Gönderi

Sherlock Holmes Hakkında
Sherlock Holmes kitaplarına geri dönüp altını çizdiğim yerlere bakınca ilgimi çeken bazı ortak noktalar olduğunu gördüm. O yüzden altını çizdiğim cümleleri tek tek paylaşmaktansa birkaç paragraflık bir yazı yazmak istedim kendime de not olması için. Arthur Conan Doyle’nin Sherlock Holmes öykülerini kurgularken Edgar Allan Poe’nun dedektiflik öykülerinden oldukça esinlendiği söyleniyor. Poe’nun öykülerini okumadığım için Sherlock Holmes’ün Dupin karakterinden ne kadar etkilendiğini bilemiyorum. O yüzden Holmes’ün vakaları çözerken kullandığı yöntemlerin ve düşünme biçiminin kendisine özgü olduğunu varsayıyorum. Holmes için ayrıntılar çok önemli. Çoğu kez kimsenin üstünde durmaya değer görmediği işaretlerden çok önemli bulgular çıkarabiliyor. “Büyük bir zihin için hiçbir şey küçük değildir.” Görmek ve anlamak arasındaki farka dikkat çekiyor çok kez. Holmes anlatınca çözmesi çok kolaymış gibi geldiğini ancak kendi kendine kalınca çözemediğini (okulda hoca matematik sorusu çözerken de olur bu mesela:) söyleyen Watson’a aslında gördüğünü ancak analiz edemediğini söyleyerek karşılık veriyor. Holmes’ün olaylara ilişkin çok temel bir yaklaşımı var: Diğer tüm olasılıkları eledikten sonra geri kalan gerçek olmalıdır. “Mümkün olmayan her şeyi elediğinizde geriye ne kalırsa kalsın, ne kadar imkânsız gibi görünse de gerçeğin ta kendisidir.” diyor Holmes. “Bazen birden fazla açıklama kalabilir, bu durumda deneme yanılma yoluyla en güçlü varsayımı ortaya çıkarmaya çalışırsınız.” diyerek ekliyor. Holmes basit görünen vakaların karmaşık olanlara göre çok daha zor çözüldüğünü düşünüyor ve bunu da öykülerinde defalarca farklı şekillerde dile getiriyor: “Bir olay ne kadar garip görünüyorsa bir o kadar da gizemden yoksundur. Tıpkı kimliğin saptanması en zor yüzlerin en sıradan yüzler olması gibi, anlaşılması gerçekten zor olanlar en sıradan görünümlü vakalardır.” “Büyük suçlar çoğunlukla basit olanlar arasından çıkıyor çünkü suç büyüdükçe suçun gerekçesi daha bariz oluyor.” “Bir suç ne kadar özelliksiz ve sıradansa onu çözmek de bir o kadar zorlaşır.” Vakaya önyargısız boş bir zihinle yaklaşmanın büyük bir avantaj, yeterince veri olmadan teori üretmeninse büyük bir hata olduğunu söylüyor. “Beyni yeterli malzeme olmadan çalıştırmak, bir motoru gereğinden fazla zorlamakla aynı şey. Kendisini paramparça eder.” “Yetersiz veri üstünde prematüre teoriler üretme arzusu mesleğimizin en büyük zehirlerindendir.” Ancak “Çalışan bir aklın en büyük sorunlarından biri de her zaman başka alternatifler üretip durmasıdır.” diyerek bu işin o kadar kolay olmadığını da belirtiyor. “Bir olay silsilesi anlattığınızda birçok kişi size sonucun ne olacağını söyleyebilir. Olayları zihninde birleştirip bu noktadan yola çıkarak başka bir şeyin yaşanacağını öne sürebilir.” Holmes çoğunlukla kullanılan bu düşünme biçimini sentetik muhakeme diye adlandırıyor ve örnek olarak Watson’ı gösteriyor. “Ancak bir sonuçtan bahsedildiğinde, bu sonuca varan ayrı basamakları bilincinin derinliklerinden çıkarabilecek çok az kişi vardır.” Geriye dönük bu düşünme biçimine ise analitik muhakeme diyor ve kendisini diğerlerinden ayıranın bu olduğunu söylüyor. “İki farklı düşünce zincirini takip ettiğinizde, gerçeğe yaklaşmanızı sağlayacak bir kesişme noktası bulursunuz.” “İnsan, beyninin tavan arası bölümünü kullanılması muhtemel eşyalarla doldurmalı, gerisini istediği zaman alabileceği biçimde bir sandık odasına kaldırabilir.” Örneğin, dünyanın yuvarlak olduğu bilgisi Sherlock’e hiçbir şey ifade etmeyen çöp bir bilgi (Doğruluğu tartışılır tabi). Beynin tavan arası diye ifade edilen kavram bir Sherlock Holmes uyarlaması olan Elementary dizisinde (ben henüz izlemedim) de Holmes’ün zihninin nasıl çalıştığını anlatmak için kullanılıyormuş sanırım. Ayrıca, BBC yapımı Sherlock Holmes dizisinde de Holmes'ün hafıza sarayı diye bir hafıza tekniği kullanarak bir vakayı nasıl çözdüğünü görürüz. Merak edenler Barış Özcan’ın hafıza geliştirme yöntemi olarak anlattığı Sherlock’un Hafıza Sarayı Nasıl Yapılır? isimli videousuna bir göz atabilirler. Sherlock Holmes tıkandığı noktalarda olayın üzerine gitmek yerine kafasını dağıtacak şeylerle (onun özelinde bunlar keman çalmak, kimya deneyleri ve yürüyüş) uğraşıyor ve o konunun bahsini kesinlikle açmıyor. Watson, Holmes’ün bu özelliğine çok şaşırsa da bana son derece mantıklı geldi. Çünkü bir sorunun üzerinde çok fazla durduğunuzda körleşmeye başlıyorsunuz. Yeni çözümler bulabilmek için uzaklaşmanız lazım. Uğraşıp çözemediğiniz bir matematik sorusunu ertesi gün bir anda vahiy gelmiş gibi çözdüğünüze şahit olmuşsunuzdur. Beyniniz aslında arka planda çalışmaya devam ediyor, sadece üstüne gitmemeniz lazım. Zaten sınavlarda klişe olmuş çözemediğiniz soruları atlayıp sonra bakma mantığı da kısmen buna dayanıyor bence. İlginç olan bu bilginin daha o dönemlerde bir kitapta kullanılmış olması. Beynimizin nasıl daha verimli çalıştığını anlamak isteyenler için Barbara Oakley’in A Mind for Numbers: How to Excel in Math and Science isimli kitabını öneririm (Çevirisi yok maalesef ama dili çok zor değil). Sherlock Holmes’ün yöntemleri ve düşünme biçimini biraz anladık sanırım. Böylesine ilginç ve sıradışı bir karakterin özelliklerine değinmeden geçmek olmaz diye düşünüyorum. Holmes kendini beğenmiş bir adam ki bunu sık sık Watson’ın zekasını aşağılamasından anlıyoruz. (Tıp fakültesine kaç puanla girildiğinden haberi yok sanırım:D) Normalde oldukça miskin bir adamken iş vaka çözmeye gelince enerji patlaması yaşıyor, yeme içme ve uykudan kesilecek kadar kendini kaptırabiliyor. “Her şeyin aleyhinize ilerlediği bir vakadan daha zihin açıcı bir şey yoktur.” Holmes son derece tehlikeli bir suçlu olabilirmiş aslında. Zira suçluyu ararken kullandığı bazı yöntemlerin bizzat kendisi suç unsuru barındırabiliyor. Ayrıca uğraştığı suçluların yeterince yaratıcı olmadığından şikâyet ediyor zaman zaman. Zaten kendisi de sık sık eğer karşı tarafta yer alsaydı polislerin işinin çok zor olacağını ifade ediyor. Ancak bu durum Sherlock’un vakaları çözmesinde ona çok yardımcı oluyor. “Sonuca varmak için kendinizi suçlunun yerine koyup ben olsaydım ne yapardım diye düşünürsünüz.” Bir öyküde Sherlock’un yöntemlerine hayran kalan bir polis müfettişi “Kanunun karşısında değil de yanında olmanız büyük bir lütuf.” diyerek takılıyor Sherlock Holmes’e ki kesinlikle haklı. Sherlock Holmes okumadan önce kan, cinayet vb. olaylardan ötürü gerilir miyim diye düşünmüştüm. Ama olayların doğası itibarıyla karanlık yönleri olsa da Sherlock Holmes ve Watson’ın nüktedanlığı o kasvetli havayı dağıtıyor. Holmes oldukça hazırcevap biri. Örneğin, bir vakada yaptığınız işi hiç tasvip etmiyorum diyen doktora Holmes “Tüm suçluların sizinle aynı fikirde olduğundan emin olabilirsiniz Doktor.” diyerek ağzının payını veriyor. Bir başka vakada da takip ettiği adamın hayretle Holmes’ü hiç fark etmediğini söylemesi üzerine “Ben sizi takip ettiğimde olması gereken de bu zaten.” diyerek yapıştırıyor cevabı. Sherlock Holmes’ün ilgimi çeken bir başka yönü de "kadın milleti"ni hiç hazzetmiyor olması. Öncelikle kadınları dikkat dağıtıcı ve öngörülemez buluyor. “En önemsiz hareketleri hakkında ciltler dolusu çıkarım yapılabilir, en sıradışı davranışları tek bir saç tokasına bağlanabilir.” İkincisi kadınlar manipülatif ve tehlikeli geliyor Holmes’e. “Kaplanın yavrusunu almak tehlikelidir, bir kadından sahip olduğu bir yanılgıyı almak da öyle.” Öte yandan, yiğidi öldür hakkını yeme hesabı kadınların içgüdülerine çok değer verdiğine de birçok vaka çözümlemesinde tanık oluyoruz. Kadınlarla pek bir münasebeti olmamasına rağmen onları çok iyi tanıyor ve bazı vakaların çözümünde onların davranışlarından önemli ipuçları çıkarıyor. ”Evinin yandığını düşünen bir kadın, içgüdüsel olarak hemen en çok değer verdiği şeye koşar.” “Bir kadının gözlerinde kelimelerden çok daha fazlasını ifade eden bir ışık vardır.” “Bir kadın bir adam tarafından ciddi bir biçimde haksızlığa uğradığında davranışları daha kararlı hale gelir.” Son olarak öykülerin bazılarında geçen Holmes ve Watson’ın Türk hamamına olan zaafı ve bir öyküde Sultan II. Abdülhamit’e yapılan gönderme tabii ki bir Türk olarak dikkatimi çekti. İlgili dipnotta yazana göre Türk hamamları Victoria çağı İngiltere’sine 1831-1837 yılları arasında Türkiye’de İngiliz Konsolosluğu’nda diplomat olarak görev yapan David Urquhart tarafından tanıtılmış. Hatta Urquhart’ın ülkesine döndükten sonra bile evini Türk zevklerine göre tasarladığı söyleniyor. I. cildin başında polisiye romanlarına düşkünlüğüyle bilinen Sultan II. Abdülhamit’in Arthur Conan Doyle ile tanışmasına ilişkin birtakım rivayetlere yer verilmiş. Bu gerçekleşmiş mi gerçekleşmemiş mi net değil ancak o dönemde ülkede Holmes öykülerinden haberdar olan ilk kişinin II. Abdülhamit olduğu kesin. Türk okuyucusu için ilk çeviri II. Meşrutiyet’in ilanından sonra 1908 yılının sonlarında yapılmışken devletin Osmanlı Arşivleri’nde bunun öncesine dayanan pek çok Sherlock Holmes çevirisine rastlanmış. Doyle de bu ilginin farkında olacak ki bir öyküsünde bir cümleyle II. Abdülhamit’in Sherlock Holmes’e bir vakayla ilgili teklif götürdüğünü ifade ediyor. Sherlock Holmes duygularını çok dile getiren bir adam değil, hatta duyguları alınmış gibi. Hiç aşık olmamış, karşısındaki kadın ne kadar güzel olursa olsun Sherlock bundan etkilenmiyor. Yine de bir iki yerde Watson için endişelenmesi ve sarf ettiği bazı cümleler taştan bir kalbi olmadığını gösteriyor bizlere. Örneğin çiçeklerle ilgili şu yorumuna bakın: “Bana öyle geliyor ki, tanrısal iyiliğin en büyük güvencesi çiçeklerdir. Geri kalan her şey, gücümüz, arzularımız, yiyeceklerimiz, hepsi öncelikle varoluşumuz için gerekli şeyler. Ama bu gül bir armağan. Kokusu ve rengi yaşamın bir güzelliği, koşulu değil.” Veya intihar etmek isteyen bir kadına söylediklerine: “Acıya sabırla karşılık vererek bu sabırsız dünyaya en değerli derslerinden birini veriyor olabilirsiniz.” Evet, başta birkaç paragraf yazarım diye başlamıştım ama hızımı alamayıp 15 paragrafı geçmişim. Biraz abartılı bir ileti olduğunun farkındayım. Neyse kimse okumazsa kendim okurum n’apalım:)
·
139 views
Fëanor okurunun profil resmi
Ellerine sağlık, teşekkür ederiz bilgilendirmeler için. :)
Yasemin okurunun profil resmi
Vakit ayırıp okumana sevindim, teşekkürler:)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.