Tebessümüm olanlara...Hani insan sevdiği bir tatlıyı çatalın ucuyla minik minik alır ya, ya da bir dostla geçirilen her anı insan dolu dolu geçirmek ister. Eserle aramızda öyle bir iletişim vardı ki bitmesin diye çok didindim :) Her gün tadımlık okudum, özledim, merak ettim...
Her satırı alıntıladım sanıyorum :)
Yazarın engin birikimine, Sokrates, Aristoteles, Kant, Pascal, Nietzsche başta olmak üzere pek çok düşünürün fikirleri eşlik ediyor.Alıntıladığı her cümleyi tahlil edip kendi düşünceleriyle değerlendiriyor.o kadar içtenlikle yapıyor ki bunu kendinizi bütün bu isimlerle bir edebi ziyafetin içinde buluyorsunuz...
Bütün erdemler, birbiriyle olan etkileşimleriyle, derinlikli bir bakış açısıyla ele alınmış. Birer bireymiş gibi nezaketin zaaflarını görüyor, sadeliğin zarafetini seyre dalıyor, dostluğun serinliğini hissediyor, hoşgörünün yoksunluklarına hayret ediyor, cömertliğin güzelliğine şapka çıkarıyorsunuz. Bu eseri alın, okuyun, muhtemelen kitaplığınızın kıymetliler rafında bulacak kendini. :)
Bütün bu erdemlere ne kadar az kafa yoruyoruz, bunu hissettiriyor eser.
Erdemlerin hakikatlerine vakıf olabilseydik ilişkilerimiz kimbilir nasıl bir seyir alırdı?
"İnsan olabilme kudreti" diyor Sponville erdemler hakkında ve muhteşem bir tespitte bulunuyor. Bir annenin bütün bu erdemlere ihtiyacı yoktur, çünkü o anneliğin yetkinliğinde insan olmuştur. :)
Özellikle 'philia' kısmında sözü edilen uzun ve mutlu evliliklerin tarifiyle yazar ruhumu fethetmiş; söylenecek söz bırakmamıştır. :)
"Şefkat mi? Bu onlardaki aşkın bir boyutudur, ama asla tek boyut bu değildir... Pek yakın, pek özenli, pek saygılı iki yalnızlık vardır, birbirlerine alışmış gibidirler, birbirlerini destekler gibidirler, o hafif ve sade sevinç vardır onlarda, o yakınlık, o apaçıklık, o barış, o ışık vardır, ötekinin bakışı, o sessizlik vardır, onun dinleyişi, iki kişi olmanın o gücü vardır, iki kişi olmanın o açıklığı, iki kişi olmanın o kırılganlığı... Bir olmak mı? Buna hiç
inanmamışlardır ki, bundan vazgeçeli uzun zaman olmuştur. Armonileriyle, kontrpuanıyla, kimi zaman ses uyumsuzluklarıyla, onlar kendi düo’larını imkânsız bir monologa dönüştürmek istemeyecek kadar çok severler! Çılgın aşktan akıllı-uslu aşka geçmişlerdir; böyle denebilir, ama bunu bir kayıp, bir azalma, bir bayağılaşma olarak gören varsa o zırdelidir, tersine bu bir derinleşmedir, daha fazla aşktır, daha fazla hakikattir ve duygusal yaşamın gerçek bir istisnasıdır."
Sizce de muazzam değil mi? :)
Sevgi varsa eğer bütün erdemler ruhunuzun yerlisidir, yoksa erdem sadece bir Türk ismidir :))
Keyifle okuyun...