Gönderi

Biz, Yunan esirlerine daima “ insan” gibi davrandık peki ya onlar ? Kaçarken akılalmaz katliam yapıyorlardı. Sivil halktan öç alıyorlardı. Polatlı’ da henüz iki saat önce doğum yapmış olan genç kadını kıstırdılar, peşpeşe tecavüz ede ede öldürdüler. Sekiz yaşındaki kız çocuğunun ırzına geçe geçe öldürdüler. Son nefesini verene kadar bırakmıyorlardı. Köylerde, insanlık şuçlarının her türlüsü yaşandı. Kadınlara kocalarının gözü önünde, kızlara babalarının gözü önünde tecavüz edildi. Sonra da kadınların, kızların gözü önünde kocalar babalar öldürüldü. Yaşadıkları nedeniyle aklını yitiren kız çocukları vardı. Koçaş köyü ‘nde sekiz yaşındaki Emine’ yle on yaşındaki ablası Esmahan samanlığa saklanmışlardı. Komşu kızı 18 yaşındaki Zeynep de oradaydı. Balyaların arkasında adeta nefes bile almadan dışardaki seslere kulak kabartıyorlardı. Bir Rum kökenli asker içeri girdi. Türkçe biliyordu. “ Buraya saklandığınızı gördük, dışarı çıkın “ diye bağırdı. “ Korkmayın dokunmayacağız” diye bağırdı. Kızlardan ses seda çıkmadı. Samanlığı yaktılar. Alev alev... Kızlar çıkamadı. İnsan nasıl olur da böylesine manyak bir ruh haline bürünebilir... Çocukları damlardan atıp asağıda süngüyle tutuyorlardı. Köy meydanında dışkılıyor... Kendilerini Kuran-ı Kerim sayfalarıyla siliyorlardı. Camilerden aldıkları Kuran-ı Kerim’ leri İnsanlarımız bu sayfaları tek tek toplayıp, yıkayıp, temizleyip, ağlaya aplaya toprağa gömüyorlardı. Koyun, keçi, sığır, at, eşek , ne bulurlarsa götüyorlardı. Binlerce sürüler halinde götürdüler. Götüremediklerini süngüleyerek öldüyorlardı. Un, bulgur, mercimek, buğday, patates... Yükleyebildikleri kadarını çaldılar. Gerisini yakıyorlardı.
·
6 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.