Gönderi

445 syf.
·
Not rated
-SPOİLER- Veba, Savaş, Açlık, Ecel yani Mahşerin Dört Atlısı son sürat üzerime geliyor gibi hissettiren bu roman; 1. Dünya Savaşı sıralarında Fransa-Almanya arasında yaşanılan savaş döneminin kurgusal değil gerçek bir kaynağıdır. Yazarın bu savaş sırasında gözlemlediği şeylerin bir aile üzerinden aktarımıdır. Desnoyers Fransız olup Arjantin'e yerleşmiş ve orada kendine bir aile kurmuştur, savaş yanlısı bir kişi olmadığı için Fransa'yı terk ettiğini kitabın başlarında söyleyen Desnoyers'in ileride tekrar taşınacağı Fransa'da Marne Çarpışması'na tanık olması kaderin bir oyunu gibidir. Kitap ilk başlarda çoğunlukla Desnoyers'in oğlu Julio üzerinde durur, bir aileyi baba-evlat bakış açısıyla incelememize imkan verir. Julio'nun aşkı Margarita'da var tabii, sonradan bizi üzücek olan Margarita. Julio'nun hoppa karakterinin sonradan asker üniforması içinde, ciddi ve temkinli görmek savaşın ve aşkın bir insana etkisidir. Almanya'nın "üstün ırk" söylemine bol bol rastlamakta ve bu hırsla tüm dünyaya savaş açmış olmalarının getirdiği o kanlı yükü nasıl karşıladıklarını görmekteyiz. Desnoyers ailesinin akrabası olan Alman aile de düşman cephelerin kan bağına nasıl zarar verebileceğinin kanıtıdır. Desnoyers'i savaş esnasında en çok sinirlendiren de Alman akrabaları olmuştu. Evlat acısının, sevdiğin birini kaybetmenin acısının tüm dünyada ortak dil olduğuna, savaşın kaybettirdiklerine ve insanlığa olan etkisine tanık oluyoruz. Kitapta beni en çok etkileyen yer "Julio'yu öldürecek kişi anasından doğmadı" diyerek buna tam inanç besleyen bir baba ve ona gelen acı haber. Desnoyer oğlunun mezarının başında "Savaş nasıl biterse bitsin, kötü bitmiş olacaktı" sözüyle tüm romanı özetlemiş aslında. Bir savaşta kazanan ve kaybeden olduğu sanılırken aslında sadece ölü bedenler bıraktığı..
Mahşerin Dört Atlısı
Mahşerin Dört AtlısıVicente Blasco İbañez · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019770 okunma
·
40 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.