Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

176 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
İlyada ve Odysseus için rehber kitap
Yazar Moses Finley, Odysseus’un Dünyası kitabında Homeros’un meşhur epik şiirleri olan İlyada ve Odysseus’un analizlerini yapıyor. İncelemeler dönemin yaşam tarzlarından, ahlaki ve etik değerlerinden ve tanrılar ile insanlar arasındaki ilişkilere kadar oldukça detaylı bir alanı kapsıyor. Kitabın ilk bölümlerinde bu epik destanların ağızdan ağıza sonraki nesillere aktarılması sırasında bazen kasıtlı bazen de yüzyıllar boyunca süren aktarım sürecinde olayların örgüsünün ve anlatımının nasıl değiştiğini kanıtlarla sunuyor bize. Homeros’un şiirleri yazdığı dönemde yazının bulunmuş olmasına rağmen halk ozanlarının inanılmaz bir şekilde binlerce dizeyi ezberleyerek (sadece İlyada 1210 dizeden oluşmaktadır) birbirlerine aktarmış olması gerçekten muazzam bir emek.   Finley’in anlatımında Homeros'un, İlyada'nın başından Odysseia' nın sonuna kadar tüm olayları aristokrasinin penceresinden işlediği ve aristokratların ağzından konuştuğu gerçeğini görüyoruz. Homeros destanlarında sıradan insanları gerçekten görmezden gelmiş bir ozan. Dolayısıyla o dönemlerde sıradan insanların ister kendi aralarında ister soylu sınıf karşısında ne tür haklara sahip olduğunu asla bilemiyoruz.   Bir önemli gerçek ise gerek İlyada'da gerekse Odysseia'da mantığa dayalı tartışmalara rastlanmıyor oluşu. Elbette Odysseia’da bazı uzun tartışmalar bulunmaktadır; örneğin Akhilleus ile Agamemnon veya Telemakhos ile talipler arasında geçen konuşmalar türünde. Fakat bunlar daha çok, her iki tarafın da birbiri üzerinde üstünlük sağlamaya çalıştığı tehdit dolu kavgalar ya da kâh uyarıda bulunarak, kâh uzun nutuklar çekerek veya duygu sömürüsü yaparak, bir araya toplanmış olan çoğunluk üzerinde etki yaratmaya dönük atışmalar.   Nestor karakteri bu bağlamda en çarpıcı örnek aslında. Nestor yaşla gelen bilgeliğin ilk sembolüydü. Deneyimin sesiydi. Fakat Homeros Nestor'u her zaman bu çizgide işlememiştir. Bir keresinde başvurulabilecek yollar arasında tercihte bulunmak durumunda kalınmış ve Nestor dinmek bilmeyen konuşmasında bir an dahi deneyimlerini yoklamamıştı. Aslında İlyada boyunca mantıklı ve önemli tek bir öneride bulunduğu görülüyor: Burada da Akhalara, kıyıda kurdukları kampın önüne büyük bir savunma duvarı inşa etmelerini salık veriyor. Bu örneğin dışında anlattıklarının tümü olayların akışına müdahaleden uzak, tamamen moral aşılayan, duygusal ve psikolojik içerikli konuşmalardır.   Finley’e göre Akhilleus-Patroklos ilişkisi hâlâ üzerinde uzlaşma sağlanamamış tartışmalı bir konudur, iki kahraman arasındaki bağda cinsel birlikteliğin rolü olup olmadığıdır tartışılan. Şiirler bu tür bir birlikteliğe dair elle tutulur herhangi bir veri içermiyor. Ganymedes'in Olympos'a terfi etmesiyle ilgili dizelerde dahi, kendisinin sadece Zeus'a şakilik yaptığından bahsediliyor. Erkekler arası eşcinsellik çok erken dönemlerden itibaren Yunan dünyasında hayli yaygın bir ilişki biçimiydi ve üstelik Theogonia'dan Platon a uzanan edebi eserlerin de doğruladığı gibi yüzyıllarca Yunan kültürünün önemli bir parçası olarak yerini korumuştu. Söz konusu olan, kişinin cinsel dürtülerinin ve temaslarının yalnızca karşı cinse değil, aynı zamanda hemcinslerine de yönelmiş olmasıydı. Kısaca biseksüellikti. Kahramanlar arasındaki cinsel ilişki ve onların övünç kaynağı olan başarıları, karşı cinsle ilişki kurmalarına engel teşkil etmiyordu. Yunan alışkanlıkları ve ahlaki değerleri buna izin veriyordu. Şayet tarihsel bir kanıt gerekiyorsa, Sparta ve Thebai'nin önde gelen savaşçı kesimine bakmak yeterlidir. Akhilleus'ta göze çarpan büyük tutkuyu açıklamak ve Odysseus'un dünyasını Helen kültürünün genel yapısına oturtmak için "Homeros'un bu olayı tamamen kendi hayat anlayışından çıkarttığı," ve bir çeşit "sansür" uygulandığı tartışılıyor.   Homeros'un antik çağın tamamı için doğru olanı bütünüyle açığa çıkardığı, kadınların küçümsendiği, doğurmaktan ve ev işi yapmaktan başka bir işe yaramayan varlıklar olarak benimsendiği, sosyal alanda anlamlı ilişkiler ile güçlü kişisel bağların sadece erkeklere özgü kılındığı gerçek olarak kabul edilebilir. Aristoteles'e göre, "kadın ve erkek gibi birbirine denk olmayan, yani biri diğerinden üstün olan çiftler arasındaki, her iki taraf erdem ve ış bakımından birbirinden ayrışır. Sevme nedenleri, dolayısıyla sevecenlikleri ve dostlukları da farklıdır." Bu yüzden üstünlüğün olduğu dostluklarda sevecenliğin, her bir tarafın benimsemiş olduğu değerlerle orantılı olması gerekir. "Söz gelimi daha iyi olan, gösterdiği sevgiden daha çok sevgi görmelidir."ki Homeros'taki anlayış da budur. Odysseus' suz geçen yıllarda duygusal ve ruhsal açıdan Penelope'nin kaybı kocasınınkinden daha az olmuştur. Hektor'un ölümü üzerine Akhilleus'un duyduğu acı, kahramanın annesi Hekabe ve karısı Andromakhe'nin üzüntüsüne neredeyse denktir.   Olympos'taki tanrıların tamamı tanrıçalardan üstündüler. Daha güçlü olan, kendilerine daha çok yakarılan, insanlara esin vermede daha önde olan tanrıçalar değil, tanrılardı. Bir istisna vardı ki oda Athena'ydı. Bir tanrıça olarak Athena'nın en önemli özelliği erkeksiliğiydi. Günah nedir, cinsellikte günahkârlık nedir bilmeyen bir dünyanın tek bakire tanrıçasıydı o. Bir dişiden değil, Zeus'un başından doğmuştu. Bu kadın milletine bir hakaretti ve bunun için Hera kocasını hiçbir zaman affetmemişti. Odysseus'lu günlerden tanrıların alacakaranlığına değin öfkesini dindirememişti. Hera ki baştan aşağı kadındı; Yunanlıların biraz çekindiği ve hiçbir zaman sevmediği bir kadındır zaten.   Sonuç olarak Homerus’un İlyada ve Odysseus destanlarını okumuşsanız, dizelerde anlatılan ve okurken tam olarak kavranamayan bölümlerin  Moses Finley’in kitabında sebep sonuç çizgisinde aydınlığa kavuştuğunu göreceksiniz.      
Odysseus'un Dünyası
Odysseus'un DünyasıMoses Finley · Ayraç · 200321 okunma
·
80 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.