Gönderi

380 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 4 days
"Alçak ve sinsi birbirini çekememezliklerde, saf ve kaba kendini begenmişliklerde ben ayrıcalıklı kurbanım" (s.129) Amado'dan okuduğum 3. Kitap oldu. Her kitabıyla ayrıca buyuleniyorum. Her kitap gercekten farkli bir alem oldugunu düşündüğüm latin edebiyatina dair beni farklı duygulara sürüklüyor. "Kızgın Toprak" ve "Kızıl Tarlalar" daha çok köylerde, plantasyonlarda çalışan, göç etmek zorunda kalan, bize göre anlatmaya çalışırsak Yaşar Kemal tarzi, bir dünyadan bahsediyordu. Mucizeler Dükkanı ise hem şehir yaşamını hem akademik dünyanın ikiyüzlülüğünü anlatan tuhaf bir kitaptı. Bu tuhaflık kötü manada değil daha çok kitabın yazım tarzıyla ilgili. Amado bir geçmişe gidiyor, bir şimdiye geliyor. Kitabi, Pedro Arkanjo'nun hayatını araştırmakla görevlendirilmiş bir sosyolog-asistanin dilinden okuyoruz. Önce yaşadıkları yere, Ona bu görevi veren nobel ödüllü bir bilim insanı geliyor. Bu ünlü insan aslında kendi vatandaşları olan, kendilerinden birinden öyle bir bahsediyor ki ülkece hiç tanımadıkları bu kişiyi araştırmaya koyuluyorlar. Kitaplarına ne olmuştu acaba, nerede yaşamıştı, ne iş yapmıştı, kimlerle mücadele etmek zorunda kalmıştı? Iste bu ve buna benzer sorularin cevaplarını "yeri geldikçe" anlatıyor kitapta. Bu şekilde olmasının önemli bir nedeni var aslında, okuyucuyu asıl zorlayan şey de tam olarak bu! Tam anlamıyla sırayla giden bir biyografi yok bu kitapta. Bir bakıyoruz Arkanjo'nun arkadaşlarından bahsediliyor bir bakıyoruz kitaplarını nasıl yazdığından. Bir bakmışız Arkanjo, tıp fakültesinde kapıcı bir bakıyoruz Mucizeler Dükkanı'nın ortağı. Bu kurgular arkasinda ise, o dönemde yaşanılan siyah/melez- beyaz ırk ayrımcılığı, 2.Dunya savaşı ari ırk politikasının Brezilya'ya yansıması hatta Lenin hareketinin dahi bu uzak topraklarda yarattığı fikir kıvılcımları anlatılıyor. Özellikle Arkanjo'nun kendisinin de materyalist olmasina ragmen bir aziz sifati verilmesini kabul edip, öyle davranmasını nedenini anlattigi kısmı herhalde hiç unutamam. Sabirla okunmasi gereken, okuyucuyu başlarda kitaba girmekte zorlayabilecek çok farklı bir kitap. Kısaca söylemek gerekirse, sabırla okumaya devam edin, kitap bittiğinde "ne kitaptı ya hu!" diyeceginiz dolu dolu bir edebiyat bulacaksınız. Yalnız burada bir noktaya değinmek gerek; daha once okuduğum 2 kitabin biri Can yayinlari diğeri Kirmizikedi baskısıydı. Orada, örneğin "albay"ın o kültürde "ağa, toprak sahibi" anlamında kullanıldığı dipnot olarak belirtilmişti. Burada ise, başta dini ögelerin ki bu bizim biraz uzak olduğumuz afro-brezilya dini, hemen hemen tüm kelimeleri kitabın sonunda bir sözlüğe yazılmış. Tabi bu hem okumayi zorlaştırıyor hem de kitabı daha anlaşılmaz yapıyor. Bence kitabin başındaki önsöz de bu konuda pek yeterli olmamış. Bu nedenle en güzeli ya o sözlüğe hiç bakmadan kitabi okuyup bitirmek ya da en başta o kültür ve dini unsurlara dair biraz araştırma yapıp bilgi sahibi olmak olacaktır. Herkese keyifli okumalar dilerim.
Mucizeler Dükkanı
Mucizeler DükkanıJorge Amado · İletişim Yayıncılık · 201761 okunma
··
168 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.