Gönderi

531 syf.
·
Not rated
Yaklaşık bir yıldır kalemiyle tanışmak istediğim bir yazarı okuyorum şu sıralar: Hakan Günday. Bunca zaman okumak isteyip de bir türlü fırsat bulamadım bahanesi yerine her kitabın ve de dolayısıyla her yazarın bir zamanı vardır bahanesinin arkasına sığınmak daha güzel geliyor her zamanki gibi. Hem belki bahane değildir. Kim bilir belki bu günlerde okunması gerekmiştir o kitabın! Dünyanın acelesini, gündelik telaşını mecburen bir kenara atmak zorunda kaldığımız şu günler var ya işte şu günler maalesef ruh denilen mahzenin en derinine inen merdivenlerin tozunu temizledi. Bir türlü düşünmeye fırsat bulamadığım (!) kesinlikle fırsat bulamadığım asla düşünmekten kaçmadığım düşünceler (!) sardı beni o sayfaları okurken. Bir yandan tüm yazılanları bir çırpıda okumak bir yandan da hayır olmaz yüzleşemem o benle dediğim noktadayım. Kayra’nın ağzından dökülenler nasıl bu kadar etkileyebilirdi ki beni ? Bu kadar dediğim abartma noktasını tasvir etmeden geçemeyeceğim bir saniye. Sanki kalbimi kesiyorlar dikiyorlar iyileşiyor tekrar kesiyorlar dikiyorlar ve tekrar iyileşiyor. Nefes alış verişlerim bana itaati bırakıyor, hayır hayır bu doğru olamaz diyerek bir kabustan uyanır gibi nefes alamaz oluyorum. Bu kadar etkiledi dediğim bu kadar işte bu tarifinde aciz kaldığım bu kadar. Hep aciziz zaten ifadede, kim kafasının içinde dönüp dolaşanları ifade edebiliyor ki ? Her neyse bu kadar abartıp edebiyat abartma sanatıdır bahanesine dayanarak abarttığımız o kelimeleri okuyalım şöyle sesli bir şekilde. “Ya deli olduğumu itiraf edip tedavi edilmeliydim ya da normal olduğuma kendimi ikna etmeliydim. Bir tercih yapmam gerekiyordu. Ben ikisini de seçtim. Yani hiçbirini ! İkisiyle de yaşayabileceğimi düşündüm. Ancak kararım geleceğim için çok büyük ve belirleyici bir hata oldu. Sürekli kilo alıp veren bedenlerdeki sarkmalar, çatlamalar, zihnimin, bilincimin sınırlarıyla sürekli oynamamdan ötürü beynimde oluştu. Geri dönülemez bir noktadaydım o günden birkaç ay sonra. “ Karanlık kelamların yeraltı edebiyatının yazarı diye tarif ettikleri Hakan Günday’ ın Kayrasının ifadesi bunlar. Bir uçurumdan atlarsın da denize çakıldığın an karnın yanar ya öyle yanıyor yüreğim. Bu nasıl bir etkileyici üsluptur böyle? Hakan Günday insanın ruhunun en karmaşık ve karanlık taraflarını analiz edebilen ve bunu da sonrasında ifade edebilen nadide yazarlardan kesinlikle. Kitap Kinyas ve Kayra adında iki arkadaşın hayat serüvenini anlatıyor. Nerde başladıkları, nerelerde yol aldıkları ve nerde sonlandırdıkları... Kitabın temelinde olan “Yaşamın anlamı var mı yok mu ?” sorusuna cevap niteliğinde bir yolculuk! Ancak kısmen cevap niteliğinde. Zira bu soruya kim tamamıyla cevap verebilmiş ki biz yalnıza bir kitapla cevap verebilelim. Kinyas’ın yolunun sonunun verdiği huzur ve umut bir yanda Kayra’nın yolunun sonunda hissedilen gerçeklik duygusu ise bambaşka bir yanda. İki karakterde de kendinizi bulacaksınız. İnsanın kafasına baltayla vurup onu silkeleyen bir kitap Kinyas ve Kayra. Öncelikle kendime ve de herkese yolculuğunda başarılar diliyorum. Umarım sonumuz tatmin edici cevaplar verir bizlere. Keyifli okumalar. ( 10.05.2020) # Kurtuluş dedim. Ankara’da bir mahalle. Fazlası değil. Belki bir de Bob Marley’in en iyi şarkısı. Daha fazla düşünmeye gerek yok. Adı her yerde kendisi yok. Kurtulmaya gelmiyoruz dünyaya. Daha da saplanmak için burdayız. Dibine kadar... # Cehalete geri dönüşün cehaletten çıkmaktan çok daha zor olduğunu, hafızamın rahatsız eden darbeleriyle anlamıştım.
Kinyas ve Kayra
Kinyas ve KayraHakan Günday · Doğan Kitap · 202227.1k okunma
·
10 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.