Gönderi

250 syf.
9/10 puan verdi
Thomas More’un Utopia’sı birçok kişiye göre sosyalizmin ilk ayak izleri niteliği taşısa da açıkçası ben bu eşitliği bir sosyalizm olarak değil; Hristiyanlığın (tabii ki tam uygulanırsa) “insan eşitliği” üzerinden izler olarak görüyorum. Ya da genel olarak bütün dinlerin temel öğretisi olarak, her insan eşit yaratıldığı fikri. Sonuçta dünya da hangi din bize, diğerlerini ezin der ki? Yazılan hiçbir eseri içinde bulunduğu çağdan ayrı düşünemesek de Utopia’da tam bir Ortaçağ’dan Rönesans’a geçiş izleri görüyoruz. Ruh kadar bedenin de önemsenmesi, bozulan dini söylemler yerine aklın onaylanması, günahkar insan modeli yerine iyimser insan vb. Thomas More eserinin 1.bölümünde dünyadaki genel düzeni 2.bölümünde ise hayali düzeni Utopia’yı Raphael adlı hayali bir gezgin üzerinden anlatır. 1.bölümde Raphael’in görüşlerine yer yer T.More karşı çıkar, yani kendi fikrine. Peki neden? Belki kendisinin de bazı çelişkileri var belki de gelebilecek bir karşı tez karşısında kendisine bir savunma hazırlıyordur. Bilemiyorum. 1.bölüm için en can alıcı yer hırsızlıkta verilen ve adil olmayan ceza sistemini eleştiridir. T.More’a göre bir insanı hırsızlığa itecek en temel neden yoksulluktur ve gerçekten hırsızlığı bitirmek isteyen yöneticiler varsa öncelikle yoksulluğun ortadan kaldırılması lazımdır. More suçluları cezalandırmak yerine, kişileri o suça iten nedenlerin üzerinde durulması gerektiği fikrindedir. 2.bölüm meşhur Utopia devleti ve halkıdır. Artık Raphael diyaloglarla ilerlemez ve 2.bölüm de bizi tamamen bir monolog bekler. Yani More artık hayalini tek tek anlatır. Ben birkaç başlık altında bir inceleme yapacağım. Kitabın özetinde Utopia’nın nasıl olduğu her seferinde anlatılmış zaten. Kısaca benim kendimce anladıklarım... Öncelikle Tarım... Evet More tarıma kitapta uzun uzun değiniyor. Onun gözünde özel bir yeri var toprakları işlemenin. Belki de yiyecek kaygısına düşmemeyi en önemli şey görüyor olabiliyor. Dönemi itibariyle düşünürsek bir yanda sarayda şatafatlar, bir yanda aç halk... Köylü üretsin kentli yesin mantığı yok onda. İnsanların köylü-kentli gibi sınıflandırma almamaları için her aile dönüşümlü olarak tarım işleriyle ilgilenecek. Tek bir grup sürekli üretimle ilgilenirse işte oradan belli bir sınıf doğar düşüncesi olmuş olabilir. Ki kendisi katı bir eşitlikçi... İnsanları tek tip giydirecek kadar. Burada öküze, attan daha çok değer verirler. At sayısı Utopia’da çok azdır. Neden? At savaşı simgeleyen bir şeydir oysa öküz üretimdir. Öküzü tarlaya sürersiniz, baktınız yaşlandı, keser bir güzel yersiniz. At öyle mi? Bu benim yorumum tabii... Nüfusa Çözümü Kentlerde artan nüfuslar günümüzün en önemli sorunudur. Alt yapı sorunları doğurur, barınma, taşınma vb... More kentlerde nüfus artarsa, diğer kentlere yollama taraftarıdır. Her kent birbirinin aynısı olduğu için insanlar buna karşı çıkmaz. Gelişmiş-gelişmemiş kent görmüyoruz Utopia’da. Tüm kentlerde nüfus artarsa ne yapacağız? Onun da çözümünü bulmuş More. Aileler boş bir arazi bulup, Utopia yasalarına aykırı olmayan bir şehir kurabilir. Yöneticiler ve Yasalar Utopia’yı bir Cumhuriyet olarak tanımlar. Yöneticiler oyla seçiliyor ki dönemin krallığı için ilerici bir fikir diyebiliriz. Kol gücü ile çalışmayan kişiler (elçi, rahip, şehir başkanı gibi) diyelim ki görevlerinde başarısız oldular o zaman onları tekrar işçi sınıfına yollar. Kendisi de hukukçu olan More yasaların çok fazla ve karmaşık olmasına karşıdır. Utopia’da az yasa ve basit dilli bir yasa tasarlar. Çünkü yasalar herkesin anlayacağı dilde olursa, avukatlara gerek kalmaz ve böylece yasalar belli bir grubun elinde istenildiği gibi eğilip bükülemez. Tekelleşemez. Zevk ve Erdemler İşte burada Ortaçağ’ın bedeni küçümseyen, aşağılayan tavrına karşı; Rönesans’ın bedeni de önemseyen fikrini benimsediğini net bir şekilde görüyoruz. More’a göre yaradılışa uygun yaşamak en büyük erdemdir. Yaradılış ve tabiatı bir görür. Tanrı bizim için bir çok nimet vermiştir ve insanın bedenini hor görmesini tabiata aykırı bir davranış olarak görür. Bedendeki acıyı dindirmek kadar, önlemeyi de önemser. Bu yüzden bedene acı çektirmek yerine, yoksunluğu bizde acı yaratacak durumları önlemek için bedensel zevklerimize de kulak vermemiz gerektiğini söyler. Bedensel zevkleri Ortaçağ insanları gibi küçümsemez. Zevkleri düşünsel(ruhsal) ve bedensel olarak ayırır. Yine de en büyük zevki ruhsal zevk olarak görür. Ama tabii bu bedeni de küçümsemeyi gerektirmez. Din “Kimse dininden ötürü kötülenemez” anlayışı ile din özgürlüğünü savunduğunu açıkça gösterir. Fakat benim kafamı kurcalayan bir bölüm oldu yine de. More neye taparsan tap ama bir şeye tap anlayışı benimsese de Hristiyanlık övgülerini “Utopia’da Dinler” bölümünde görüyoruz. Burada birkaç eleştiri getirmek istiyorum elimden geldiğince... “...ruhun bedenle birlikte olduğuna, dünyanın gelişigüzel yürüyüp gittiğine inanacak kadar insanlığı hor görenleri ahlak adına ayıpladı.” (Syf 92, işbankası yayınları, 27.basım) Burada evrenin gelişigüzel olduğu ve bir yaratıcının olmadığına inanan bir insansanız, More size pek de inanç özgürlüğü tanımıyor gibi. Bunları devlet işlerine de getirmemesi, devleti yönetenlerin inançlı insanlar olması gerektiği fikrini beraberinde getiriyor. Ayrıca ahlak adına ayıplamak ise din ve ahlakı aynı tarafa koymak yani ahlakı dine indirgemek oluyor. More herhalde bir insanın yaratıcının varlığına inanmama fikrini kabul edemiyordu. Dinler için eşit ama inanç olgusuna indirdiğimizde inançsızlara Utopia’da pek de eşit davranmıyor. Devam eden cümlelerinde bunların devlet işlerinde görev alamayacığını belirtiyor. Sağolsun ama yine de cezalandırmıyor :-) Sağlık alanında ötenaziyi destekleyen bir fikir buluyoruz. Çünkü o, eğer bir insanın hastalığı hem çaresiz hem de acılar içinde geçiyorsa rahipler ve yöneticiler kurulundan izin alarak acılarına son verme hakkını bireylere tanıyor. Son olarak More neden Utopialıların Yunan soyundan gelebileceğini düşünmektedir? Bu da sanırım yine Rönesans’ın yüzünü tekrar Antik Yunan’a dönen klasik özelliğinden olsa gerek.
Utopia
UtopiaThomas More · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202020,6bin okunma
·
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.