Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

314 syf.
·
Puan vermedi
Uzun zamandır inceleme yazmıyorum ama bu kitabın konusu hep kendimin de düşündüğü bir konu olduğu için burdan bulunsun istiyorum. Kitaba gelelim o zaman edebi olarak çok güzel bir yazımı ya da konu bütünlüğü var diyemem okurken bazen buraya nasıl geldim diyor insan. Ama konu çok güzel. Çünkü hepimizin günahları vardır mutlaka yani sonuçta insansınız ve her şey bizim için bu yüzden bazı insanları koca koca tepkileri bence gereksiz, kitapta da tam olarak böyle ilerliyor Hester Prynne günahının bedeli olarak göğsüne Kızıl Harfi alıyor. İçinde bulduğu o dönem, o insanlar bir kadının başka bir adamdan çocuk sahibi olmasının bedelinin o olduğunu düşünüyor. İnsanlar işte her şey mümkün insan söz konusu olunca. Kadına Kızıl harfi hak gören halk adamın kimliği ortada olmadığı için ona hiçbir şey yapmıyor ama hepsi Hester'in bu acısını yüzüne vura vura hayatını devam etmesini istiyor ondan. Bu çok acımasızca ama zamanla tabii her şeyi değişiyor o görünen günaha ve Kızıl Harfe alışıyorlar. Hester'in iyiliği, güzelliği onlara her şeyi unutturuyor ve artık Kızıl Harfi ilk anlamıyla kimse anmıyor ama kadın yine de ayrı bir noktada herkesin gözünde. Adam ise tek başına günahın yüküyle mücadele ediyor. Çünkü dönemin en güvenilir en sevilen rahibidir. O kadar çok değer veriliyor ki ilahi bir gücünün olduğu bile düşünüyorlar. Ama kimseye söylemediği günahın yüzünden vicdan azabı çekiyor tani kimse farkında değil. Kitap da bu noktada insanların ne kadar yanılabileceğini ne kadar hata yapabileceğini en iyi örneğini veriyor çünkü herkes adama taparcasına güveniyor, inanıyor onun ilahi bir gücü olduğunu düşünüyor ama o yargılandıkları ve Kızıl Harfle yaşamasını reva gördükleri kadının çocuğunun babası ve her gün acı çekiyor ama insanlar bunu görmüyor bile o kadar dar kalıplarımız var ki rahibin ya da iyi bir yere sahip olan bir insanın kötü olabileceğine inanamıyoruz. Adam görünen iyi tarafının dışında görünmeyen günahının vicdan azabıyla her gün acı çekiyor kadın ise görünen günahını insanların gözünün önünde zamanla bir iyiliğe dönüştürüyor, alıştıyor ve oda alışıyor böyle yaşamaya. Sonuç olarak herkesin okuyunca farklı anlam ve görüş çıkarabileceği bir kitap. Sadece kim olursa olsun insana birey olarak bakmayı öğrenmeliyiz bence artık. Çünkü ne dini ne dili ne ırkı ne ailesi ne annesi ne babası ne kardeşi ne içindi bulunduğu çevre o kişinin karakteri ya da düşüncesi olmaya bilir ya da öyle olsun biz yine de saygı duymayı bilmeliyiz, insanları yaşamlarıyla kalıplara sokmamalıyız, anlamayı ve yargılamamalı öğrenmeliyiz. Çok iyi görünenin çok kötü olma, çok kötü görünenin de çok iyi olma ihtimalini göz ardı etmemeliyiz. İnsanları anlamak çok zor, çok tuhaflar ne istediklerin bilmiyorlar ve bu şekilde onlarla yaşamak çok zor. Bu yüzden insan olarak hayatta durduğumuz ve baktığımız yer çok önemli. Bide kitabı okurken surekli aklıma takılan sorular yığını... Günahın insanın ruhunda açtığı gedik bu dünya da hiç bir zaman bitmez mi? Tutkuların ruhumuzda sebep olduğu yaralar hiç bitmez mi? Başka insanların acılarının hep mi kanatırız? Kendimizi herkesten daha üstün görme zihniyetimiz hiç değişmeyecek mi? Hepimizin esiri olduğu günahları var mı? Hayata yeniden başlamak mümkün mü? Kitap güzeldi. Keyifli okumalar
Leke
LekeNathaniel Hawthorne · AltınPost · 2013834 okunma
·
43 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.