Gönderi

130 syf.
·
Not rated
Sözlerime, bu kitabın yorumunu okuyacak bir hemşire/hemşire adayı veya bir sağlıkçı olduğunu varsayarak, onlara seslenerek başlamak istiyorum. Ben henüz hemşirelik öğrencisiyim. Gelişmeleri yakından takip ediyorum. Birçok olumsuz duruma maruz kalındığının farkındayım. Sağlıkçıların genel olarak sesini çıkarması ve susmaması gerekiyor. Ben henüz bir sağlıkçı adayı olmama rağmen sizin başınıza gelen olumsuzluklarda elimden geldiğince gündemde kalması adına destek veriyorum. Hemşireler özelinde birkaç söz edeceğim. Bizim sesimizi duyurabilmemiz size bağlı, birlik olmalıyız, bizim hakkımızı gerçekten savunan kurumlarla işbirliği yapmalıyız. Hemşirelerin haklarını yeterince savunamamasının en büyük sebeplerinden biri Türk Hemşireler Derneği (THD)‘nin üye sayısının yetersizliği. Ben şu an kendi okulum olan Gülhane’nin Türk Hemşireler Derneği Öğrenci Komisyonu‘nun (THDÖK) yönetimindeyim ve kendimizi geliştirebilmek adına birtakım webinarlar/sempozyumlar düzenliyoruz, hemşirelerin tecrübelerinde faydalanıyoruz ve THD’yi destekliyoruz. Bu noktada da hemşirelik öğrencilerinin bulundukları okulun öğrenci komisyonunda aktif olmaları çok önemli. Çünkü  bilinçlenme öğrencilikte başlamalı ve iş hayatı süresince de devam etmeli. Tabi bu sadece bilinçlenme ile ilgili de değil, mesleki değer anlamında size eşlik edecek arkadaşlara sahip oluyorsunuz, onlardan çok şey öğrenebiliyorsunuz, siz başkalarına çok şey öğretebiliyorsunuz. Bu bağ bu paylaşım çok değerli ve önemli. O yüzden hemen bu yazıyı okumayı bırakın ve kendi okulunuzun thdök instagram hesabına dm atın :D (Bu konuda herhangi bir soru işaretiniz varsa bana yazabilirsiniz.) Hemşire olanlar ise tekrar belirtmek isterim ki haklarımızın daha iyi savunulabilmesi için Hemşireler Birliği’nin kurulması gerekiyor ve hemşirelerin hala bir birliğinin olamamasının da en büyük sebebi üye eksikliği. Aylık 5tl gibi bir ücret ödemeniz gerekiyor, bu birçok sendikanın aldığı paradan çok çok daha az bir para ve haklarımızı doğru şekilde savunan bir derneğe destek olmamak için para asla bir bahane olarak kabul edilemez. Ben gelecekte sizin meslektaşınız olacak biri olarak haklarımı öğrenme ve savunma konusunda emek sarf ediyorum ve benim gibi olan birçok arkadaşım  var. Fakat bizim size çok ihtiyacımız var, birlik olmaya çok ihtiyacımız var, hep birlikte daha iyi olabilmeye çok ihtiyacımız var. Bu sadece bizim dönemimizdeki insanların bilinçlenmesi ile bitmiyor, sizin de bizimle birlik  olmanız birçok şeyi belirliyor. Hemşirelerimizi de thder.org.tr/kayit-ol adresine bekliyorum. THD‘nin sloganıyla sözlerime son vermek istiyorum: ‘’ Unutma; Sen Yoksan Bir Kişi Eksiğiz!’’ <3   Kitap yorumuma gelecek olursak: Kitap Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Mezunlar Derneği ve THD İzmir Şubesi’nin düzenlediği ‘’Hemşirelikte Meslek Anıları’’ yarışmasından gelen birçok anının derlemesinden oluşuyor. Hemşirelerin tecrübelerinden faydalanabilmemiz açısından değerli bir kitap. Bu kitabı okurken yapacağım mesleğin insan hayatına dokunduğu kadar kendi hayatıma da dokunduğu ve insanları iyileştirmenin ne kadar değerli, onurlu ve yüce olduğunu hatırladım. Ülke gündeminde genelde hastaneler hakkında olumsuz şeyler söylendiği için yapacağım meslek beni korkutuyor. Fakat bu anıları okuyunca işin özünün, yazılı kanunlar birtakım formaliteler veya siyasetten daha çok, insan olduğunu, insanı iyi etmenin en değerli ve ana amaç olduğunu bir kez daha hatırladım. Başucu kitabı olabilecek aralıklarla tekrar tekrar okunabilecek bir kitap. Düşüncelerimi anı anı belirtmek istiyorum. Spoilerlı olabilir. Lütfen kitabı okuyun ve sizinle anılar hakkında konuşalım.   Öncelikle önemli bir uyarı: Kitap oldukça fazla prematüre bebek içerir. Kitabı okuduktan sonra yenidoğan kliniğinde çalışmak isteyebilirsiniz :D   Arzu Yaramaz – İhtiyarın Günlüğü: Duygularımı yaşamayı kabullenen her insan gibi birkaç damla süzüldü gözlerimden. Sürekli pes etmeden iyi niyetli olmanın karşımızdaki insanları iyileştirme gücü inanılmaz. Ve biz hemşireler bunu elimizden geldiğince sağlamalıyız.   Tülay Deveci Gül – Zeynep ile Merdiveni: Tülay hanımın anlattıkları benim başıma gelmiş olsa ben çok daha yüksek tepkiler verebilirdim. Buradan Tülay hanıma şunu demek istiyorum: Biz koyu feminist olduğumuz için değil onlar şiddetti meşrulaştırıp Zeynep hanımın ve nicelerinin yaşadığı olaylara karşı susup ellerini kirlettiği için. Sizin o dönem bekar olduğunuz ile ilgili değil bu olay, evlilik hiçbir şiddeti meşrulaştırmaz. Bu zihniyetlerin kökünün kurumasını ve kadına şiddette hepimizin kadınları desteklemesi gerektiğini anlaması, biraz kör olmaması, kadın haklarının bilinmesi, hatta herkesin bu konuda eğitilmesini dilemekten başka hiçbir şey gelmiyor şu an elimden. Kadınlarımıza susmamayı öğretmeli, konuşmaları için cesaretlendirmeliyiz.   Ayşegül Kocabıçak – Deri Ceket: Feminist bir söylemin üzerine bu hikayeyi okuyunca söz etmeden geçmek istemedim. Herkesin kendi özel hayatı kendi tercihi fakat keşke Ayşe hanım eşinin hayatına bu kadar müdahale etmesine izin vermeseydi ve hastanın iyi niyetine güvenseydi. Tabii bu hastanın hastalık sürecini değiştirmezdi belki ama doğru olan buydu zannımca.   Hülya Bulut – Yıl 2002: ‘’Yardım ettiğimiz insan kadar insandık.’’   Sevilay Ağcabaşoğlu – Kadın mı Katır mı?: Çok fazla feminizme dair kitaplar okuduğumu söyleyemem ama bu kitabı türünü/konusunu belirleyecek olsam feminizm derdim. En azından ilk 40 50 sayfası için. Bir kadının bir katır kadar bile değeri olmadığı her erkeğin dokunulmazlığının olduğu bir kültür. Ve bu kültüre kurban gitmiş binlerce kadından biri. Kadınlarımız için bir şeyler yapmalıyız, onları bu olumsuzluklardan çekip çıkarmalıyız. İş hayatıma geçene kadar bu konu hakkında düşünceler, çözüm yolları geliştirme gayretinde olacağım.   Sercan Taş - Karanlık: ‘’Yavrularım ne yaptığınızı biliyor musunuz? İnsanlar sizi görmediği zaman farklı davranışlarda mı bulunuyorsunuz? Şimdi niye bağırmıyorsunuz kendiniz olamıyor musunuz? Asıl siz, karanlığın ardındaki sizsiniz, bunu hiçbir zaman unutmayın. Kişiliğinizi iyi oturtun. Bugün görünmezlik perdeniz karanlıktı, yarın bir kişi ya da bir olay olabilir. Perde her zaman değişecektir. Önemli olan sizin değişmemeniz.’’   Serpil Özdemir - Alo Ben Engin: Bu hikayede biraz da şu an okuduğum Gülhane’nin eski askeri hali olan GATA’dan birine ait olduğu için etkiledi. Her Gülhane hemşirelik öğrencisi benim veya arkadaşlarım gibi midir bilmem ama okulumuz askeriye geçsin ve askeri hemşire olalım isteriz. Bu hikaye insan hayatına dokunduğumuzu ve insanları hayata kazandırma yönünde ne kadar şey bilirsek o kadar onlara ışık olabileceğimizi gösterdi bana. İlham alınabilecek bir anı. Çok duygulandım. Kitaplarımı ve incelemelerimi paylaştığım instagram adresim: instagram.com/busraninkitapok...
Hemşirelik Anıları
Hemşirelik AnılarıCengiz Yakıncı · Akademisyen Kitabevi · 201519 okunma
·
51 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.