Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Mutsuz Evliliklerin Sebepleri ve Çözümleri Eşinizle aranızda bir takım sorunlar yaşıyor ve bu sorunların kendinizce ne sebebini ne de çözümünü bulamıyorsanız umulur ki bu yazımız size çıkış yolu bulmakta yardımcı olur. Yazıyı okumaya başlamadan evvel, maddeleri tarafsızca okuyacağınıza ve çözümleri denemeye önce kendi üzerinizde başlamaya gayret göstereceğinize dair kendinize bir söz vermenizi rica ediyoruz 🙂 Bu yazıyı okumaya başlayarak dahi eşinizle aranızdaki sorunları halletmek için çok önemli bir adım attınız. Sizi tebrik ederiz. Evliliğinizin mutlu bir ilişiye dönüşmesi için dua eder ve Allah subhanehu ve Teala‘nın yardımcınız olmasını dileriz. 1. Eşinizi Bir Kalıba Sokmaya Çalışıyorsunuz Hususen görsel medyanın sunmuş olduğunu belli başlı ” mutlu çift”, ”mutlu evlilik”, ”ideal karı/koca” prototipleri mevcut. Dizi ve filmler aracılığıyla bu sözde ideal ilişki ve eşlere aşinalık kazandıkça gerçeklik algımızdan uzaklaşarak senaryodaki karakterin ve ilişkinin gerçek bir ”doğru insan” ve gerçek bir ”doğru ilişki” olduğuna karar veriyoruz. Klişe bir ifade olarak böyle şeylerin ”sadece filmlerde” olabileceği gerçeğini göz ardı ediyoruz. Bunun sonucu olarak da eşimize karşı akla yatkın olmayacak seviyede beklentilere giriyoruz. Evin geçimini sağlama biçiminden yatakta yatışına, gömleğinizi ütüleyişinden hazırladığı yemeğe ve hatta dişlerini fırçalama şekline kadar her hususta karşı tarafın mükemmel(!) olmasını bekliyoruz. Bize dayatılan ”ideal eş” kalıbına tam olarak sığıncaya kadar o kalıba ait olmayan her ne huyu varsa hepsini yontmaya azmediyoruz. Bu nedenle her zaman tetikte duruyoruz ve adeta bir radar gibi, eşimizin en ufak bir insani hatasında bile uyarıcı olmaya başlıyoruz ve yargılıyoruz. Ne de olsa o davranışı hata olmasa dahi sizin beklentilerinizin dışında kalan bir davranış … Gerçek şu ki; karşımızdaki insana beklentilerimizin filtresinden geçirerek bakıyoruz ve görüyoruz, onu asla tamamiyle o olarak görmüyoruz. 2. Taviz Vermiyorsunuz Uzlaşma ve hoşgörü, ilişkilerde aradaki bağı koruyan bir çeşit tutkaldır. İster küçük bir sorun karşısında dilinizi ısırıyor olun yahut da çok istediğiniz bir şeyden yalnızca eşinizi memnun etmek için vazgeçin, uzlaşmak ve hoş görmek niyetindeyseniz en ateşli ve şiddetli tartışmaların bile nasıl kolay ve hızlıca çözüldüğünü ve işlerin yoluna girdiğini göreceksiniz. 3. Eşinizin İhtiyaçlarını Gözardı Ediyorsunuz Evlilik öyle yakın bir ilişki halidir ki, eşinizle aranızdaki muhabbetin iyi olmasına ihtimam göstermeseniz, onun söyledikleri bir kulağınızdan girip ötekinden çıkıyor olsa bile eşinizin en büyük ihtiyacının ne olduğunu bir şekilde fark eder ve görürsünüz. Gizlemek hususunda bazen başarılı olduğumuzu düşünsek de konuşmalarımız ve davranışlarımız ihtiyaç ve düşüncelerimizi çoğu zaman ele verir. Eşinizin ihtiyaçlarını reddetmek yalnızca cinsel olarak fıtri ihtiyaçlarını reddetmeniz anlamına gelmez. Eşiniz sizinle daha fazla vakit geçirmeyi talep ettiği bir zamanda işyerinizde kendi tasarrufunuz ile daha çok vakit geçirmeniz, çalışma planınızda hiç bir değişikliğe gitmeden düzeninizi aynı şekilde yürütmeniz de bir çeşit reddetmektir. Dürüst olalım ki her ne kadar kadınlar erkekleri, erkekler de kadınları anlayamamaktan yakınsa da her iki taraf da eşininin tam olarak neye ihtiyacı olduğunu çok kısa süre içinde ve çok az çaba sarf ederek anlayabilir. Eşinizin ihtiyaçlarını anlamak için çok az çaba sarf ediyor, bunu bir angarya olarak görüyor, eşinizin en temel insani ihtiyaçlarını, dokunmak, sarılmak, samimi bir kaç güzel söz işitmek, sevdiği insanla vakit geçirmek kadar insani ihtiyaçlarını dahi göz ardı ediyor ve bundan hiçbir rahatsızlık duymuyorsanız en başta şunu sormalıyız ki, O halde niçin belli başlı gereklilikleri getiren bir ilişki olan evliliğe adım attınız ? 4. Duygusal Bir Huysuzsunuz, Peki Bundan 48 Saat Kuralıyla Kurtulmaya Ne Dersiniz ? Hepimizin büyükleri çocukluğumuzda bizlere ‘konuşmadan evvel düşünmemizi’ öğütlemiştir. Çoğu zaman bu düsturu uygulamak çiftlerden her iki taraf için de zordur. Tartışma esnasında sonradan pişman olunacak bir çok laf edilir. Eski defterler açılır, her iki taraf da birbiri için nelerden vazgeçtiğini bir bir sıralayarak kimin daha çok fedakarlık yaptığını teraziye koyarlar. Daha da kötüsü birbirlerinin aileleri hakkında hiç de hoş olmayan sözler bile dökülebilir ağızlardan… Bu gibi durumlarda ilişkileri kurtarmanın en iyi ve etkili yollarından biri 48 saat kuralıdır. Bu yöntemin işe yaramasının bir çok nedeni var. Öncelikle nedir bu 48 saat kuralı? Basitçe açıklayalım. Bir durum, duygu yahut kişi ile ilgili duygu ve düşünceleriniz hakkında yargıda bulunmadan evvel ilk andan itibaren 48 saat beklemek. Bu kuralın ilişkilerde işe yaramasının en öncelikli sebebi tartışma zemininin oluştuğu andan sonra geçen 48 saatte eşler arasında birbirlerine karşı yumuşamayı sağlayacak bir takım hisler, sözler ve yakınlaşmalar olma ihtimalinin hayli yüksek olmasıdır. 48 saat kuralı uygulanan bir tartışmanın ardından eşlerin birbirlerine mevzu bahis olan konu ve günle alakalı söyleyecekleri ilk söz çok yüksek ihtimalle ”Öyle demek istememiştim.” olacaktır. Peki o halde soralım, bir anlık öfke ile 48 saat sonra pişman olacağımız lafları etmeye, Cennet vesilemiz olabilecek olan kıymetli eşimizin kalbini, söz konusu durumda siz haklı olsanız dahi, kırmaya hakikaten gerek var mı ? Efendimiz Hz. Muhammed aleyhisselatu vesselam bir hadis-i şerîfinde ”Kim haksız olduğu bir münakaşayı terk ederse, kendisine cennetin kenarında bir ev kurulur. Haklı olduğu bir münakaşayı terk edene de cennetin ortasında bir ev kurulur.” buyurmuşlardır. Karar sizin, bir anlık öfke ve huysuzluk ile eşinize galip gelmeye çalışmak mı yoksa Cennet’ten vaadedilen bir ev mi ? 🙂 5. Yalnızca Vitrindeyken Mi Eşsiniz ? Evliliğin mutsuz bir birlikteliğe dönüşmesindeki en önemli etkenlerden birisi de eşlerin birinin yahut her ikisinin yalnızca vitrindeyken iyi eş olmasıdır. Vitrindeyken… Bazen kalemi kuvvetli bir yazar, sesi gür bir aktivist, dizeleri eşsiz bir şair, hakkı savunan bir gazeteci, kısacası topluma malum sayısızca faydası olan biri hakkında ”Eşi ne kadar da şanslı biri…” diye düşündüğümüz olur. Fakat ne yazık ki bizim yanında olmak, kendisiyle bir kaç saat geçirmek için belki bir çok şeyi feda edeceğimiz insanların belli bir kısmını eşlerinden sorduğumuzda hüzünlü ve derin bir iç çekişle karşılaşırız. O iç çekişte ” O hiç sizin gördüğünüz, sandığınız gibi biri değil…” içlenişi vardır. Örneğini verdiğimiz insanlar çok yüksek ihtimalle zaman yetmezliğinden ötürü eş ve ailelerine zaman ayıramamakta. Fakat zamanlarının büyük çoğunluğunu hayırda harcamak suretiyle dahi olsa ihmal edilmek ne yazık ki eşler tarafından çok da tolere edilebilen bir husus olmuyor. Öte yandan öyle eşler de var ki, yalnızca çevre tarafından ”Pek iyi bir hanım/pek iyi bir koca…” takdirini kazanmak yolunda çabalarlar. Hususen iş arkadaşları ve komşular etraftayken eşine gülden ağır bir laf etmezken baş başa kaldıkları vakit eşine emredici bir tavır alır ve ona karşı bir çift tatlı sözü çok gördüğü olur. Eşinize karşı muhabbet ve hürmetinizi mahremiyet dahilinde kalması açısından halka açık yerde göstermiyorsunuz diye varsın insanlar sizi iyi bir eş bellemesin ve övmesin, eşiniz sizden razı olduğunda Allah’ın övgüsü biiznillah kafidir. Fakat eşiniz sizden razı değilken ve gönlü size kırıkken bütün çevreniz sizin hakkınızda çok iyi bir eş olduğunuzu düşündüğünde işte o vakit de çevrenizin ne kadar iyi bir eş olduğunuza ilişkin övgüsünün Allah katında hiçbir kıymeti yok. Nasıl ki, ne kadar iyi bir evlat olduğumuzu anne babamızın, ne kadar iyi bir anne baba olduğumuzu evladımızın, ne kadar iyi bir talebe olduğumuzu hocamızın takdiri belirlerse; ne kadar iyi bir eş olduğumuzun terazisi de yalnızca eşimizdir. 6. ''Biz''den Ziyade ''Ben''i Önceliyorsunuz Mutsuz giden bir evliliğiniz var ise dikkate almanız ve gözden geçirmeniz gereken hususlardan bir diğeri de herhangi bir karar verirken kendi fikir ve ihtiyaçlarınız nispetinde eşinizinkileri de göz önünde bulundurup bulundurmadığınızdır. Örneğin, bir mağazaya adımınızı attığınızda düşündüğünüz ilk şey bütçeyi korumak mı yoksa eşinizin istediği şeylere kulak vermek mi? Evet günümüz şartlarında bir çok aile ilk tutumu takınmak durumunda. Fakat sizi temin ederiz ki, alışveriş bağımlısı bir eşiniz olmadığını varsayarsak, onun isteklerine ne kadar kulak verirseniz eşinizin bu ince hareketiniz karşısında buna doğru orantıda o kadar daha fazla isteğinden fedakarlık yapacağını gözlerinizle göreceksiniz. Öte yandan söylemek gerekir ki, henüz çocuk sahibi olmamış olabilirsiniz. Fakat farkında olsunlar yahut olmasınlar evlenen her çiftin evlendikleri gün incelik ve hassasiyetle büyütmeleri, beslemeleri ve gönlünü hoş tutmaları gereken bir çocukları çoktan dünyaya gelmiştir. Eşler arasındaki bağ eşlerden bağımsız, adeta bir çocuk gibi mevcudiyet gösterir. Ve mevcut olan her varlık gibi onun da bakılmaya, büyütülmeye ve korunmaya ihtiyacı vardır. İlişkinize bu gözle bakarsanız, eşinizle girdiğiniz her münakaşada adeta küçük çocuğunuz düşmüş de dizini yaralamışçasına içiniz acıyacaktır. Anne babaların evlatlarının kılına dahi zeval gelmesin diye ne kadar uğraştıkları da malumdur. İlişkinizde dizlerini kanatmamak ve onu ağlatmamak hususunda emek harcarsanız biiznillah serpilip sağlıklı ve kocaman bir evlat olduğuna eşinizle evliliğinizin 25-30. yıllarında gururla şahit olabilirsiniz. 🙂 7. Zaman Ayırmıyorsunuz Zamanı iktisatlı kullanmak, malayani ile uğraşmamak elbette müslümanların en ehemmiyet vermesi gereken hususların belki de başında gelir. Fakat meşhur bir sözde de dendiği gibi haddini aşan her şey zıddına inkılab eder. Zamanı verimli kullanmak niyeti de haddini aşabilir. Böyle durumlarda insan bir yerden sonra insani bir ihtiyaç olan dinlenmeyi dahi kendine yasak eder. Evli olan insanlarda görünmesi muhtemel biçimiyle, eşiyle vakit geçirmeyi, oturup muhabbet etmeyi, yürüyüşe çıkmayı da
·
71 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.