Gönderi

Câhiliye döneminde insanlar büyünün yanında gaybdan haber alma aracı olarak fallara da başvuruyorlardı. Bu dönem halkı, kum üzerine çizgiler çizerek (hattü"r-reml),(45) kuş uçurarak (ıyâfe), taşları veya hurma çekirdeklerini yere vurarak (tark),(46) insanın birtakım fiziksel özelliklerinden yola çıkarak (kıyâfe) veya fal oklarıyla (ezlâm) (47) gelecekte yapacakları iş hakkında karar verirlerdi. İnsanlar hemen her konuda önemli birtakım kararlar almadan önce genellikle putların önünde çektikleri fal oklarına (ezlâm) başvururlar, çekilen ok doğrultusunda verilen kararı putların onayladığına inanırlardı.(48) Kur"an tarafından şeytan işi birer pislik olarak nitelenen fal okları ve bunlarla kısmet aramak İslâm"la birlikte haram kılınmış (49) ve bu tür uygulamalar ile işler Allah"ın takdirine değil de başka varlıkların iradesine bırakıldığı için Allah Resûlü tarafından da puta tapıcılık olarak tanımlanmıştır.(50) İslâm"dan önce Araplar arasında bazı varlıklara uğursuzluk nispet etme alışkanlığı ve uğursuzluğa dayanan birtakım hurafeler oldukça yaygındı. Evde, kadında ve atta uğursuzluk olduğuna inanan câhiliye insanı,(51) ölülerin mezarlarından baykuş şeklinde çıktıklarına inandığı için, baykuşu uğursuz sayardı.(52) Issız yerlerde bulunarak insanlara zarar verdiğine inanılan, cin veya şeytan türü gizemli bir varlık olduğu düşünülen “ğul”(53) inancı da câhiliye döneminde yaygındı.(54) Şevval ayını uğursuz sayarak bu ayda evlenmeyen Araplar,(55) Safer ayının da uğursuz olduğunu düşünerek o ayda umre yapmazlardı.(56) Ayrıca Safer"in, karında bulunan ve başkalarına da bulaştığına inanılan bir ağrı veya karın kurdu olduğu inancı da mevcuttu.(57) Allah Resûlü ise yalnızca insanların zan ve kuruntularından ibaret olan, hayatı çekilmez kılan, eşyayı uğursuz sayma veya bunları kötüye yorma inançlarının (teşe"üm) aslının olmadığını vurgulamıştı.(58) Varlıkların zâtında uğursuzluğu barındıramayacağını bildiren Allah Resûlü, esasında Allah dışında, hiçbir kudrete sahip olmayan varlıklara bu tür güçlerin atfedilmesini câhiliye insanının temel karakteri hâline gelmiş şirk inancından kaynaklandığı ve İslâm"ın temeli olan tevhide ters düştüğü için reddediyor ve insanlara kalplerine bir korku geldiğinde Allah"a sığınmalarını öğütlüyordu.(59) 45 M1199 Müslim, Mesâcid, 33. 46 D3907 Ebû Dâvûd, Tıb, 23. 47 B3906 Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr, 45. 48 B3906 Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr, 45. 49 Mâide, 5/3, 90. 50 D3907 Ebû Dâvûd, Tıb, 23 . HM16010 İbn Hanbel, III, 477. 51 HM26562 İbn Hanbel, VI, 240. 52 D3915 Ebû Dâvûd, Tıb, 24. 53 ŞU5/238 Süyûtî, Şerh ale’l-Müslim, V, 238. 54 M5795 Müslim, Selâm, 107.55 ST8/60 İbn Sa’d, Tabakât, VIII, 60-61. ŞN9/209 Nevevî, Şerh ale’l-Müslim, IX, 209. 56 B1564 Buhârî, Hac, 34. D3914 Ebû Dâvûd, Tıb, 24. 57 M5797 Müslim, Selâm, 109 58 B5707 Buhârî, Tıb, 19. 59 D3910 Ebû Dâvûd, Tıb, 24
Sayfa 208Kitabı okudu
17 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.