Gönderi

151 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Fahrenheit 451, yazarın okuduğum ikinci kitabıydı. Kitaba daha önce başlamıştım ama çeviri nedeniyle anlamlandırmakta zorlandığım için yarım bıraktım. Farklı bir yayının çevirisi ile tekrar başladım ve ilk bölümden sonra kitap, kısa bir sürede bitti. Fahrenheit 451'i, yazarın ilk okuduğum Mars Yıllıkları kitabına göre daha çok beğendiğimi itiraf etmeliyim. Mars Yıllıkları'nda sürekli değişen mekan, zaman ve olayların aksine Fahrenheit 451, sadece bir ana olay çerçevesinde şekilleniyor. Bu nedenle okurken benim için daha az yorucuydu. :) « ...çılgınlığın çılgınlaştırdığı biriydim. Durmamın imkânı yoktu. Ben Fahrenheit 451’i yazmadım, o beni yazdı.» (Yazarın Önsözü) Distopya örneği olarak kabul edilen Fahrenheit 451, ilk basımı 1950 yılında yapılmış. İskenderiye Kütüphanesi'nin yakılışı, 1934 yılında Almanya'da Hitler tarafından kitapların yakılması, Stalin'in 'Büyük Temizliğ'i ile başlayan tasfiye harekatı... gibi olaylar yazarda büyük bir acı ve öfke uyandırmış. Yazar, içinde biriken öfke ve acıyı; şiirsel, yalın ve akıcı bir dille Fahrenheit 451'in satırlarına boşaltmış: « ..Geriye İtfaiye Şefim Beatty’nin 1953’te kitabımın yarısına doğru yaptığı kehanetten bahsetmek kalıyor. Kitapların kibrit veya ateş olmadan da yakılabilmesiyle ilgiliydi. Çünkü eğer dünya kitap okumayanlarla, öğrenmeyenlerle, bilgisizlerle dolmaya başlarsa, kitapları yakmak zorunda kalmazsınız, değil mi?» (Yazarın Önsözü) Yazar; İtfaiye Şefi Beatty'nin Montag'la geçen diyalogları üzerinden yaşanılan çağda kitapların neden yakıldığını ve insanlığın geldiği son noktayı gözler önüne serer. Yirminci yüzyıla gelindiğinde filmler ve kitaplar kısaltılmış, özetin özeti haline getirilmiş ve ' her şey komik öykülere ve komik sonlara dönüş'müştür. Okullar kısaltılmış ve düşünmeye iten dersler ise kaldırılmıştır. 'Şeytani Düşünceye Sahip' görülen yazarların insanı düşünmeye iten kitapları ise yakılmıştır. Kitaplar ve okuyan insanlar hedef haline gelmiştir. #96639083 #96645790 Sadece kendisine gerekli olan bilgileri öğrenen, herkesin birbirine benzediği, düşünmeye fırsatı olmayan, eşit doğmayan ama eşit hale getirlen bir uygarlık oluşturulmuştur. Yaşanılan çağda 'mutlu ve huzurlu' olmak bunları gerektirmiştir, çünkü. Okuyan insan düşünür, düşünen insan mutsuz olur. :) Bu yeni uygarlıkta itfaiyecilerin görevi ise 'kitapları yakmak'tır. İlerleyen teknoloji ile evler yanmaz hale gelince itfaiyecilere bu yeni görev verilmiştir. Dünyanın mutlu! olarak ayakta kalmaya devam etmesi için Beatty, Montag gibi diğer itfaiyecilerin de görevi, karşıt teori ve düşüncelerle insanların mutsuz olmasına fırsat vermemektir. Kitabın ismi de tam da buradan geliyor: '451 Fahrenheit, kağıdın tutuşma ve yanma sıcaklığı.' Beatty: "Karşıt teoriler ve düşüncelerle insanları mutsuz etmek isteyen kişilerin küçük dalgasına direnenleriz. Deliği parmağımızla biz tıkamışız, sıkı tut. Sakın melankoli selinin, hüzünlü felsefenin dünyamızı boğmasına izin verme." (73 Montag Guy, babasından devraldığı mesleğine severek giden bir itfayecidir. Bir gün her şeyi sorgulayan, özgür düşünen, halihazırdaki eğitim sistemini reddeden 17 yaşındaki komşusu Clarisse ile tanışır. Bu tanışma Montag için artık hiçbir şeyin eskisi olmayacağı günlerin başlangıcıdır. Montag Guy, hayatında bildiği her şeyi sorgulamaya başlar. Ancak bulundukları sosyal çevrede düşünmeye, sorgulamalaya yer yoktur. Zihni uyanmaya başlayan Montag Guy'ın kitap yakmak için gideceği bir sonraki adres kendi evi olacaktır... Kitabı okunduktan sonra kendimize sormamız gereken soru şu galiba: 1950'de yazılmış, günümüz geleceğinde kötü şeyleri öngören Fahrenheit 451, bir yönüyle yaşadığımız çağın gerçeklerini yansıtıyor mu? Bizi mutsuz eden gerçekten kitaplar mı yoksa gelişen teknoloji geltirdiği bağımlılıklarla birlikte ortaya çıkan tüketim çılgınlığı mı? Savaşların olmadığı, düşünmenin suç sayılmadığı, kitapların gerçekten okunduğu, insanların eşit olduğu ve teknolojinin esiri haline gelmediği 'mutlu dünya'ya bir gün ulaşmak ümdiyle.. Sabırla okuyan herkese teşekkür ederim. :)
Fahrenheit 451
Fahrenheit 451Ray Bradbury · İthaki Yayınları · 201790,3bin okunma
·
74 görüntüleme
Bilal Günaydın okurunun profil resmi
Bu kitabı kütüphanede denk getirmek için 2 ay uğraşmıştım. Popüler diye her seferinde başkası alıyordu :D Denk getirince de okuyup, üzülmüştüm. Bunu mu kovaladım 2 ay demiştim :D Okumaya yeni başladığım için yeterince anlamadığımı fark etmeyip, yazara niye bunun sonu yok yav demiştim :D Soruna da cevap veriyorum. Hepsi :D Kitabı güzel özetlemişsin. Bolca detay hatırladım. Filmini de izlemiştim ama beğenmemiştim. O geldi aklıma. Ama yine kitapla kıyaslayıp, kitaptan iyi demiştim :D Bir film uyarlandığı kitaptan daha çok beğenilmiş :D Kendi adıma bu 1 kez oldu diyebilirim :) Eline sağlık :)
The  Misanthrope okurunun profil resmi
Teşekkürler.. Kitabı senin sayende okudum :)
Bilal Günaydın
Bilal Günaydın
arşivi sağ olsun :) Filmden haberim yoktu. İzlemeyi çok isterim. Fırsat bulunca hemen izleyeceğim 👍🏼
2 sonraki yanıtı göster
Çetin okurunun profil resmi
Okumaya başladığımda yakın çevremden birçok kişi okuduktan sonra alabilir miyim demişti, o zamanlar kitaplara bu kadar bağımlı değildim sanırım, tabiki verebilirim bitirince demiştim. Kitabı bitirince bir an boşluğa düşmemden yararlanan arkadaşlarımın arasında dolaşan kitabım o zamandır beri geri gelmedi. Sanırım bu kitapla birçok kişinin hikayesi var, benimde hikayem böyleydi :) Güzel bir inceleme olmuş, sorunuza gelince bizi mutsuz eden bence insanlardır, birbirini tanımayan, tanımaya çalışmayan insanlar. Herhangi bir eşya(kitap) mutsuz olmamızı nasıl sağlayabilir, ama insanlar... Kaleminize sağlık :)
The  Misanthrope okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim. Geri gelmeyen kitaplardan ben de muzdaribim, maalesef.. Benim de en son ' Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku' kitabım gitti, gelmedi. Söz konusu 'insanlar' olunca size hak vermemek elde değil. Mutlu olmayı, mutlu kalmayı beceremiyoruz. Belki mutluluk ne onu bile bilmiyoruz. :)
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.