Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

197 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Frankfurt Okulu’nun çalışmalarının büyük bölümü, “ideolojilerin eleştirisi” başlığı altında toplanabilir. İdeoloji, Frankfurt Okulu için, bir siyasi akımın hatta bir sınıfın sistematik dünya görüşü değildir. Marx’ın Alman İdeolojisi’ndeki tanımıyla da (hakim sınıfın, ezilen sınıflarca da paylaşılabilen, yanlış, çarpık düşünceleri) yetinmezler. Daha çok Marx’ın, Hegel’in Hukuk Felsefesinin Eleştirisi’nde ortaya koyduğu ideoloji tanımıyla (normatif olarak doğru ama ampirik olarak yanlış bilinç), Ekonomi Politiğinin Eleştirisine Katkı’daki tanımının (nesnel açıdan zorunlu bir yanılsama, fetişizm) ve Nietzsche ile Freud’un düşüncelerinin gergin bir bileşiminde ısrar ederler. Eleştirel teori geliştirmeleri ise, yaşadıkları dönemle ziyadesiyle alakadardır. Frankfurt Okulu, Birinci Dünya Savaşı ile açılıp Soğuk Savaş ile kapanan bir çağın ürünüdür. Dünya kapitalizminin bölgesel kayıplar verdiği ama yine de bunalımlardan deri değiştirerek, yeniden yapılanarak, güçlenerek çıktığı bir çağıdır bu. Dünya değişmemiş, ama rekabetçi kapitalizm örgütlü tekelci kapitalizme dönüşmüştür. Ve bu durum, insanlığı akıldışı bir yeknesaklığa götürmüş, götürmektedir. Hem de “akılcılık” çağında! “Eleştirel teori”, görece yeni bir terimdir. Horkheimer, 1930‘ların sonuna kadar, hatta daha sonra da kendi felsefesini daha çok “maddecilik” ya da “maddeci diyalektik” olarak adlandırıyordu. İlerleyen süreçte, felsefelerinin toplumsal muhteviyatının, toplumsal olanın içerdiği geniş düşünsel yelpazeye dair eleştirileri çerçevesinde şekillenmesiyle, eleştirel teori tanımı da öne çıkmıştır. Eleştirel Teori, düşüncelerle gerçek arasındaki açıklığı ölçme çabasıdır. Kullandığı yöntem de içkin (immanent) eleştiridir. İçkin eleştiri, Akıl Tutulması’nda söylendiği gibi, “tarihsel bağlamı içinde, var olanın karşısına kendi kavramsal ilkelerinin iddialarıyla çıkmak, böylece ikisi arasındaki ilişkiyi eleştirmek ve onları aşmak” demektir. Bir olguyu, kendi ilkesiyle eleştirmektir bu. Dayandığı varsayım da, olgu ile kavram arasındaki “indirgenmez gerilim”dir. Geleneksel felsefedeki doğruluk ölçütü, kavramın nesnesine uygunluğu ilkesi, bunun bir mahpusluk değil bir ev sahipliği, hiç değilse kiracılık olduğu yanılsamasını yaratır. Eleştirel felsefe, bir kavramsal kabuğu çatlatmak ve içindekini serbest bırakmak için yine felsefi aygıtı kullanacaktır. Ama yönü farklıdır; haklı çıkmaya çalışmayan, kendi kendine çelme atarak hedefine ulaşan, yolunu yitirdiği ölçüde tüm felsefenin de yalanını göstermiş olacağını bilen bir felsefedir. Horkheimer’e göre, insanların durumunu “tekil bireyler olarak değil, bir topluluğun parçaları olarak yorumlama” çabası olan toplumsal felsefeye içkin olarak, Frankfurt Okulu’nun geliştirdiği mezkur eleştirel teori, bu kitapta gözler önüne serilmiş bir haldedir.
Akıl Tutulması
Akıl TutulmasıMax Horkheimer · Metis Yayınları · 1986444 okunma
··
323 görüntüleme
Neşe okurunun profil resmi
Önce incelemeni, sonra netten Frankfurt Okulu’nu okudum. Sanırım bir kez daha okusam iyi olacak:) Eline sağlık Ziya. Senin gibi gençlerimizle gurur duyuyoruz. Uzun süreli kaybolma buralardan. Gözlerimiz arıyor. Sevgilerimle. 😊
Ziya okurunun profil resmi
Teşekkür ederim efendim, teveccühünüz. Kozamdan çıkıp geleceğim yakında, bendeniz de muhabbetinizi özledim. Saygılarımla. ☺️
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.