Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

285 syf.
·
Puan vermedi
Uzun bir süredir yazmaktan kaçıyorum. Belki de yazamadığım için durum böyle bilmiyorum. Okumak aralıksız okumak kurduğum bozuk cümleleri kendime paylaşmak benim için daha tercih edilebilir bir durum. Fakat şimdi bir şeyler anlatmalıyım. Kitap daha doğrusu kitaplar bittiğinde dağ bayır gezmişim de gelmişim gibi hissettim. Habersiz birilerinin kapısını çalmışım sofralarına oturup sohbet etmişim gibi... Kitap bizi Yunus Emre ile karşılıyor göçtü kervan kaldık dağlar başında diyor... Her bölüm sonunda aynı hakikat bekliyor bizi; ölüm... İsmail Kara'nın annesine ve babasına vedasını okurken o hüzne ortak olmak sizin de payınıza düşüyor... "Babam soğuğa, suya karşı da hassastı. Onun için son zamanlarında onu yıkamakta zorlanıyorduk. Biraz ısrar ettiğimizde ise şakaya vurarak "beni hoca yıkayacak!" diyordu. 8 Aralık gününün akşamında, 23.30 sularında Ankara'da vefat etti. Babalarının meslektaşı üç kardeş hastahanenin hocasıyla birlikte onu mermer teneşire yatırdığımızda bu sözü hüzünlü tebessümlerle hatırladık. Meğer bizi kastediyormuş! Üzerinde birkaç kat elbise, ayaklarında yün çorap, sırtında hırka, başında takke de yoktu. Artık ne mermerden soğuk geliyordu ona ne de sulardan tedirgindi. Bana baş tarafını yıkamak düşmüştü. Sonra nasıl olduysa kefenleme sırasında ayak tarafındaydım. Sağ ayağını öpmek kısmetmiş..." "Geri dönüşü olmadığını bildiğim o kararı hem beklemiyor hem de anneme yakıştıramıyordum. Annenin yaşı mı olurdu! O gidiş o gidiş oldu. Tevekkülle karşıladı uzun ve dolambaçlı hayat yolunun son dönemecini. Zor şartlarda ve sandalye- sedye ile diyalize gidip gelmemize rağmen şikâyet etmedi, direnmedi, niçin beni bu kadar uğraştırıyorsunuz demedi. Sadece daha fazla su içmek istiyordu. Halbuki çok azı hariç o da yasaktı. Bakır taslardan kana kana içtiği buz gibi berrak sular çok ama çok uzaklarda kalmıştı. Şu hasreti... Hafus Şaban'ın suyu, Anbet'in suyu, Horofter'in suyu, Pohar'ın suyu, Eşağaçabalar'ın suyu, Irmakbaşı'nın suyu... "Hafızların annesi" o hasretle son günlerine, son nefeslerine vardı, oradan huzura tırmandı, emaneti teslim etti Geride biz, yetim ü bîkes..." Neden bilmiyorum ama beni en çok etkileyen bu iki bölümdü. Belki bir yazarın farklı bir yönünü gördüğüm için belki kendi karakterimden dolayı belki de o keskin hakikati en yalın haliyle yansıttığı için... Bilmiyorum. Elbette kitap yolunuzu sadece bir anne ve baba ile kesiştirmiyor. Turgut Cansever, Ayşe Şasa, Bekir Topaloğlu... Her birine giden bir yol açıyorsunuz belki de bir cılga... Size kalıyor bundan sonrası. Göçtü kervan kaldık dağlar başında diyerek başladığımız kitap bizi; Ne feryâd edersin dîvane bülbül Senin bu feryâdın gülşene kalsın Bu dünyada eremezsen murada Huzur-u mahşere divana kalsın diyerek uğurluyor. Unutmadan; youtu.be/UwPeSk-e8Xc
Dağ Ne Kadar Yüce Olsa
Dağ Ne Kadar Yüce Olsaİsmail Kara · Dergah Yayınları · 202030 okunma
·
95 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.