Gönderi

24 Aralık 2020 güne başlamak Perdeyi araladı. Yaz kış yeşil kalan çamların ip gibi sıralandığı, arnavut kaldırımında yakaladıkları boşluktan dışarı fırlayan otlara, üç aracın rahat sigdigi yol boyunca baktı. İç sesi güneş bile daha doğmadi git yat derken karar verdi yürüyecekti. Saat sekiz, dokuz ceyrekte cadde de olsam kırkbeş dakika yürürüm, dusuncesiyle apar topar hazırlanıp indi aşağı. Garaj kapısı yine kapalı. Offff sıkılmıştı bisikleti bir kat yukarı elde çıkarmaktan. Ne vardı da açık bıraksa idi her kimde anahtar varsa. Ta ki bisikleti görene kadar söylendi. Ahhhh! Olamaz, iki ay içinde üçüncü teker patlaması. Yine mi gidecekti tamiriciye. Bi koşu çıktı yukarı sessizce girdi eve malum ev halkı uykuda. Anahtarı alıp ayakucunda süzüldü dışarı. Stadyum uzak değil neyse ki. Güneş eşlik etti on tur boyunca. Etrafta uçuşan kargalar çimenlerin yesilligi ne de güzel bir güne başlamıştı. Allah'tan stadyum kullanılmiyordu da şehrin içinde insanlara bir seçenek çıkıyordu su salgın günlerinde. Son turu da atıp bindi arabaya. Evde olsa güne yarım başlayacak hiçbirsey anlamadan bitecekti. Ohh şehir uyanırken uyanık olmak ne de güzeldi. Köşeyi dönunce kamaştırdi gözünü, olanca ışığıyla güneş. "Aralık ayında gözlüğe gerek varmi?"dememeli insan almaliydi yanına. Siperliği indirince eski sahibinden kalma kalem kayiverdi takildigi yerden.Elleri istemsizce kaleme gitti. Bir öğretmenin arabasında olmalı idi kalem, diye düşünerek bir türlü takamadi yerine. Ve o ses, yok çarpma hayır hayır motordan geliyor, koku... Başı gidip geldi direksiyonda sonra anladı çarpmıştı. Sahi en son kalemi duzeltiyordu. Ne oldu. Araç kullanıyordu evet ve bir kalem vardı elinde peki ya eli direksiyonda iken gozleri nerede idi. Yoldan nasıl da çıkmıştı. Ne ara ayrıldı hepsi geçti. Koku ve duman cikmaya basladi araçtan. Vitesi boşa alıp el frenini kaldırıp aracı istop etmesi ne ara oldu farkinds bile değildi. Oturup baktı şöyle evet çarpmış ve bunun etkisi ile başını vurmuştu. Usulca inip cikti araçtan. Ehhh iyi almışsın kazası, karisani, hasar kaydı yok; diye diye ovdukleri beyaz güvercini simdi lekelenmisti. " Kaskoyu mu deldirdin ,tuhhh bedelinden aşağı satacaksin öyle mi ? Diye söylenecek kim ne der, ahalisinin sözleri kulaklarında çınladı. Kimi arayacakti bu saatte. Herkes en güzel uykusunda idi. Telefona cevap veren, sen iyi misin? diye soracak mi?yoksa ne kadar hasar var diye mi söze girecekti. Aradığıma göre iyi idim öyleyse birinci soru atlanilip ikinci sorudan devam edilecekti. Neredesin , nasıl oldu, ne yapıyordun, hızın nasıldı, karşı tarafta hasar var mı ?... En iyisi ustayı aramakti. Gelir bakar çekiciyi getirtirtir ve olay biterdi. Sahi bu en doğrusu idi. Yabancılar sorgulamazdi hayatını. Ya kalem,ne oldu yerinde mi o da fırladı mi bir yere.
·
9 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.