Gönderi
“Tanrım, daha açık konuşmamız gerekirdi. Muammaları çözemediysem, bu benim kabahatim mi? Beni içine soktuğunuz karanlıklarda yol alabilmek için, fenerimi, şu tek ve biricik alevini, şu titrek ışığı, bana bağışladığınız şu küçücük aklı söndürmem gerektiğini nereden bilebilirdim ki?”
3 farklı bölümden oluşan Felsefe Konuşmalarında Diderot evrim yasalarından, evreni işleten yasaların varlığına, ahlaka ve oradan da dine uzanan fikirlerini geniş bir perspektife yayarak ve farklı kişileri konuşturarak bir sohbet düzeni içerisinde aktarıyor. 17. Yüzyıl’da Ansiklopediyi yazan yazarlar içinde bilgeliğiyle aralarından sıyrılmayı başarabilmiş, tarih sahnesinde kendisine apayrı bir yer açmış olan bu filozof kitabın ilk bölümünde evrenin yasalarıyla ilgili fikirlerini açıklarken, henüz Darwin dünyaya gelmeden önce evrim yasalarının adeta müjdeleyicisi olabilecek fikirlerini sunuyor. Ahlak üzerine konuların tartışıldığı ikinci bölümde ise, kadın ve erkeklerin birlikteliği, cinsel yaşamın kısıtlanmasının insanları ne tür yanılgılara itebileceği gibi fikirlerden, psikaniliz kuramından ve Wilhelm Reich’in bütün bu fikirleri sağlam bir kurama oturtmasından, yaklaşık 100 sene önce bahsediliyor. Dehasının çağının çok ötesinde olduğunun izleri ise sadece bunlarla sınırlı değil. Din üzerine tartışmanın olduğu üçüncü bölümde ise, kiliseye ve hırıstiyanlığa sert saldırıların arkasında, idealizm ve materyalizm kavramlarının adından hiç söz edilmeden tartışmaya açıldığını görüyoruz. Dini veya ahlaki yasalarımız üzerinde çevrenin etkisi, bilgeliğin sınırları ve sosyal yaşamda bizi sınırlayan “yapay” kanunlar üzerine ufuk açıcı bir deneme/roman.
“bilge kişi ispat edemeyeceği şeyi ileri sürmez.. iddia edilmeye değmeyen şey, inkar edilmeye de değmez.”
·
193 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.