Çok uzun bir inceleme yazısı oldu farkındayım!Selam, muhitin parlak ve cilalı çocukları...
Ne yapıyoruz; bol bol okuyoruz, bol bol yazıyoruz!
Kafa dergisinin 47. sayısının incelemesini yapmaya çalışacağım, umarım dergi adına nice bilgilerden ve derlemelerden faydalanmanızı sağlayabilirim!
Evet, derginin kapağında bizi değerli usta Ara Güler karşılıyor ve bizlere ''Hüznün de resmi çekilir'' diyor!
Okuyuculardan gelen ''Kitabımın Son Cümlesi'' yazısından, çok beğendiğim alıntıları paylaşmak istiyorum:
- ''Belki de hayat, bizim sandığımız kadar keşmekeş değildi, belki tek ihtiyacımız olan geldiği gibi karşılamaktı her günü ve giderken arkasından teşekkür etmekti.''
-''Kemikleşen vücuduma göz gezdirip hayıflanıyorum.Her ite bir parça bölüştürmüş, kendime bir şey bırakmamışım.''
-''Acıyı duymayanın kuru bir daldan farkı yoktu.''
-''Ve ormanın karanlık ayazında, soluklarının izi kayboldu.''
Bütün okuyucuların kalemine sağlık!
3.sayfada bizi ünlü filozof ve kadın hakları savunucusu Beauvoir ve varoluşçu ünlü filozof Sartre ile ilgili düşünceleri karşılıyor : ''Sartre'la karşılaştığım zaman, her şeyi kazandığıma inanmıştım. Onun yanında benim kendimi gerçekleştirmem başarısızlığa uğrayamazdı. Şimdi kendi kendime şunu söylüyorum: ''Kurtuluşu bir başkasında görmek, yıkılmanın en güvenli yoludur.''
4.sayfada İlber hoca karşımıza çıkıyor ve ''Çanakkale'de Atatürk Yoktu'' diyenleri azarlıyor, Sultan Abdülhamit'in harf inkılabı düşüncesinin olup olmadığını aktarıyor, konular hakkında net bilgiler vermeyeyim ki, merak edip dergiyi okuyun! :)
Sonraki sayfa Mahir Ünsal Eriş'e ayrılmış : ''Veda Bahsi '' demiş ve ayrılığı, vedayı kendince tanımlamış ve birtakım örnekler vermiş, yazısını çok beğendiğim söylenemez ama kalemine sağlık diyorum.
Cem Güventürk'ün hayata, insana,felsefeye ve varoluşa dair tek kişi üzerinden verdiği karikatürize mesajlar harikaydı!
Başar Başaran, ''Maslak Özlemi '' demiş ve İstanbul'a yayılan özlemi, İstanbul'la anlatmış, yazısı fena değildi!
Akgün Akova'nın ''herkes istanbul ve hiç kimse'' şiirini çok ama çok ama çok beğendim!
Şebnem İşigüzel yazısında yine gençliğin en büyük toplumsal sorunlarından biri olan işsizlik meselesine temas etmiş ve işsizlerin duygu ve düşüncelerini öylesine iyi ifade edip kaleme aktarabilmiş ki...
Bir işsiz olarak,duygu ve düşüncelerim ancak bu denli iyi aktarabilinirdi dedim!
Cem Davran, ''son masal '' adında biraz deneme biraz öykü diyebileceğimiz keyifli bir yazı kaleme almış.
Marcus Graf, Kafa dergisinde sanırım ilk yazısıymış ama çok beğendim! Delacroix'in '' Halka Yol Gösteren Özgürlük'' resmine dair ''daimi devrim'' başlığıyla biz okuyuculara dolu dolu bir içerik sunmuş!
Nihat Sırdar, radyocu kafasıyla yine yollarda! Ama bu sefer pandemi dolayısıyla zihninde yaptığı bir seyahat bu!
Ayhan Sicimoğlu, Kanuni zamanındaki italyan büyükelçi,rönesans adamı Busbecq'in, mektup şeklindeki ilk seyahatname kabul edilen ''Türk Mektupları'' nda, Osmanlı Devleti ve Türkler için yazdıklarını ele almış!
Nermin Yıldırım,(bence iyi yazıyor) bu yazısında, genç bir garsonun zengin müşteriler üzerinden hayata bakış açısını bizlere aktarmış ama bence bizi bize iyi anlatmış!
Alper Canıgüz, Tdk'ya savaş açmış,polisiye roman yazmanın kurallarını incelikle, bir öğretmen edasıyla aktarmış ve artık Türkçedeki şapka kullanımı tartışmalarını önlemek için ateşkes teklif etmiş ! :)
Enis Batur yine öylesine bilgi yüklü yazılarından birisini önümüze koymuş ki, ileride onun kadar kültürlü ve ponçik bir dede olasım geldi! :)
Konu: ''başkasını,kendini okumak' ''
okumak,okumak,okumak,okumak!
Coşkun Aral, Ara Güler'le olan hatıralarını yazmış ve gerçekten duygulandım. Hatıraları anlatmayacağım ki dergiyi okuyun ! :)
Zafer Algöz, nostalji kafası demiş, Cüneyt Arkın'ı tafsilatıyla Alain Delon'la yarıştırmış!
Umay'ın yine şiir tadındaki yazıları; aşk, özlem,haret ve hayal kırıklığı doluydu!
Kaan Koç,'' Toplumsal Sözleşme'' üzerinden hukuksal haklarımızı anlatırken, toplumla sözleşmememiz gerektiğini öğütlüyor!
Yekta Kopan Oğuz Atay'ı ve onun ''Oyunlarla Yaşayanlar'' tiyatro oyununu anıyor.
Sunay Akın, Trabzonlu iki doktorun ki birisi profesyonel kaleci, Türkiye ve bilhassa Trabzon için,tarihe geçen fedakarlıklarından söz ediyor!
Buğra Gülsoy'un ikinci kitabı çıkıyor, adı ''ikinci kıyamet''
Buğra Gülsoy okumayı sevenlerin bilgisine....
Can Yılmaz yine duygusal
Bedia Ceylan Güzelce yine erdemliydi, bu sefer misafirperverdi!
Nilay Örnek, mimar Mehmet Bey'in ilkokul kömürlüğünden uluslararası konser salonlarına varan müthiş müzik gayretini anlattı.
Ama bu gayret kendi için değil, müziği seven gençler için yaptığı fedakarlıklardan oluşuyordu!
Zeki Kayahan Coşkun, '' sağlık çalışanlarıı, bilhassa doktorları durup dururken dövmeyin artık'' diyerek isyan etti!!
''Ben Kimim'' köşesinde George Orwell'in kısa yaşam öyküsü,
''edebiyatın gizli kahramanları '' köşesinde ünlü editör Selahattin Özpalabıyıklar'ın fotoğrafı ve röportajı bizleri karşıladı!
Son anda Sevim Burak canlı kanlı karşımızda durup bize öğüdünü verdi ve dergiyi kapattırdı!
''Asla sevmemiş ve sevilmemiş olmak...
Asıl tehlike budur!''
