Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

400 syf.
3/10 puan verdi
ZEYNEP SEY SOLUCAN 1 UMUT
Öncelikle yazarımızın yazım dil ve üslubundan bahsedelim. Yazım dili olarak oldukça akıcı ve güzel bir üslubu vardı yazarın. Zaten her genç kurgu kitabında hep böyledir. Ve ben genç kurgu türünün bu özelliğini seviyorum. Kitap her ne kadar kolay okunabilen türden olsa da şahsen ben bu kitabı gerçekten de alıp her gün düzenli okuyamadım. Çünkü kitaptaki bazı hatta birçok nokta o kadar kötü ki şöyle söyleyeyim; kitabın kurgusunu hiç de iyi anlatamamış. Ve işlediği konuyu en iyi şekilde anlatmak bir yazarın başlıca görevidir. Ama bu kitapta bu çok kötüydü. Kitabı okurken değinmek istediğim yerleri postitledim. (Her kitapta yaptığım gibi.) Ve bu kitabı işaretlemekten neredeyse postitim bitecekti. Artık burayı da işaretlemeyeyim dedim yemin ediyorum. O zaman işaretlediğim yerler hakkında konuşalım sizlerle. İlk öncelikle kitabın başındaki, Nehir'in yaptığı liste aşırı saçmaydı. Tabii dış görünüş de önemli. Ama olum sadece listeye uyuyor diye de sana bu kadar kötü davranıp bir de sana Solucan lakabını takan birisiyle de acılarını unutmaya çalışmazsın yani. Dış görünüş dışında olan bütün her şeyi hiçe sayıp sırf aradığı ideal erkek diye resmen bildiğin seni iki aylığına ailevi sorunlarım yüzünden kullanabilir miyim değil de "Sana aşık olmama izin verir misin?" 'i kullanmış yani. Size şunu söyleyeyim ki dış görünüş bir kadının veya bir erkeğin sadece ilgisini çekmenizi sağlar . Bu kadar yani. Başka da bir halta değil. İki, kitabı her okudukça cinsiyetçilik kusacaktım neredeyse. Kıvanç efendi canının istediği her boku yiyor. Canı istiyor geliyor. Canı istiyor geri geliyor. Bundan sonra birbirimizi tanımayan iki insan olacağız diyor ama sonra yine gelip yine gidiyor. Oh oldu paşam yani. Ve Nehir de öylece onu bekliyor. Ya yeter artık! Zaten boktan bir işe bulaştın. Tamam he kendine Solucan da dedirttin. Ama bunu da yapmazsın yani. Nehir kendisini rezil etmeye devam ediyor. Üç; hiçbir şekilde hakkı olmamasına rağmen Kıvanç'la samimi olduğu için Su'yu ve Kıvanç'ın arabasına bindiği için İnci'yi dövmesi aşırı cringeydi. İki olayı da ayrı ayrı değerlendirmek gerekirse önce İnci'yi değerlendirmek istiyorum. Nehir İnci'yle Kıvanç'ın öpüşmesine sinirleniyor ve bunda tamamız. Sonuçta Kıvanç'ı seviyor ve bu durum tabii onun hoşuna gitmez. Ama sonuç olarak Kıvanç'ın sevgilisi değil. Ve Su olayında Kıvanç yanındaki kızlara karışmaya hakkının olmadığını ve daha neler neler söyleyip kızı aşağılıyor. Ama buna rağmen İnci'yi dövüyor. Sonuç olarak kızı arabasına alan Kıvanç ama sadece İnci'ye tepki gösteriyor. Ondan önce de sırf birbirlerine yakınlar diye Su'yu dövüyor ya. Hangi hakla? Umarım bir gün milletçe insanların birbirleriyle olan ilişkilerinde iyi ya da kötü anlamda karışmaktan vazgeçeriz. Başkalarının hayatlarıyla ilgilenmekten kendi hayatınız kalmamış. Sevgili olsalardı bile Kıvanç'ın arkadaşlığına karışma hakkını kimse ona vermiyor. Hepinize kamu spotu olsun; kıskanmanın gerçek hayatta hiçbir karşılığı yoktur. Böyle yaparak sadece kendinizi küçük düşürürsünüz. Herkesin kendine ait bir özel hayatı var. Arkadaşları ve kendisine ait bir yaşamı var. Karışmayın ve siz de kendi hayatınıza bakın. Karşıdaki insan zaten size değer veriyorsa HEP YANINIZDA OLUR VE ASLA ALDATMAZ. KISKANMAK ÇÖZM DEĞİL. Biz kitabımıza geri dönecek olursak gelin biraz da Nehir karakterimizin aile hayatına bakacak olursak ben böyle bir şey görmedim. Kızın ailesi cidden Allah'a emanet böyle bir saçmalık yok. Kız eve bir erkek getiriyor ve "Arkadaşın mı? Aaa merhaba." falan bile yapmıyor. Evine yabancı biri girmiş, kim bu yani? İnsan hiç mi merak etmez? Dediğim gibi aileni Allah'a emanet etmekten başka bir çözüm fikri gelmiyor aklıma. Kitap'ın içindeki olayları incelemeye devam edelim. Size bu kitabın her yerini yorumlayacağım. Kızın kafası çocuğun göğsüne çarpıyor ve Nehir diyor ki; "Kıvanç'la asla böyle bir yakınlığımız olmayacak." Ulan doyumsuz! Bunu söylerken Kıvanç'la iki kere öpüştün ve bir kere de yattın. Allah'ım kanser olmak istiyorum bu ne ya?! A biz Ushan karakterimizi hiç konuşmadık değil mi? Pardon hemen ona da değinelim. Yılbaşı partisi ve partiye Ushan karakterimiz de geliyor. Genel itibariyle psikopat ya da narsisizm kişilik bozukluğuna sahip olduğu kesin. Çünkü insanların dilini kesiyor. Ve Nehir karakterimizin de dilini kesecekti az kalsın. Kıvanç, Irmak ve Oğuz karakterlerimiz kızı kurtarmıştı. Geliyor ve dilini keseceği için özür diliyor. Lan biz nereye geldik. Ay çok pişmanmış da yok bilmem ne. Ben gidip direkt polise şikayet ederdim. Ne için özür dilediğinin farkında mı merak ediyorum cidden. Ve gelelim kitabımızın finaline. Nasıl bir şeydir bu anlayamadım cidden ya. Çocuk parkında: çocukların sosyalleştiği, beraber oyun oynadıkları ve yeni arkadaşlar edindiği yerde birileri ağızlarından birbirlerine naneli şeker veriyorlar. Bu ne demektir ya? Tamam Allah kahretsin böyle bir sahne mi olacaktı başka bir yerde, gizli bir yerde olsaydı. Sonra işte Kıvanç Efendi'nin bir kıskançlık krizleri tutuyor. Nehir karakterimiz buluşmaya siyah bir şort ile geliyor ve Nehir hiçbir şekilde Kıvanç'a karışamazken Kıvanç'ın kızın giyindiği şorta karışmasını cidden romantik mi buluyorsunuz? Aşk cidden bu mu ya? Asla olamaz. Aşk adı altında birbirinizin her şeyini kıskandınız yemin ediyorum. Aşk adı altında her boku yaptınız birbirinize ama söyleyin bana burada aşk nerede? Peki ya sevgi? Belki de aşk bunları gördü ve bu yüzden de çekip gitti. Peki şimdi diyeceksiniz ki Aleyna bu kitabın hiç mi olumlu yönü yoktu? Hiç mi beğenmedin? Biraz da bu yönlerine değinelim ve bloğumuzu sonlandıralım. Öncelikle karakterlerin güzel sanatlar lisesinde okumaları beni çok mutlu etti. Ama ne yazık ki güzel sanatlar lisesine ailem yüzünden gidemedim. Anadolu lisesine gidiyorum. Bu anlamda kitap karakterimize imrenmiş olsam da Nehir'in istediği bölümde okuyamaması çok üzücü. Bu aileler yüzünden birçok çocuğun hayatı mahvoldu zaten. İki emniyet kemeri. Bu konuda ben de Nehir karakteri kadar hassasım. İkinci kamu spotumuz EMNİYET KEMERİNİZİ UZUN MESAFEDE DE KISA MESAFEDE DE MUTLAKA TAKIN. Üç Irmak karakterimizin Türkçe dil bilgisine önem vermesi ve Türkçeyi doğru kullanmamız gerektiği hakkında çağrışım yapması mükemmel. Ve özellikle gene değil yine konusu. gene x yine + Son olarak bu da dört: Nehir Kıvanç'la buluşmaya gitmeden önce gerçeği anlıyor ve artık kendisini eziklemeyi bırakıyor ya muradıma erdim yemin ediyorum. Nehir'den ne kadar nefret etsem de bunu görmezden gelemedim. Anlatıyorum. Nehir'in önceden birsürü sosyal medya hesabı varmış ve sonra sosyal medyada gezinirken ünlü bir hesabın postunun açıklamasını okur ve açıklamada herkesin yorumlara en büyük acısını yazsın diyormuş. Birsürü insanın yorumunu okumuş Nehir ve sosyal medyasını kapatmış. Şimdi sizlere hiç üşenmeden bir alıntı yapacağım. "Artık anlamıştım. Ailem, arkadaşlarım veya aşkım olmadan da pekala yaşayabiliyordum. Nasıl yaşıyor olduğum önemli değildi; önemli olan, yaşayamayacağımı sanmama rağmen pekala da yaşıyor olmamdı. Artık ne ailemin ne arkadaşlarımın ne de aşkımın ilgisi veya sevgisi için umutla çırpınacaktım çünkü artık onların ilgisi veya sevgisi olmadan da yaşayabileceğimi biliyordum." İşte bana bunlarla gelin ya. Sonunda aklı başına geldi. Son olaraksa kitabın başında Nehir'in Kıvanç'a sorduğu soruyu kitabın sonunda Kıvanç'ın Nehir'e sorması çok güzel olmuş. Ben olsam ya kabul etmez, kabul etsem de onun bana yaşattıklarının aynısını ona yaşatıp öcümü alırdım. Tabii ne olduğu ikinci kitapta. Umarım Nehir karakterimiz herhangi bir aptallık yapmamıştır. Amin. Neyse bu kitap yorumumuzun da sonuna gelelim artık. Son olarak bu da altı olsun. Nehir'in şarkı sözü yazıyor olması beni çok mutlu etti. Bir şarkı sözü yazarı olarak söylüyorum. Oldukça yetenekli buldum Nehir'i Kendinize iyi bakın okuyacaksanız yine okuyabilirsiniz. Ben beğenmedim diye okumamazlık yapmayın. Sevgilerle...
Solucan I - Umut
Solucan I - UmutZeynep Sey · Ephesus Yayınları · 20152,862 okunma
·
83 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.