Bu kitabı beğendim mi beğenmedim mi çok arada kalmış bulunmaktayım. Ama sonunda bazı “yapıcı” eleştiriler okudum ve 3 yıldız vermeye karar verdim. Konusu itibariyle çok güzel ama karakterler bakımından benim için çok sönük kalan bir kitap oldu. Dünyaya yaklaşan bir asteroit var ve yaklaşık 2 ay içinde dünyaya çarparak her şeyi yok edecek. Yaklaşan asteroit’i durdurmanın bir yolu yok ve Amerikan başkanı dahil olmak üzere herkesin umudu kesilmiş. “Tanrı Amerika’yı korusun” nidaları atıyorlar. Ama sadece Amerika’yı. Dünyayı değil… Her bölüm 4 karakterin hikâyesini ve yaşadıklarını okuyoruz. Ara ara bölüm sonlarında asteroit’in dünyaya yaklaşma süresinin çizilmiş yerleri var oralar çok güzeldi. Sayı giderek azaldığında ben de bir o kadar gaza gelerek okudum acaba sonunda ne olacak diye. Başkarakterlerden biri olan Peter okulda popüler, son derece güzel bir kız arkadaşı var, iyilik meleği bir basketbol oyuncusu. Kız kardeşi ile sorunları var ve kendi kız arkadaşı ile arasında artık bir ‘aşk’ duygusunun olmadığını düşünen yalnız bir karakter. Aslında Peter’i sevdim. Kız kardeşine olan yaklaşımını okurken çok beğendim. Her ne kadar kız kardeşi ona tam tersi davransa da. Ama maalesef inanılmaz pasif bir karakter. (Buna daha sonra geleceğim.) Andy ise Peter’in tam tersi bir karakter. En yakın arkadaşı Bobo ile tek düşündükleri ot içmek, içki içmek gibi şeyler. Müziğe hayran hatta bir grubu bile var ama maalesef pek tanınan biri değil. Sürekli en yakın arkadaşının etkisi altında kaldığı için aslında olmak istediği kişiyi dışarı çıkaramıyor diye düşünüyorum. Eliza’nın ise annesi başka bir adamla kaçarak evlenmiş, babası ise çok hasta olan bir kız. Aslında kitapta müthiş güzel bir kız olarak anlatılıyor ama yaptığı şeyler yüzünden gözümde değeri sıfır. Zor bir hayatı var ve bunu atlatmak için sürekli fotoğraf çekip koyduğu bir blog var. Fotoğrafları herkes tarafından beğeniliyor. Okulda çoğu kişi kendisinden nefret ediyor. Anita ise benim en sevdiğim karakter oldu. (Andy’den sonra) Anita’nın tüm dersleri A. Harika bir ailesi var ve babası onu iyi bir okula sokmak için sürekli çalışmasını söylemekten başka bir şey yapmıyor. Anita bu durumdan çok rahatsız. Bu yüzden hazır dünyanın sonu geliyorken evden kaçayım diye düşünen bir kız. Dünyanın sonu geliyor ve bu 4 birbirinden farklı insan bir araya geliyor. Hepsi kendini keşfediyor. Eliza ve Peter arasında olan her şeyden nefret ettim. Eliza karakterinin yaptığı saçmalıkları görmezden gelip “şu an benimlesin nasılsa” diye düşünen Peter beni çok sinir etti. Sonlara doğru Eliza’nın Peter’a anlattığı bir hikaye vardı tek orada bir sever gibi oldum ama yok fayda etmedi… Aslında kitabı Andy ve Anita’nın kendini keşfetmesini okumak istediğim okudum ve bir de sonunu merak ettiğim için. Sonu çok güzeldi. Bence tam yerinde olmuş ve yazarın sonu hakkında söylediği bir şey okudum “Bu kitap umut hakkında, umudu hayatta tutmak hakkında, asıl amacım okuyuculara umudu en iyi şekilde verebilmekti, buna rağmen sonunun nasıl olacağını asla bilemeyiz” demiş. Yani diyor ki siz nasıl isterseniz öyle bitsin. Diline gelirsem biraz ağır bir dili vardı. Hatta ağır bir dilden ziyade farklı kelime çok kullanılmış. Sevmekten ziyade daha çok merak ederek okudum kitabı diyebilirim.

We All Looked UpTommy Wallach · Simon & Schuster Books for Young Readers · 2015118 okunma

·

212 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Aysenur