Gönderi

288 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 30 days
Bir kadının onurlu olup olmaması dahi kendi iradesine bağlı değildir.
Merhabaa.. Mary Wollstonecraft'ın Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi adlı kitabını bitirdim. Yazar bu kitabında, diğer feminizmi ve kadın duyarlılığını öne alan eserlerin aksine direkt kadın erkek eşittir savını ortaya koyup bunu kanıtlamaya çalışmıyor. "Kadın erkek eşittir" demeden önce bu yargıya varmamız için kadınlara da erkeklere verilen hakların, özgürlüklerin aynısının verilmesi gerektiğini öne sürüyor. Bu hak ve özgürlükler kadınlara sağlanıp kadın ile erkeğin eşit olduğu ortaya çıkarsa artık bu eşitsizlik durumun sona erip eşitliğin kabul edilmesi gerektiğini söylüyor ve kadınların da erkeklerle aynı haklara sahip olması gerektiğini belirtiyor. Yok, hayır eğer kadınlara da erkeklerle aynı hakkı verip ve bu sağlanan özgürlükler neticesinde kadınların erkeklerle eşit olmadığı ortaya çıkarsa da bu sefer kadınların ikinci sınıf vatandaş olduğunu kabullenmesi gerektiğini ve ona sağlanan tüm hakların geri alınmasını gerektiğini yazıyor. "Bırakın kadınlar, erkeklerle aynı haklara sahip olsun ve onların erdemlerini taklit etsin. Kendilerine özgürlük tanındığında ya mükemmelleşecekler ya da bu denli zayıf bir varlığı görevine zincirleyen otoriteyi haklı çıkacaklardır. Bu ikinci seçenek gerçekleşirse Rusya'dan kamçı alımına başlanması yerinde olur. Kamçı bir babanın düğün gününde damadına verebileceği en uygun armağan olacaktır." (syf.288) Yazar kitabında erkeklere tanınan özgürlükler ve hakların, onlara sağlanan kolaylıkların kadınlara tanınmadığı sürece kadınların erkekler tarafından ikinci sınıf bir varlık olarak görülmesinin ne kadar saçma olacağını, erkeklerin istediği zaman istediği eylemi yapıp kadınların bunları yapmasına izin verilmediği sürece, erkeklere eğitim alanında avantajlar sağlanmış olup kadınların daha çocukluktan evlere tıkılıp zihinlerinin geliştirilmesine izin verilmedikçe kadınların alt seviyede bir konuma yerleştirilmesinin ne kadar akla uygun olabileceğini soruyor. Yazarın değindiği bir diğer nokta da önyargılar... Ve bu önyargıların doğa yasası olarak kabul edilmesi... Yazar kitapta kadın ile erkeğin eşit olmamasını erkeklerin ve devletlerin bu durumun doğaya aykırı ön hükmü olarak kabul etme durumuyla ilişkilendiriyor. Ne de olsa eşitlik sağlanınca sorgusuz itaatin sonu gelecektir. Onlara göre kadın erkek eşit değildir ve bu durum da zaten gözle görülür bir gerçekliktir. İki tarafa aynı fırsatların tanınmadığını kabul edecek olursak tabiki de gözle görülür bir gerçekliktir. Örnek olarak tıpkı üniversite son sınıfa kadar özel öğretim kurumlarında eğitim gören bir çocukla aynı yaşa kadar hiçbir eğitim alamamış olan bir çocuğu sınava sokup sonrada ortaya çıkan sonuçta birinin diğerinden çok üstün olduğunu kabul etmek ve sadece sınav sonucunu dikkate alıp çocukların o yaşa kadar eşit olmayan fırsatlarını dikkate almadan değerlendirmek gibi. Yazarın kendi cinsiyetine eleştirisi... Yazar, kadınların zihni geliştirecek faaliyetlerle uğraşmak yerine süslenmekle saatlerini harcamalarını ve akıl yerine güzelliği ön plana almalarının ne kadar yanlış olduğunu, erkeklerin kadınları narin, zayıf ve kırılgan olarak nitelendirirken kadınların buna karşı çıkmayıp tam aksine bunu iltifat olarak kabul etmelerinin kendilerine ne kadar zarar verebileceklerini hesaplayamamalarını kadın cinsiyeti için felaket olduğunu söylüyor. Ama kadınların bu tutumunun derinliğine bakacak olursak aslında bunun nedeninin de hayatın geri kalan tüm alanlarında kısıtlamaya uğrayan kadınların yukarıdaki sıfatları kabul edişle ve bu kabul edişin getirdiği kazançla bir süreliğine de olsa eşitliği sağlamaya çalışmalarını ve bu yüzden de akıl yerine güzelliği ön plana aldıklarını görebiliriz. "Kırılganlığıyla güzel, zayıflığıyla sevimli." (syf.95) Kitabın beşinci bölümünde yazarın, başta Jean – Jacques Rousseau olmak üzere kadın hakkında yazı yazan bazı yazarlara olan eleştirisini görüyoruz. Bu bölümde en çok eleştiriyi alan Rousseau ve o, kadınların fiziksel bakımdan erkeklerden yetersiz olduğunu ve birçok bakımdan (vücut, mizaç ve karakter) kadınlarla erkeklerin farklı yaratıldığını öne sürerek kadınların görevinin erkeklere haz vermek olduğunu ve erkeğinin gözüne girebilmesi için çabalaması gerektiğini; erkeklerin hoşuna gitmenin, kendilerini onlara sevdirmenin ve onlara faydalı olmanın kadınların yegane amacı olduğu söylüyor. "Kadın ile erkek birbiri için yaratılmıştır; fakat karşılıklı ilişkileri eşit değildir." (syf.122) —jean jacques rousseau "Erken yaşta kısıtlamalara alışmaları gerekir." (syf.125) —jean jacques rousseau "Yaşamları boyunca sürekli ve kati bir kısıtlamaya tabi tutulmalıdırlar." (syf.125) —jean jacques rousseau "Kadınlara fazla özgürlük tanınmaz, tanınmaması da gerekir." (syf.126) —jean jacques rousseau Kitapta günümüzde de var olan bir eleştiri dile getirilmiş. Kıyafet. Ama bunun da nedeni kıyafetten başka düşünebilecek birşeyleri olmamalarıydı bence... "Salt kırmızı bir palto edinmeyi tutkuyla istiyorlar diye, kadınlar neden bu kadar acımasız alayların hedefi olur?" (syf.37) Ama bu dediğim o dönem geçerli. Bu durumum şimdi içinde olduğumuz dönemde çok da değişmediğini görüyorum ve günümüzdeki bu eleştirilerin de haksız olmadığı kanaatindeyim. Severek okuduğum bir kitap oldu. Katılmadığım noktalar yok denecek kadar azdı hatta yoktu, şu an aklıma gelmiyor. Kitabın direkt kadın erkek eşittir sözüyle eserine başlayıp bunu kanıtlamaya çalışması yerine ilk önce iki tarafa da aynı şartların tanınmasını gerektiğini daha sonra bu sav üzerine tartışılması gerektiğini belirtmesi, iki tarafa aynı şartlar tanınmadan iki farklı düşüncenin de ön plana atılıp kabul edilmesinin akılcı olmadığını söylemesi çok önemliydi. Keyifli okumalarrr.
Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi
Kadın Haklarının GerekçelendirilmesiMary Wollstonecraft · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20191,575 okunma
··
263 views
Neslihan okurunun profil resmi
Alıntılarla süslenmiş güzel bir inceleme olmuş.. 🌝❄
Bay C okurunun profil resmi
Teşekkürler 📚🍀
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.