, hak, hukuk aklınıza ne gelir onun için kullanılacak bir araçtır. Oğluna her devrin adamı olmayı öğütler, takiyye yapmanın toplumu kandırmak için en etkili silah olduğunu anlatır. Paranın her kapıyı açtığını söyler. Bunlarla da yetinmeyip paranın ibadetleri dahi satın alabileceğini söyler. #95816524 Bunlar yetmezmiş gibi bir de siyasetçilerin diplerine girmesi gerektiğini, en az onlar kadar hırsız olduğunu ve bunda epey maharetli olduğunu onlara göstermesini söyler. Zaten siyasetçiler de Hacı Ağa gibi olduğu için oğlu onun yolundan gittiği anda benimseneceğini bilir. Oğlunun yapması gerekenler oldukça basittir. 3 5 büyük laf öğrenmesi, yerli yersiz babası gibi bilmiş bilmiş konuşmalar yapması ve bingo. İçerdedir. Neden? Çünkü oğlunu sokmak istediği ortamda yer alan herkes birbirine benzerler. Kan emici vampirler gibi garibanın, yoksulun, mağdurun, devletin bütçesini emerek yaşamlarını sürdürürlerken birbirlerini de ısırmazlar. Menfaat noktasında birleştikleri sürece bir sorun çıkmaz. Kitap ilerlerken yönetim değişir. Rıza Şah yerine oğlu geçer. Oğlu da güya demokrasi vaadiyle gelmiştir. Hacı Ağa, ilk başta bundan korkar. Çünkü demokrasi içeren söylemlerin Hacı Ağa ve onun gibilerin ekmeğine taş koyacağını ve pastanın halka bölüştürüleceğini sanar. Kanun ve nizamın bu tür şeylere engel olabileceği korkusu tabii ki kısa sürer. Çünkü sistem değişse de sistemde yer alan dişliler aynıdır. Sistemden nemalananlar aynıyken bu rüşvetçi, yağmacı ve aşağılık düzen değişir mi? Değişmez. O şeytani kıvrak zekâsıyla işleri çabucak çözer. Öyle ki Hacı Ağa bu demokrasiyse ben hep demokrattım diyecek kadar her devrin adamı olduğunu dahi gösterir. #95902357 Yeni sistem o kadar hoşuna gitmiştir ki hemen milletvekili olmak için kolları sıvar. Her yerde herkese demeçler vermeye başlar. Memleketin yüksek menfaatlerini savunmak için buradayım mesajı verir. Hâlbuki paranın kokusunu almış ve eskiden elde ettiği kazanımları korumayı istemektedir. Her ikiyüzlü siyasetçi gibi en yüksek perdeden milliyetçi, din idamı, iyi insan kılıflarına girer, hizmet aşkıyla yanıp tutuşur. Yer yer bazı politikacılarla konuşurken eskileri kötülemekten de geri durmaz. Her devrin adamı diye boşa demedim size. Eskileri eleştirirken “siz sanıyor musunuz ki girişilen her teşebbüs halkın refahı, memleketin ümranı içindi? Yüksek makamların aklına yeni bir hırsızlık yolu geliyordu ve bunu icra ediyorlardı, hepsi o kadar.” İfadesini dahi kullanır. Bununla da yetinmez yeni girdiği milliyetçi kimliğiyle insanları eleştirip ülkeden kaçmayı düşünüyorlar diye isyan eder. Memleket yangın yeri, herkes hırsız, ülkeyi soyup avrupaya kaçmak istiyorsunuz minvalinde konuşur. Niyeti milletvekili olmaktır. Başka bir şey değil! Ne memleket umurundadır ne başka bir şey. #95940201 Peki bu Hacı Ağa’ya haddini bildirecek kimse olmuş mudur? Maalesef olmaz. Ancak bir kişi suratına tüm gerçekleri olduğu gibi vuracak cesareti gösterir. Onu yapan da bir şairdir. Hacı Ağa’nın tüm yaptıklarını en yüksek perdeden suratına vurur. Hacı Ağa, korkusundan un ufak olur. Hacı Ağa’ya söylediklerinin bir kısmını bırakıyorum. Uzun uzun bunları anlatmak yerine direkt alıntıdan okumanız size tansiyonu en yüksek perdede hissettirecektir. #95967450 #95968614 #95969708 Tabii bu gerçeği yüzüne vurma kısmı da kısa sürer. Dini, insanları nasıl kullandığını Hacı Ağa’nın yüzüne vururken hepinizle kavga edeceğim diye adeta yeminler eden şairimiz kitap devam ederken bir daha ortaya çıkmaz ne yazık ki. Hacı Ağa, peki bunları nasıl başarmıştır? Nasıl olur da her kılıktan kılığa giren bu adamın ayağı ufak tefek tökezlemeler dışında hiç kaymaz? Niye olmamış biliyor musunuz? Çünkü toplumun yapısı da aynı Hacı Ağa gibidir. Toplumun kesimlerinin bu kadar birbirine benzemesi en üstten en alta kadar rüşvete, yağmaya hem sebep hem geçim kaynağı olmuştur. Hacı Ağa gibiler bu düzenden ekmek yemesinler de ne yapsınlar? Ses çıkarırlar mı sizce? En tepedeki adamları parayı götürürken hiç kimsenin ses çıkarmadığını #95908934 alıntısında Hacı Ağa kendisi söyler. Sizce sadece bu korkunun sonucu mudur? Asla. Hepsi birbirine benzemektedir. Hacı Ağa’nın yaşadığı toplumun da özeti bu alıntıdır. #95940772 Alıntı sonundaki reform cümleleri sizi yanıltmasın, o sadece partiye kapağı atana kadardır. Yoksa reform umurunda mıdır? Asla. Peki, korkutulmuş bir kesim var mıdır? Vardır. Onlar da sırtlarına vergileri bindirdikleri, işçiler, yoksullar, namuslu insanlar ve kandırdıkları dindarlardır. Hacı Ağa ülkenin kontrolünü elde etmenin formülünü açıklarken dini erbabından değil, bilindik ve istedikleri kişilerden öğrenmelerini öğütler, detaya inmelerini istemez. Hakiki Müslüman olurlarsa onları tahttan indirebileceklerini bilir. Uyanmasınlar diye çareler üretir. Eğitimden, irfandan uzak tutmaları gerektiğini sık sık vurgular. #95978836 #95980619 Kitap hakkında sayfalarca şey yazabilirim. Çünkü yukarıda da dediğim gibi Zübük ile Hacı Ağa’nın benzemelerinin sebebi bizim siyasi ve toplumsal düzenimizin birbirine tıpatıp benzemesidir. Her örneği bizim siyasilere ve düzene bağlasaydım onlarca sayfa yazardım. Zaten bildiğiniz şeyleri hem incelemenin uzamaması için hem de gereksiz diyerek yazmıyorum. Yukarıda Hacı Ağa’nın bunları yaptığı dönemi anlatırken son olarak da Hacı Ağa’nın karakterini özetleyen bir hikâyeyi sizinle paylaşıp incelemeyi bitireceğim. Hacı Ağa Karakterinin Özeti: Hacı Ağa’yı sanırım özetleyecek en güzel hikaye bizim Çin’e sahte mal üretmeye giden Türk iş adamlarının hikayesidir. Hikaye ne kadar doğrudur bilmiyorum ama güzel bir mesaj içermektedir. Türk iş adamları Çin’e gidip iş görüşmelerini yaptıktan sonra Çinlilerle yemeğe giderler. Bildiğiniz gibi İslam dininde domuz eti yemek haramdır. Türk iş adamları da yemek yemeden önce ısrarla Çinlileri uyarırlar. Aman derler yemeklerin içerisinde domuz eti olmasın, çünkü haramdır. Çinliler de bu duruma hayret ederler. Çinlilerin hayret etmesinin sebebi de yahu sahte mal üretmek helal de sadece domuz eti yemek mi haramdır düşüncesidir? Hacı Ağa da böyle bir karakter yapısına sahiptir. Her türlü günahı işler ama aman domuz eti haramdır noktasına getirir. Onu da umursadığı yoktur aslında. Sadece çıkarı için takiyye yapar. Hacı Ağa gibilerinin ülkemizi, insanımızı nasıl soyduğunu biliyoruz. Onlar içimizde yaşıyor. Onlarla aynı gemide olmadık, asla da olmayacağız. Bu durumu hangi şarkı anlatır bilemedim. Aklıma youtube.com/watch?v=oDEQ9Y6... şarkısı geldi. Sizin mağdurları bir an bile aklınızdan çıkarmamanız için sık dinlediğiniz, şarkı şiir vs ne varsa isterseniz yoruma bırakabilirsiniz. İncelemeyi okuyanlara teşekkür ediyor ve bizim ülkemizle ve toplumumuzun içinde yer alan kan emicilerle müthiş bir benzerlik taşıyan bu eseri okumanızı sizlere tavsiye ediyorum.
Hacı Aga
Hacı AgaSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 20172,203 okunma
··
305 görüntüleme
Serhat okurunun profil resmi
Emeğinize sağlık beyefendi güzel bir inceleme olmuş. Bence de Tarkovski gibi bir yönetmen bir daha gelmez.
Bilal Günaydın okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Denk gelince seni bir döveyim tarkovski serhat
Lina okurunun profil resmi
Hacilardan hocalardan bir tek Nasrettin Hoca'yi tanırim :))favorim de o . Saka bir yana güzel bir inceleme olmus ,emeğinize sağlık .
Astêrkia ✓ okurunun profil resmi
Ellerine sağlık abi, uzun ama okunmaya değer :) youtu.be/-dL-hDLTnEE
4 önceki yanıtı göster
Bilal Günaydın okurunun profil resmi
Astêrkia ✓
Astêrkia ✓
bu şarkıyı çok severim. Hatta incelemenin sonuna bunu mu ekleyeyim acaba diye de düşündüm. Senin de bunu seçmiş olman güzel olmuş :)) Bu arada inceleme hakikatan çok çok fazla uzatılabilir cinstendi. 1k bence de incelemelerimi kitap olarak kabul etmeli. Yorumlarınız için ikinize de teşekkür ederim :)
1 sonraki yanıtı göster
Çetin okurunun profil resmi
Kaleminize sağlık, gerçekten kaliteli ve sıkılmadan okunabilecek, detaylı analizlerle desteklediğiniz bir inceleme olmuş. Alıntıları takip ederken Zübük karakterine benzerliğini düşünmüş ama kitabı okumadığım için emin olmamıştım. Sanırım benzerlik konusunda sizinle hemfikirim ki dediğiniz gibi Aziz Nesin gibi bir insanın kurgu dehası olduğunu hepimiz biliriz, o yüzden esinlenmiş olma ihtimali çok zayıf geliyor. Tekrardan kaleminize sağlık :)
Bilal Günaydın okurunun profil resmi
İncelemede de dediğim gibi malzemeler o kadar benzer ki kesinlikle Zübük'ü andırıyor. Sizin de dediğiniz gibi Aziz Nesin bence esinlenmemiştir. Bu kadar malzeme varken esinlenmeden bir şeyler üretmek Aziz Nesin için zor olmamalıdır diye düşünüyorum. Beğenmenize sevindim. Yorum için teşekkür ederim :)
1 sonraki yanıtı göster
The  Misanthrope okurunun profil resmi
Okuyunca Hacı Ağa pek de yabancı gelmiyor, insana. Çünkü hayatımızda var böyleleri. Kendi çıkarları için her şekle girenler.. Sadece 'Hacı Ağa' hepsinin bir toplamı olmuş. Keşke Hacı Ağa gibiler o zamanda kalsalarmış :) Aksine gelmeye de devam ediyorlar. İnceleme için teşekkürler. Keyifle okudum. Kitap üzerinden başarılı bir toplum eleştirisi olmuş. Benim seçimim: Moğollar/ Bir Şey Yapmalı 🙂👍🏼 youtu.be/O2Jbryj_tyk
Bilal Günaydın okurunun profil resmi
Maalesef çokça Hacı Ağa var. Dediğin gibi keşke orada kalsalarmış. Bu arada sana söylemiştim bu şarkı çok güzel diye :D Açayım yine dinleyeyim. Yorum için teşekkür ederim. Beğenmene sevindim :)
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.