Amerikalı psikiyatrist Irvin Yalom'un danışan hikayelerinden oluşan kitabı #aşkıncelladı .
.
.
Gülseren Budayıcıoğlu kitaplarından sonra psikoloji içerikli kitaplar okumak bende bir ihtiyaç haline geldi sanki. Her bir öyküde insan psikolojisinin değişik yönlerini görmek çok ilgi çekici gerçekten.
.
.
Budayıcıoğlu okurken fark ettiğim ve asıl vurgulanan şey, şu anki hayatımızda yaptığımız-yaşadığımız her ne varsa temelinin çocuklukta ve geçmişte atılmış olduğu. Yalom da hastalarında ortaya çıkan sıkıntıyı çözümlemek için geçmişe dönüyor ve konuştukça o temel ortaya çıkıyor ve hasta farkındalığın getirdiği rahatlamayı yaşıyor ve terapiden mutlu ayrılıyor.
.
.
Bu kitaplarda doktorun da iç sesini duyabildiğimiz için, objektif bir şekilde hem sorunu hem çözümü hem de süreci okumanın tadını çıkarıyoruz.
.
.
Daha önce Nietzsche Ağladığında kitabını hayranlıkla okumuştum . Aynı muazzam anlatımıyla on farklı öyküyü okumak çok güzeldi.
.
.
.
“İnsan ancak bir içgörüyü kemiklerinde hissettiği zaman ona sahip olur.”
.
.
“...yaşanmamış yaşam ya da gerçekleştirilmemiş potansiyel ne kadar fazlaysa kişinin ölüm kaygısı da o kadar büyük olur.”
.
.
“...eğer insan ölülerle yaşamayı öğrenecekse, önce yaşayanlarla yaşamayı öğrenmelidir.”
.
.
“İnsanın çocuğu aslında onun ölümsüzlük projesidir. Mesleki dilde, anne babanın kaybı “obje kaybı” iken çocuğun kaybı “proje kaybı”dır.”
.
.
"İncelenmemiş bir yaşam, yaşanmaya değmez."