Gönderi

443 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 9 days
▪︎Yaşar Kemal, Yağmurcuk Kuşu, Kimsecik 1 ▪︎Van gölü dağlarının arasında bir köy ve İsmail Ağa. Köyde tek ev vardı, o da İsmail Ağanın konağıydı. Bey Selanik’te okumuştu, kardeşleri, babası da okumuş kimselerdi. ▪︎Kardeşi Hüseyin Bey İstanbul’da bir kıza tutulmuş, ona aşık olmuştu. Kız bir gün başını almış vurmuş denize, yalnız başı kalmış, sonra başı da yitmiş gitmiş. Hüseyin Bey günlerce beklemiş bir gün kızın başı sudan çıkmış, atlamış denize. Kız ona ben peri kızıyım, sen Van’a git, benim kardeşim de Van Gölündedir, ben de gelirim oraya demiş. ▪︎Hüseyin Bey de gelmiş buraya, her gün tanyeri ışırken kız başını sulardan dışarı çıkarıyormuş, Hüseyin Bey hiç konuşmazmış, her gün göle gider onu beklermiş. ▪︎Bir gün akşamüstü gün kavuşurken birden köyün ortasına bir top güllesi düşmüş. Top gülleleri ardı ardına köyün ortasına, yanına, yöresine düşüyormuş. Toz, duman, çığlıklar, melemeler, böğürmeler, kişnemeler, horoz sesleri, gölün uğultusu, yankımalar, kıyamet gününün akşamüstüymüş. Çok kişi ölmüş, çok kişi yaralanmış. ▪︎Ve İsmail Ağa ailesiyle birlikte köyden kaçmaya karar verimiş. Babası Hüseyin’e yalvararak “oğlum”, yumuşacık, buradan göçüyoruz, düşman geliyor. Sen yarın sabah kayalığa gitme, erkenden yola çıkacağız demiş. Sabah babası akşam Hüseyin’i tembihledim gidiyoruz diye, ama şimdi yerinde yok demiş. “Oradadır” demiş İsmail Ağa. ▪︎Böylece yola düşerler. İsmail Ağa gölete koşar, bakar ki Hüseyin yerinde yok, endişelenir. Gölde onun yatar bedenini görür, suya atlar, fakat Hüseyin ölmüştür. Ölüsünü kayalıklara çıkarır, oraya yaslar ve koşar adım göçe ulaşır. Ulaşınca babası “nerede” diye sorar. İsmail Ağa almış başını gitmiş, belki ileride yolda rastlarız der. Babasının gözlerinden yaşlar süzülür. ▪︎1,5 ay sonra Diyarbakır’a gelirler. Orada köprünün üstünde birisine buralarda bir köy var mı diye sormak için İsmail Ağa durur, bekler. Nihayet birine rastlarlar, onun adı Niyazi’dir. Ayrıca hiç paraları kalmamıştır, en son karısı Zero ona belindeki eşsiz değerli altın kemeri satması için verir. ▪︎Niyazi ona yakınlarda Haşmet Beyin konağı var der ve İsmail Ağayı Haşmet Beye götürür. Haşmet Bey onu çok güzel ağırlar, onu çok sever ve kemeri de zoraki de olsa satın alır, İsmail Ağaya çil çil altınlar verir. Sohbetlerinde savaşın bitmiş olduğunu konuşurlar. ▪︎Yola düşerler, anası yolda bir inilti duyduğunu söyler, ararlar, bir ağacın, çalıların altında bir deri bir kemik, her yeri yara içinde, kanlar içinde, giyitleri ipil ipil olmuş bir çocuk bulurlar. Anası onu kucağına al der. Mola verirler, dağlardan topladıkları çiçeklerle anası merhemler yapar, çocuğa çok iyi bakarlar, yaralarını sarıp onu iyileştirirler. Adını Salman koyarlar. Salman İsmail Ağaya baba der. Çünkü hayatta hiç kimsesi yoktur, bilmiyordur hiç kimseyi. ▪︎Bir kasabaya gelirler. Kasabalılar onlara kucak açar, onlara çok güzel bir ev yaparlar, nakışlarlar, süslerler. Eve yerleşirler. ▪︎Köyde sıtma vardır, herkes sıtmaya yakalanmıştır. Bir tek Salman yakalanmaz sıtmaya. ▪︎İşte bu sıralarda doğudan, güneydoğudan, Mezopotamya’dan gelenler doldurmuşlardı Çukurova’yı. İsmail Ağa bütün parasını, altınlarını bu göçmenler için harcar. Uzun bir süre parasızlık çekerler. Sonra İsmail Ağa Çukurova’da çalışmaya, kök sökmeye gider. Kök sökmek çok zor bir iştir, insanı insanlıktan çıkarır. Bir sene kök söktükten sonra Haşmet Beye gider. Haşmet Bey bu durumuna çok üzülür, öyle bir beyin böyle bir iş yapmasını kabullenemez ve ona kendi yaptığı birçok işin başına geçmesini, şundan şu kadar ortaklık, şu kadar pay diye ona iş teklif eder ve İsmail Ağa işin başına geçer. ▪︎Durumları düzelir, hiçbir sıkıntıları kalmaz. Sonra Haşmet Bey ölür ve bütün işler İsmail Ağa’ya kalır. Artık İsmail Ağa paraya para demez. Kendine kasabada büyük bir konak yaptırır. Çiftlikler, atlar, arabalar, koyunlar, yok yok. Haşmet Bey çalışırken birçok dost edinir. Şimdi bunların hepsi konağı ziyarete gelirler. ▪︎Çocukları olmaz. Bu arada dostu Arif Saim Bey onları bir doktora götürür ve doktor onlara hiçbir sıkıntı olmadığını, çocuklarının olabileceğini söyler ve bir müddet sonra karısı hamile kalır ve bir erkek çocuğu dünyaya getirir. Dostları milletvekili Arif Saim Bey bekleyin ben geliyorum adını ben koyacağım der ve kurtarıcı Cumhurbaşkanının adı Mustafa’yı koyar. ▪︎Mustafa büyüyordu, babası Mustafa’ya tapıyordu, Salmanı unutmuştu. Salman da için için Mustafa’ya kinleniyordu. Salman da büyümüştü, çok iyi silah kullanıyordu. Köyde hiç tavuk civciv yoktu, çünkü kartallar onları yiyordu. Bunun üzerine Salman bütün kartalları vurdu ve köyün içi artık civcivden, horozdan, tavuktan geçilmez oldu. ▪︎İsmail Ağanın bu zengin durumuna köy halkı hiç alışamadı, dedikodu kazanı kaynamaya başladı. ▪︎İsmail Ağanın arkadaşı Halil ve arkadaşı Köse Şahin de para kazanmak, Halil sevdiği kızı almak, anasına, nenesine giyit almak istiyordu. Çukurova’ya Memik Ağanın yanına kök sökmeye giderler. Tam 7 sene kök sökerler, insan olmaktan çıkarlar, elleri yüzleri tanınmaz hale gelir. Artık ayrılmak istediler fakat Memik Ağa onlara paralarını vermek yerine bir de bu kadar sene yediniz içtiniz bana şu kadar borcunuz var der. Ne kadar direndilerse dil döktülerse de de paralarını alamazlar. Oradan ayrılırlar. Memik ağa adamlarına emir verir, onların yolunu kesin, öldürün diye. ▪︎Halil ve arkadaşı İsmail Ağa’nın yanına geldiler, durumu anlattılar. Halil para ister ve İsmail Ağa hemen parayı onların ellerine sayar ve ona niyeti için “Sen bu işten vazgeç” diye çok yalvarır. Halil ve arkadaşı kasabadan bir sürü giyit öteberi alırlar, köylerine, evlerine giderler. Annesi ninesi onu tanıyamaz, annesi onları içeri alır. Konuşmasının bir anında annesi onu tanır ve boynuna atılır, sarılır. Hemen annesine sevdiği kız İpekçe’yi çağırmasını söyler. O da Halil’i görünce çok şaşırır. İpekçe ile konuşurlar, anlaşırlar, kız seni asla bırakmam der. Hatta kayalıklarda karı koca olurlar. ▪︎Halil döneceğim diye hepsini bırakır ve arkadaşı Köse Şahin’le birlikte Memik Ağanın konağına giderler, seslenirler ağaya biz geldik diye, Memik ağa şaşırır, ama nafile Halil çok kinlidir, yaptığını yanına koymayacaktır. O ve arkadaşı bütün evi yakarlar, Memik ağa ve ailesini öldürürler. ▪︎İsmail Ağa hakkındaki söylentiler artık bütün Çukurova’nın dilindedir. ▪︎Salman evden ayrılır ama artık onun da hali hal değildir. Müslüm Ağanın evine yerleşmiştir. Durmadan beni öldürecekler, babamı öldürecekler diye sayıklar…
Yağmurcuk Kuşu
Yağmurcuk KuşuYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 2013987 okunma
·
89 views
Mehmet Cengiz Sarı okurunun profil resmi
Türkan Hanım emeğinize sağlık neredeyse kitabı tekrar yazmışsınız. Teşekkürler. İyi günler 👏👏
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.