Gerçek fahişe kim?Kitabı anlatmadan önce biraz yazardan bahsetmek isterim:
Neval El Seddavi Mısırlı feminist yazar, aktivist ve psikiyatrist. Ülkesinde kadın sünnetini engellemek amacıyla eylemlerde bulunmuş, kadınların yanında işçi sınıfının da sorunlarını çekinmeden dile getirdiği için siyasi kesim tarafından tepki alarak işinden uzaklaştırılmış, hapse girmiş ve ölüm cezasına çarptırılmıştır. Ama mücadelesi sonucunda ölüm cezasından kurtulmuştur. Okuduğum bir söyleşisinde dediği gibi, kazanmıştır.
"Her zaman iyimserim. Aktif olduğunuzda eylemlilik içinde oluyorsunuz ve bazen kazanıyorsunuz. İşimi kaybettim, evliliğimi sona erdirmeyi, beni öldürmeyi denediler, beni hapse attılar ama hâlâ kazanıyorum. Hâlâ sesim var ve hâlâ yazıyorum."
Lafı fazla uzatmadan Neval El Seddavi’nin, idam mahkumu Firdevs ile yaptığı görüşme sonucu kaleme aldığı bu kitabı anlatayım.
—Bu kitap nedir, neyi anlatıyor?
Bu kitap erkek egemen topluma kurban giden,
Susmaya mahkûm edilen,
Sıfır noktasında, ölümle yaşam arasındaki o uçurumda yaşamaya çalışan kadınların haykırışıdır.
Bu kitap Firdevs'in gerçek yaşam öyküsüdür.
—Peki kim bu Firdevs?
Babası tarafından sevilmeyen, annesinin çağırdığı kadın tarafından sünnet edilen, anne ve babası öldükten sonra da amcası tarafından okutulan Mısırlı bir kız çocuğudur. Amcanın Firdevs'i okuttuğuna kanmayın sakın. Çünkü o:
Firdevs'e alfabeyi öğreten ama aynı zamanda Firdevs hamur yoğururken okuduğu kitabın altından elini yavaşça uzatıp onun bacaklarında, vücudunda gezdiren bir amca.
Bir kadınla dans etmenin ve öpmenin günah olduğunu öğütleyen ama sadece öğüdüyle kalan bir amca.
Sözde saygın bir âlim ve Şeyh olan bir amca.
Yeğenini istemeyen eşinin "evlendirme" fikri üzerine ortaokul mezunu Firdevs'i ondan yaşça çok büyük olan Şeyh Mahmutla evlendiren bir amca.
Oysaki Firdevs geleceğini kendi renkleriyle boyayacaktı. Çünkü gelecek özgürce karar vermek, isterse değiştirmek üzere hâlâ onundu. Firdevs'in geleceğinde üniversite bazen de bir lider, devlet başkanı olma hayali vardı. O farklıydı, zekiydi, çalışkandı. Bedeniyle değil, fikirleriyle var olmak istiyordu. Kendisi olmayan bedenini satmak yoktu hayallerinde. Çünkü Firdevs bir fahişe değildi. Asıl fahişe Firdevs'in hayallerini yıkan, hayatını mahveden, onu sıfır noktasına mahkûm edenlerdi. Gerçek fahişe onlardı.
—Peki söylesene bize, onlar kim?
Annesini ve onu döven babası.
Ona taciz eden amcası.
Onu istemeyen, "Kadının görevi, kocasına sorgusuz sualsiz itaat etmekti." diyen yengesi.
Kendi yedikleri karnını doyurmayan ve Firdevs'in tabağındaki yemeği de yiyip onun aç kalmasına sebep olan Şeyh Mahmut.
Ona zorla sahip olduğu yetmezmiş gibi arkadaşlarını eve getirip Firdevs'i onlara satan Beyumi.
Firdevs'e yumuşak elbiseler ve yatak veren ama onun bedeni üzerinden kazanç sağlayan Şerife.
Diğer erkeklerin aksine parayla değil onun duygularıyla oynayarak kurnazca Firdevs'le birlikte olup onu yüzüstü bırakan Devrimci İbrahim.
"Yeryüzünde kendini koruyabilecek tek bir kadın yoktur. Korumasız yapamazsın, yoksa kocalarla pezevenklere iş kalmaz." diyen ve Firdevs'in öldürdüğü Marzuk.
—Peki Firdevs katil miydi, asılmayı hakediyor muydu?
Hayır, Firdevs katil değildi. Onun boya kalemlerini kıran ve geleceğini, özgürlüğünü elinden alanlardı asıl katiller. Ve asıl onlar hakediyordu asılmayı.
Ama Firdevs eline kelepçe takılıp bir hapse tıktırıldı. Çünkü onun varlığı asıl fahişeleri korkuttu. Çünkü çirkin gerçekliklerinin maskesini çekip almış, onların gerçek yüzünü ortaya koymuş tek kadındı o. Firdevs'in yaşamı onların ölümü demekti.
Ve Firdevs öldü onlar ise çirkin gerçeklikleriyle hâlâ varlıklarını sürdürüyorlar.
—Nerede mi?
Şiddet gören,
Zorla evlendirilen,
Taciz edilen,
Tecavüze uğrayan,
Enseste maruz kalan,
İstemediği erkeğin bedeni altında ruhunu çürüten,
Güneşini kaybeden her kadının bedeninde.
Ama biz onları Firdevs'in cesaretiyle, dik bakışlarıyla, gücüyle ve umudumuzla öldüreceğiz. Asla susmayacağız. Erkek egemen topluma ve bu topluma köle olmuş hemcinslerimize asla boyun eğmeyeceğiz. Başkaldıracağız ve varlığımızın sesi olacağız. Karanlıkları gözlerimizdeki umut ışığıyla aydınlatacağız.
Güçlü kalma dileğiyle...