Gönderi

444 syf.
·
Not rated
Orhan Kemal'in anlatım tarzını çok sevdiğimi söylemem lazım. Sadece bu kitabında mı böyle, yoksa genel olarak bu şekilde bir yöntem mi izliyor bilemiyorum henüz başka bir kitabını okumadığım için. Ama yazar olarak bize uçsuz bucaksız ovaları, sıcağı, sinekleri, onca sıkıntıyı anlatmak yerine karakterlerin düşünce yapısıyla anlatmış. Yani yerel ağızla sırasıyla Topal Eskici'nin kafasından geçirdiği şekilde, o cümlelerle, bol küfürlü; ardından eşinin düşünce şekliyle başka türlü; sonra oğulların derken kısacası kitaptaki tasvirlerin büyük bir kısmı karakterlerin kafalarından geçirdikleri şekliyle verilmiş. Gerçekten çok hoşuma gitti bu. Karakterlerle daha çabuk bağ kurulabiliyor böylece. Hepsinin kafasından geçeni bilince insan kendisini biraz dert ortakları gibi de hissetmiyor değil gerçi. Yani sanki hepsi gelip sıkıntısını bana anlatıyor gibi oluyor. Halbuki ben de insanım, iki dakika rahat verin lan demek istiyorum. Diyemiyorum. Çünkü onlar da insan. Haklılar ayrıca. Temelde hepsi haklı. Yakında 11'ine girecek olan Ayşe de haklı; ana babası, eşi ve kardeşi arasında kalan ve sağduyuyu kaybetmemeye çalışan büyük oğul da haklı; küçük Cavit de haklı; küçük oğul da haklı; ayağının tekini Trablusgarp'ta bu vatanın namusu için bırakmış Topal Eskici de haklı; kız çocuğu olduğu ve artık 16'sına geldiği için bakışları üzerinde toplayan Zeliha da haklı; hatta en çok o haklı. İşte bu ahval ve şerait içinde bütün aile harap ve bitap düşebiliyor. Okurken siz de yoruluyorsunuz. Tabii böyle durumlarda işler ne yazık ki benim güzel ülkemde aile içinde kalmaz. Konu komşu ne der, elalemin ağzına sakız olmayalım stresi aile içindeki sıkıntıdan büyük. Kitapta da azımsanmayacak ölçüde var bu göndermeler. Ancak yine de kitabın sonunda Anadolu insanı olmanın nasıl bir şey olduğunu unutturmuyor bize Orhan Kemal. Peki, ne yapıyor? İşte onu kitabı okuyarak öğrenmeniz lazım. Dikkat ettim de neredeyse hiç gıcıklık yapmadan bitirecekmişim yazıyı. Klasıma ters, prensiplerime aykırı. Bu arada kitapta en çok dikkatimi çeken durumlardan birisi karakterlerin isimlerini ya çok geç öğrenmemiz ya da hiç öğrenmememiz oldu. Varsa yoksa büyük oğlan, küçük oğlan, gelin şeklinde gidiyor isimler. Kitabın ortasında ancak iki oğlanın da ismini öğrenebildik. Gelinin isminiyse hala bilmiyorum. Adeta ismini bilip de ne yapacaksın, adamlara bir hayrın mı dokunacak demek istemiş Orhan Kemal. Haklı, dokunmayacak. Benimki de laf işte.
Eskici ve Oğulları
Eskici ve OğullarıOrhan Kemal · Everest Yayınları · 20206.7k okunma
·
38 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.