Gönderi

624 syf.
10/10 puan verdi
Allah bizi Kaz Brekker ve türevlerinden korusun. Ya da korumasın.
. . . Bu inceleme hem
Kargalar Meclisi
Kargalar Meclisi
'nin hem de
Sahte Krallık
Sahte Krallık
'ın incelemesidir. SPOİLER İÇERİR. ~~~~~~~ Saat 2.26. Kitabı yeni bitirdim ve bu duygu seli içinde incelemeyi nasıl toparlayacağım hakkında bir fikrim yok. #98228912 Tek kelimeyle muazzam. Hayatımda okuduğum en iyi fantastik serilerden biri olabilir. Gerek karakterlerin orijinalliği olsun gerek yazarın konuyu işleyiş tarzı olsun, gerçekten çok iyiydi. Yazarın belli bir bilgi birikiminin olduğu belli. Yazmak için yazmamıştı. Olay örgüsünü itinayla, ilmek ilmek işlemiş ve insanın anlaması için bazı yerleri iki üç kez okuması gereken bir yapıt ortaya çıkmış. Betimlemeleri iyiydi. Havada uçuşan hormonlar yoktu. Kullandıkları aktif organ sadece beyindi. Bu çok iyi geldi bana. Ayrıca ara sıra ekonomi terimleriyle boğuştum kitapta. İlk defa bir yazarın fantastik dünyayla gerçek dünya arasında böyle sosyal bir bağ kurduğunu gördüm ki benim okuduğum fantastik kitaplar siteye kaydettiğim kadarıyla sınırlı değil. Konudan ve karakterlerden bahsetmemem olmaz tabi. Romanlarımız normal kahramanlardan değil de tanıtımdan anlayabileceğiniz üzere antikahramanlardan oluşuyor: Eski grisha avcısı bir mahkum (Matthias), bahis düşkünü bir keskin nişancı (Jesper), bir kaçak (Wylan) , cellat olan bir grisha (Nina), Hayalet lakaplı bir casus (Inej) ve onları bir araya getiren, gözümün nuru, antilerin antisi, kaçış uzmanı dahi dolandırıcımız Kaz Brekker. Kitap karakterleriyle bu kadar bağ kurmayı acilen kesmeliyim. Konuya geçmeden önce, konuyu daha iyi anlamanız adına, karakterlerin önceki yaşantılarından bahsetmek istiyorum. Karakterlerin bazıları zaten birbirleriyle tanışık. Wylan'ın özel durumumdan sonra bahsedeceğim. Mesela. Matthias ve Nina'yı tanıtırken grisha diye bir kelime kullandım. Nedir bu grisha? Aslında grisha, zowa, büyücü, cadı hepsi aynı şey. Aralarında bir fark yok. Cellat dediğimiz şeyse kızın mesleği değil gücü. İnsanları öldürme yeteneğine sahip. Matthias'ın dahil olduğu avcı yani drüskelle grubu da grishaları tehlikelisi olduğu gerekçesiyle avlıyor. Bir gün Matthias, Nina’yı yakalıyor. Onu yargılamak üzere ülkelerine götüreceğini sırada tekne kaza yapıyor ve Matthias'ı kazadan Nina kurtarıyor. Kazazedeler medeniyeti ararken beraber geçirdikleri iki hafta sonucu birbirleriyle arkadaş (arkadaş?) oluyorlar. Ama sonra Nina, Matthias'ı zindana attırıyor. Nedeni uzun fakat bunu kötü bir niyetle yapmadığını söyleyebilirim. Ama bu, Matthias'ın tekrar onu ve onu gördükten sonra kendini öldürmek istemesine engel olmuyor tabi... Aralarındaki ilişkiyi şu alıntılar gayet güzel anlatır bence: #98518860 #98349268 Jesper, Inej ve Kaz da Döküntüler adı verilen bir çetenin üyeleri. Zaten olayların geçtiği, ticaretin kutsal sayıldığı Ketterdam kötü bir şehir. Şehir serserileri yani çeteler ve zengin tüccarlardan oluşuyor. Bu iki grup arasında her türlü pislik ve kandırmaca var. Zaten yazar romanında insan kaçakçılığı ve zorla çalıştırılma üzerine bayağı durmuş. Teşekkürde de bundan hahsetmiş. Neyse, Kaz, çete başının sağ kolu. Adam hiçbir şey yapmadığı için çetenin işlerini hep Kaz yapıyor. Kendi tabiriyle "güvercin yoluyor". Ketterdam'da herkes ona Kirlieller diyor. Kaz'ın geçmişini anlatacağım ama diğerlerine kıyasla uzun olduğu için onu en sona bırakacağım. Jesper da aslında bir grisha. Ama bunu herkesten saklıyor (tabi ki Kaz'dan saklayamaz) ve normal biriymiş gibi yaşamını sürüyor. Babası çiftçi ve onu üniversite okuması için şehre yolluyor fakat o okumuyor ve babasının üniversite için biriktirdiği parayı kumarda harcıyor. Hatta babasının çiftlik evini de borca sokuyor yanlış hatırlamıyorsam. Sonra da Döküntüler'e katılıyor. Inej. Inej küçükken kaçırılıp geneleve satılıyor. Orada geçirdiği zorlu yıllar sonrasında onu genelevden Kaz kurtarıyor ve onu çetesine katıyor. Ona eğitim veriyor ve o da Ketterdam'in en iyi casusu oluyor. Zaten Kaz'ın her şeyi bilmesinin nedeni de hep Inej. Inej her yere kolaylıkla sızabildiği için Kaz'ın ihtiyacı olan her bilgiyi ona sunabiliyor. Ama her ne kadar tehlikeli bir casus olsa da kaçırılan, işkence gören ve cinsel tacize uğrayan herkes gibi onun da belirli travmaları var. Vee assolistimiz Kaz. Bacağı sakat olduğu için bastonla dolaşan, ellerine sürekli eldiven takan, herkesin nefret ettiği, Matthias'ın şeytan dediği, kanal faresi, lakabı Kirlieller olan çocuk. Peki bu tospa alıntı paylaşırken Kaz, Kaz deyip durdu. Kim bu Kaz? Eldiven ne alaka? Şimdi, bu Kaz henüz küçükken annesi babası öldüğü için abisiyle beraber her şeylerini satıp Ketterdam'e gelmişler. Kaz daha sekiz dokuz yaşlarında o zaman. Paralarını değerlendirip yeni bir hayat kurmak için tüccarlarla anlaşmaya, hisse satın almaya falan çalışmış abisi. Jacob Hertzoon diye bir tüccarla anlaşma yapıyorlar. Ama adam onları kandırıyor ve beş parasız halde sokağa atıyor. Sonra Kaz ve abisi sokaklarda sürünürken o sırada çıkmış olan bir vebaya yakalanıyorlar. Abisi ve o koyun koyuna uyurken abisi ölüyor ve ceset toplayıcılar Kaz'ın da öldüğünü zannederek abisiyle beraber onu da ceset teknesine bindirip denize yolluyorlar. Kaz uyanınca etrafında bir sürü kokuşmuş, çürümüş ve şişmiş ceset olduğunu görüyor. Sonra da kıyıya ulaşmak için abisinin çürümüş cesedine sarılıp kıyıya doğru yüzüyor. Burası çok kötüydü işte. Bu olay Kaz'da çok büyük bir travma oluşturuyor ve Kaz artık eldivensiz dolaşamıyor. Dokunduğu her insanda o cesetlere dokunduğunu hatırlıyor. Hatta Kaz'ın eldivenleriyle ilgili efsaneler falan türüyor. O derece. Sonra Kaz, Jacob Hertzoon'dan abisinin intikamını almaya yemin ediyor. Aslında Jacob Hertzoon sadece bir takma ad. Gerçek adı Pekka Rollins ve şehirdeki çetelerin en güçlüsüne sahip. Tabi ki ondan intikam almak o kadar kolay olmayacak. Bu anlattıklarım kitabın arasına serpiştirilmiş şeylerdi. Asıl konuya gelecek olursak: Her şey, grisha olan bir bilim adamının, hiç kimse tarafından sevilmeyen, köle pazarlarının baş tacı grishaların gücünü bastırmak ve onlara normal bir yaşam sürdürmek için oluşturmaya çalıştığı bir ilaç yüzünden başlıyor. Jurda diye, insanları uyaran, onları canlandıran, uyuşturucu gibi ama öyle olmayan bir toz var. Onun bir sürüm yükseği olan Jurda Parem diye bir ilaç icat ediyor amma velakin ilaç ters tepiyor ve grishaları metali altına çevirebilen, insanların beynine hükmeden, insan vücudundaki inorganik maddeleri kontrol edebilen durdurulamaz birer ölüm makineleri haline getiriyor. Yani yanlışlıkla Grisha+ elde ediyor. Bu ne demek? Piyasaların çökmesi, ekonominin batması ve sonu gelmez savaşlar demek. İşte Drüskelleler bu adamı rehin alıyor ve formülü onlara yapması için onu saraya kapatıyorlar. Konumuz bu. Jan Van Eck diye bir tüccar, Kaz'la hükümet adına anlaşma yapıyor ve bilim adamını saraydan kurtarması şartıyla ona ve ekibine otuz milyon kruge vereceğini söylüyor. Bu kruge'u otuz milyon dolar olarak düşünürseniz görevin zorluğunu daha güzel kavrayabilirsiniz. Peki neden Van Eck, Kaz'ı seçti? Çünkü onlar önemsiz kanal fareleriydi. Kimse onların yokluğunu farkına varmazdı. Çok düşük bir ihtimal de olsa bu görevi başarabilecek olan bu ekipti. Çünkü bu iş askerlere göre değil hırsızlara ve katillere göreydi. Sonuçta saraydan bir şey çalacaklardı. Ayrıca Kaz, bulunduğu konumda hızla yükseliyordu. Van Eck için bir tehditti. Görevi kabul eden sağlamcı Kaz, herhangi bir ihtimale karşı Jan Van Eck'in oğlu Wylan'ı esir alıyor. Ama Kaz burada fena yanıldığını bilmiyor tabi. Wylan Van Eck kimyasal bombalar ve daha nice fenni şeyler yapabilen biri. Ama okuma yazma bilmiyor. Daha doğrusu çabalamasına rağmen öğrenemiyor. Babası da bunun üzerine Wylan'ı mirasından men ediyor ve onun kendini küçük düşürdüğünü söyleyerek ona suikast düzenliyor. Ama Wylan babasından ve askerlerinden (ki bu şehrin üçte biri yapar) kaçıyor. Yani babasının Wylan'a önem falan verdiği yok. Kaz'ın yanıldığı nadir konulardan biri bu oluyor. Neyse işte Kaz sonra uzun uğraşlar sonucu bu ekibi sıfırdan kuruyor ve yola çıkıyor. İlk kitap bilim adamını nasıl saraydan kurtardıklarını anlatıyor. Kitabın sonunda Van Eck, Kaz'ı ve diğerlerine tuzağa düşüyor. Bilim adamını alamıyor fakat paralarını vermiyor ve Kaz'ın hassas noktası Inej'i kaçırıyor. İkinci kitapta ise Inej'i kurtarmaları ve Pekka'yla Van Eck'ten nasıl paralarını ve intikamlarını aldıkları anlatılıyor. Kitabın aksiyonu oldukça boldu. Hatta bazen gibi ip koptu ve nasıl oldu ya bu, deyip tekrar okuduğum bir sürü yer vardı. Kaz'ın planlarını açıklarken kullandığı terimler beni zorladı. Aslında bu tamamen benim cahilliğimden. Ekonomi ve siyasi bilgim pek fazla değil. Neyse. Oraları da bir daha okudum. Ama keyif alarak okudum. Zaten 600 sayfalık fantastik bir kitabı üç gün gibi uzun bir sürede bitirmemin sebeplerinden biri de buydu. Zeki karakterleri severim. Hem de çok severim. Kaz benim fantastik kategorisinde en sevdiğim ikinci karaktere yükselmeyi başardı. Kinin ve zekanın oluşturduğu, düşman olmak istemeyeceğiniz bir tipti #98434492 . İnsanlarla mesafesini korumayı bildi. Onları kırdığını bilse bile gerçekleri sürekli insanların yüzlerine vurdu #98259288 . Acımasız oldu #98262687 ama asla gerçekten masum olan insanlara zarar vermedi. (gerçekten diyorum ama bak. Ketterdam'de çok az böyle insan). Duygularını ve heveslerini kendi lehine yönlendirmeyi bildi ##$##gonderiIdler:97943501.$$#$$ Inej'i sevmesine rağmen onun iyiliği için ondan uzak durmayı başardı. Çoğu karakter kalbine veya hormonlarına yenik düşerdi. Ama o düşmedi. Aferin ona. Hatta Kaz'ın düştüğü ikilemi şu alıntı daha iyi anlatabilir: ##$##gonderiIdler:98448226.$$#$$ Tabi bu kararında onun ve Inej'in travmaları da büyük bir rol oynadı. Kitabın sonunda istedikleri intikamı ve parayı elde ettiler. Tam mutlu son, herkes birbirine kavuştu dedik, sonra herkes dağıldı. Matthias öldü. Böyle ölmemeliydi. Konuya dahil bile olmayan bir çocuk geldi ve koskoca Matthias'ı öldürdü. Bence daha onurlu bir ölümü hak ediyordu. Bak aklıma gelince burnum hafiften sızlıyor. Nina da onu gömmek için onun memleketine gitti. Orada da kalacak. Kaz istediği gibi kendi kurduğu imparatorluğunun başına geçti. Jesper, Inej ve Wylan birlikte yaşamaya başladı. Inej'in kendi gemisini alıp onunla denizdeki köle tüccarlarını avlamak gibi bir hayali vardı. Hatta gemiyi Kaz ona hediye etti. Ama kızın nasıl kanına girdiyse onu kalmaya ikna etmeyi başardı. Artık ikisi beraber sosyal mesafe çerçevesinde Ketterdam'de köle tüccarlarının kabusu olacak. Kötü bir son mu? Hayır. İyi bir son mu? Hayır. Tam olması gerektiği gibi bir son. İşte bir kitap da böyle bitti. Kaz sayesinde düşünce tarzım az buçuk değişti. Kesinlikle kitaplığımda bulunmasını istediğim bir kitap ve tanesinin kırk keş TL olması hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Bence değer. Kitap bitince yazarı biraz stalkladım ve
Cassandra Clare
Cassandra Clare
,
Holly Black
Holly Black
,
Marie Lu
Marie Lu
gibi kişiliklerle arkadaş olduğunu gördüm. Eh, bu da nasıl böyle güzel yazdığını açıklar. Sırada
Buzkentin En Soğuk Kızı
Buzkentin En Soğuk Kızı
ve
Dune
Dune
var ama kitabın etkisinden çıkmak için biraz bekleyeceğim sanırım. Buraya kadar zahmet edip okuduysan teşekkürler. İncelememi Kaz Brekker'la bitiriyorum: #98563139 Bir sonraki incelemeye görüşürüz.
Sahte Krallık
Sahte KrallıkLeigh Bardugo · Martı Yayınları · 20212,619 okunma
··
82 views
Marry okurunun profil resmi
Ohhh! Bir kitabı daha okumama gerek kalmadı 🤭😂 Ellerine sağlık güzel anlatmışsın 🤗
Melpomene okurunun profil resmi
Siz eminim daha güzel anlatırdınız. :DTeşekkür ederim. 💞
2 next answer
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.