Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Taşra kentlerinde aydınların hepsi birbirini yakından tanır, bu yüzden de aralarında konuşulmadık şey kalmamıştır neredeyse. Eğer böyle bir çevreye yeni bir insan girecek olursa, herkesin dikkatini üzerine çekmesi çok doğaldır; ilk günler onunla ilgilenirler, gelişine sevinmiş gibidirler, adamı tanımak için uzaktan ölçüp biçerlerken arada bir sataşanlar da çıkar. Adamcağız, ölçülerine kolayca uyan biriyse ona hemen bir nitelik yakıştırırlar; iş, böylelikle kapanır ve onu aralarına alıp kendilerinden biri sayarlar. Ama dar çevrelerine uymayan biriyse kimse aldırış etmez ona: Adama da köşesine çekilip kendini içkiye vermekten başka çıkar yol kalmaz, toplumun dışına itilmiş biridir o artık. Nedense bir adamı tanımlamakta tuhaf bir aceleciliğimiz vardır, yanımıza sokulan birine şöyle ya da böyle bir sıfat yakıştırmaya can atarız. Bu ivecenliğimizin sonu çoğu kez ne olur bilir misiniz? Yeni tanıdığımız birinin karakter inceliklerini göremez, belki de bile bile gözden kaçırırız. Çünkü ölçülerimizden hiçbirine sığmayan bu incelikler o insanı tanımamıza engel olmaya başlamıştır. Sık sık öyle durumlar olur ki, bir adamın kendine özgü karakter incelikleri dışarıdan fark edilmediği, görmezlikten gelindiği için o kişinin özgünlüğü olmaktan çıkar, bazı durumlarda da çevresindekilerin umursamazlığından etkilenen adam, başkalarına benzememekten korkarak karakterinin onlara uymayan yönlerini budamaya çalışır. Eğer bu karakter özellikleri fazlaca sivriyse adama karşı büsbütün düşmanca bir tavır takınılır. Kilise kapısında arkadaşlarından birkaç metelik fazla sadaka topladı diye bir dilenci de kıskanılıp horlanmaz mı?
Sayfa 9 - CanKitabı okudu
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.