Gönderi

108 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 saatte okudu
Dücane Cündioğlu, “Bir şiir bir mısrâı için okunur.” deyip ilave eder; “Yüzlerce kötü örneğini denemeksizin iyi bir insanı, iyi bir kitabı, iyi bir filmi bulmanın imkânı yoktur.” İlk cümlesi, bir kitap bir cümlesi için okunur, diye de kabul edilebilir sanırım, hele ki “şiir gibi” olanların. Örneğin, şu alıntıyı gördükten sonra, Yerlerde Bir Aziz, okunacaklar listeme dahil oluvermişti hemen: “Ormandaki tüm kuşlardan daha fazla ses çıkarıyorsunuz ve dudaklarınızdan dökülen hiçbir şey şarkıya benzemiyor.” (s.94) Eserin bana hitap edip etmeyeceğini, kitapla ilgili incelemelere oranla alıntılardan kestirmem pek yanıltıcı olmadı şimdiye kadar. Çünkü, incelemeler, son kertede kitaptan çok, illâ ki onu yazan okuru anlatıyor o kitap üstünden. Alıntılar ise doğrudan kitabın kendisi zaten. Neticede, yaş kaç olursa olsun, zamanımız hep dardır. “Yüzlerce kötü örneğini denemeksizin” bulmaya çalıştığımız iyi kitabı bulmanın yollarından biri de bu benim için. İnceleme adı altındaki yorumlar ise kitap okunmadan önce değil de, özellikle, kitabı okuduktan sonra, kendi birikim ve algılarına göre diğer okurların nasıl yorumladıklarını öğrenmek, okurken gözden kaçan bir şeyler olup olmadığını fark edebilmek açısından daha anlamlı. Christian Bobin, on üçüncü yüzyılda, her şeyi arkada bırakıp Tanrı’nın sesinin peşinden giden Assisili Françesko’nun hikâyesini anlatıyor. Yazarın kalemi kuvvetli, şairlik de olunca, anlatımın şiirsel dili şaşırtmıyor insanı, çevirmeni de unutmamalı tabi. Anne, baba, çocuk, kadın, erkek, tabiat, hayvanlar, deliler, azizler, rahipler, tüccarlar, zenginlik, yoksulluk, Tanrı… Günümüzde olan her şeyi, en çok da, aslında her çağda “aynı” olan insanı anlatıyor… “On üçüncü yüzyıl kalbe hitap ediyordu. Duyulmak için yüksek sesle konuşmasına gerek yoktu. Orta Çağ'ın şarkıları en fazla yerdeki karların üzerine düşen kar taneleri kadar ses çıkarıyordu.” (s.103) Yerlerde Bir Aziz de en fazla yerdeki karların üzerine düşen kar taneleri kadar ses çıkaran orta çağ şarkılarının güftesiymişcesine sessiz seslerle, kar taneleri hafifliğinde bir dille okutuyor kendini. Ayrıca, hikâyenin insana, bizdeki deli-velî bağlantısı tarzı deli-aziz kıyaslaması, Françesko’nun “bir lokma, bir hırka” anlayışı, aşkın meâlen “Ne varlığa sevinirim / Ne yokluğa yerinirim / Aşkın ile avunurum / Bana seni gerek seni” bağlamında ele alınması gibi size hiç de yabancı olmayan, tasavvufla benzeşen bölümleriyle azizliğin, biraz da bizdeki dervişlik veya velîliğe tekabül ettiğini düşündürüp hissettirmesi de cabası. “Belki Kekil Amca'nın dediği gibi tek bir hikâye vardır, insanları oradan buraya, buradan oraya sürükleyip duran aynı hikâyenin yüzyıllar boyunca süren çeşitlemeleridir bunlar.” (
Ayhan Geçgin
Ayhan Geçgin
,
Son Adım
Son Adım
, s. 211.)
Yerlerde Bir Aziz
Yerlerde Bir AzizChristian Bobin · Monokl · 201590 okunma
·
186 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.