Gönderi

408 syf.
·
Puan vermedi
Bilmediğimiz Gerçekler
Edebiyat öğretmeni olmama rağmen Halit Ziya’nın bu kitabının sadece adını ve anı kitabı olduğunu biliyordum. Ta ki 10 sene önce Yıldıray Oğur’un şu köşe yazısını okuyana kadar: Yıldıray Oğur 27 Haziran 2010 Pazar Bir Acı Hikaye Aşk-ı Memnu dizisiyle Halit Ziya Uşaklıgil’in kitapları yeniden keşfedildi. Raflarda görünür yerlere çıkan kitaplardan en ünlüleri marketlerde bile bulunabiliyor artık. Biri hariç: Bir Acı Hikâye. Selim İleri Kırık Deniz Kabukları’nı yazmasa ilk baskısı 1942 yılında yayımlanmış, sonra yapılan baskıları da tükenmiş kitabı da, kitaptaki acı hikâyenin sahibi Halit Ziya’nın oğlu Vedat’ı da kimse hatırlamayacaktı. Hâlbuki cesur bir yapımcının elinde, 33 yaşında başkâtip olarak bulunduğu Tiran’da intihar eden Vedat’ın hikâyesi, en az Aşk-ı Memnu kadar etkileyici bir televizyon dizisi hatta bir sinema filmine dönüşebilirdi. Bu iş cesaret istiyor çünkü Vedat’ın hikâyesinin içinden Atatürk, Latife Hanım ve erken Cumhuriyet döneminin tüm Ankara ayak oyunları geçiyor. Erken Cumhuriyet döneminin Ankara’sında bir yıldız genç olarak dolaşmış Vedat’ın gerçek hikâyesinin önündeki en büyük tabu ise Rıza Nur’un elden ele dolaşan öfkeli hatıralarındaki iddialar. Ve tabii ki eşcinsellik meselesiyle ilgili her türlü tabu ve cızz şey. Eşcinsellik meselesi. Çünkü Vedat, Halit Ziya bunu kitapta bir baba şefkatiyle saklasa da bir eşcinsel. 1904 yılında doğan Vedat, daha önce hastalıklar yüzünden Sadun ve Güzin adlı iki çocuklarını toprağa vermiş Halit Ziya ve eşi için yeni bir yaşam kaynağı olur. Ülkenin en Batılı ve zengin ailelerinden Uşaklızade ailesi içinde doğan Vedat, hangi dili öğrenmesi isteniyorsa o milletten bir dadıya sahip olacak kadar iyi bir eğitim alır. Almanca, Fransızca ve İngilizce öğrenen Vedat’ın esas tutkusu müziğe ve piyanoyadır. İttihat Terakki’nin Berlin’e gönderdiği ve daha sonra Berlin’e kaçan Talat Paşa’nın emriyle İsviçre’ye geçen babasıyla tüm Avrupa’yı dolaşır. Gitmedikleri tiyatro, opera, görmedikleri şehir müze kalmaz. Halit Ziya ülkeye geri döner. Ama Vedat yurtdışında çeşitli okullarda eğitimine devam eder. Ta ki onu kahreden bir aşka tutuluncaya kadar. Halit Ziya kitabında o aşkın izlerinin saklandığı çekmeceyi hiç açmadığını söyleyecektir. İstanbul’da Osmanlı Bankası’nda çalışmaya başlayan Vedat, birkaç arkadaşıyla bir trio kurup konserler vermeye başlar. Trio’yu duyan Türk Ocakları Başkanı Hamdullah Suphi, onları konser için Ankara’ya çağırır. Vedat’ın Ankara’da kalacağı adres bellidir: Büyük amcasının kendisinden beş yaş büyük kızı Latife’nin yeni evi Çankaya Köşkü. Yetişmesinde amcası Halit Ziya’nın büyük katkıları olan Latife ile Vedat arasında sebebi belirsiz bir soğukluk vardır. O akşam Çankaya’da, Mustafa Kemal, İsmet İnönü ve Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras’ın bulunduğu yemekte gecenin yıldızı Vedat olacaktır. Atatürk’ün önce piyano çaldırdığı sonra da İngilizce, Fransızca, Almanca gazeteler getirtip çeviri yaptırdığı Vedat sınavı geçmiştir. “Ne işin var bankada, sen Hariciye’ye gel” diyen Atatürk’ün teklifi onun da hoşuna gider. Daha sonra Halit Ziya’nın katıldığı bir Çankaya gecesinde Atatürk yaverine Vedat için İstanbul’a telgraf çekmesini emreder. Yaverin hemen arkasından odadan Latife Hanım da çıkar. Latife Hanım bir ara Halit Ziya’yı yanına çağırıp “Bazen içince böyle şeyler emreder, sonra sabah unutur. Ben telgrafı çektirmedim” der. Bunu öğrenen Vedat, kuzeni Latife’ye çok kızar ve kararını verir. Ankara’ya gidecektir. Halit Ziya, Bir Acı Hikâye’de Latife Hanım’ın boşanmasına kadar olan bitenden hiç bahsetmez. Latife Hanım, boşanma kararının alındığı gün ailesiyle İzmir’e dönerken Çankaya Köşkü’nün müştemilatında kalan Vedat’a telefon açıp “Biz gidiyoruz. Sen de benim misafirimsin. Kendine başka bir yer bul ya da İstanbul’a dön” der. Vedat “Babama sormadan karar veremem” diye karşı çıkar. Mektup yazdığı Halit Ziya’nın cevabı aile içinde bir kırılma yaratacaktır: Sen onun değil Atatürk’ün misafirisin. Boşanmanın ardından Atatürk Vedat’ı üçüncü katip olarak Londra Sefareti’ne gönderir. Bu arada Vedat’ın küçük kardeşi Bülent de çalıştığı Osmanlı Bankası tarafından Londra’ya gönderilir. İki kardeş Londra’nın lüks semtlerinden birin de ev tutar. Sonra askerlik ve askerlik dönüşü abisinin izinden Hariciye’ye giren Bülent’le Ankara Yenişehir’de tutulan evle başlayan çalkantılı Ankara hayatı. Bir Acı Hikâye’de Halit Ziya’nın tam sebebini çözemediği ya da tam olarak anlatmadığı bir dram yaşamaya başlar yeni Ankara’nın bu yıldız genci. Halit Ziya olan biteni Atatürk’ün ona olan teveccühünün yarattığı kıskançlıkla açıklar. En çok suçladığı kişi ise ‘Vekil’ diye bahsettiği Atatürk’ün ölümüne kadar Dışişleri Bakanı olarak kalan Tevfik Rüştü Aras’tır. Ankara’dan kurtulmak isteyen Vedat, birkaç kez tayin vaadiyle kandırılır. Sonra Prag’a tayin edilir. Ama onunla uğraşan el yine devreye girer ve dört ay sonra yeniden Ankara’ya çağrılır. Psikolojik olarak çöken Vedat, Ankara’ya dönmez babasının Yeşilköy’deki evine çekilir. Hukuk eğitimini bitirir. Sonra yeniden Hariciye’ye döner. Ama yaşadığı dram bitmeyecektir. Ankara’dan kurtulmak için önce Brüksel’e giden Vedat, 1937’de kendi isteğiyle bir arkadaşının tayinin çıktığı Tiran’a geçer. Bir yemek daveti için hazırlık yapılan gece Ankara’dan yine kötü haber gelir. Vedat yeniden Ankara’ya çağrılmaktadır. İzin isteyip sokağa çıkar. İlk gördüğü eczaneye girer. Sefarete döndüğünde verilecek davetin çiçeklerini kontrol eder sonra “Yorgunum, beni rahatsız etmeyin” diyerek odasına çekilir. Sabah kalkmayınca kapısı kırılarak girilen odasında hemen yanı başında dört adet boş luminal tüpü ve âşık olduğu annesinin kızlık resmine iliştirilmiş notlar bulunur. Bir not annesine yazılmıştır: “Anacağım acıma, sevin, korkmoyorum ve rahat konuşuyorum. Seni ve babamı çabuk beklerim. Daha sonra... ne rahat.” Daha zor okunan, muhtemelen ölümüne yakın son bir gayretle yazdığı diğer not ise onun 33 yıllık belirsiz dramının özeti gibidir: “Uykudan başka bir şeyler hissetmoyorum. Ne rahat. Hayatta çok bedbaht idim. Bu bir tesviye çaresi idi. Ölüm ne kolay. Uykum çok. Bütün sevdiklerim Allaha emanet...” Türk Edebiyatı’nın ilk olgun roman örneklerini veren Halit Ziya Uşaklıgil’in hiç bilmediğimiz,duymadığımız acılarıyla tanışmak herkesi derinden üzecek ve şaşırtacak.. Vesselam....
Bir Acı Hikaye
Bir Acı HikayeHalid Ziya Uşaklıgil · Özgür Yayınları · 2013228 okunma
··
417 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.