Gönderi

128 syf.
10/10 puan verdi
Aralarında sessiz bir savaşın hüküm sürdüğü anneler ile kızları arasındaki sarsılsa da kopmayan o bağ ve evlat olmanın, iradi olarak üstlenilmese bile iç(güdü?)sel olarak kişiyi koşullayan, o yükü. Bu bağ ve bu yükü taşıyanlar için başka, geri kalanlar için başka manalar taşıyan bir kitap benim nezdimde Sessiz Ölüm. Ebeveyni, özellikle seninle aynı cinsiyeti (sex ya da gender) taşıyan ebeveyni, ana-baba kimliğinden sıyırarak bir dişi/eril, bir arzulayan ve arzulanan, bir geçmişi olan özne olarak görmek her zaman kolay başarılmıyor. İnsan bunu bir kere başardığında da, artık, söz konusu o ebeveynin baskın ebeveyn kimliği flulaşmaya başlıyor. Anası-babası hayatta olduğu sürece flulaşan o ebeveyn kimliğiyle mücadele ediyor çocuk ya da uyum içerisinde yaşıyor, ancak o silikleşen analık-babalık ebeveynin ölüme yaklaşmasıya yeniden kaskatı bir biçimde diriliyor evladın önüne. Bu yönüyle bu kitap, aynı durumda kaldığımda zihnimin sürprizbozanı gibi. Bundan dolayı hissederek ve dikkatle okudum kitabı. Benim için bu eser, Simone de Beauvoir'un kişisel deneyimini aktardığı edebi bir yazın olmanın ötesinde belki ileride kalbe çökecek o silik siyahlığı kaldıracak, yeniden beliren kaskatı anne kimliğini nasıl karşılacağıma yardımcı olacak bir başucu rehberiydi. Ayrıca Bilge Karasu çevirisi, her an kendini hissettirdiği için de ayrıca etkili, ayrıca değerliydi. Diyecek çok söz, incelenecek çok yön olabilir ama ben tek bir alıntıyla gelecekteki kendime not düşmek istiyorum: "Din, anneme ne verebilirdi ki? Ölümden sonra başarı kazanmak umudu bana ne verebilir ki? Yaşama sıkı sıkı sarılmışsanız, sizce ister gökyüzünde ister yeryüzünde olsun, ölümsüzlük ölümün acısını size unutturamaz, sizi avutamaz" s. 109.
Sessiz Bir Ölüm
Sessiz Bir ÖlümSimone de Beauvoir · İmge Kitabevi Yayınları · 2019748 okunma
·
45 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.