Nispeten az kitap okuduğumuzu düşünenler olarak, bu konuda yetkin saydığımız birine sorarız, Önerdiğiniz bir kitap var mı? Ne okuyalım? Bu sorulara o yetkin kişi veya kişilerce ilk bakışta tumturaklı denebilecek bir cevap gelir. Klasikleri okudun mu? İçimizden hemen bir başkaldırı kültü doğar ve yükselir aniden. Tamam da kim belirliyor bunların klasik olduğunu. Hele ki 21.yy insanları olarak böyle, birilerinin bizlere eski dünyanın dayatmalarını sunmalarını istemeyiz. Hayır belki bize göre klasik değil bunlar. Neden yani? Diye birbirinden haklı soruları ard arda sıralarız. Ama en nihayetinde edebiyat dünyasının dört başı mamur sınırlarını çizen klasikleri okumaya başlarız. Ve her bir yeni kitaba geçtiğimizde de gerçekten bunun bir klasik olduğunu onaylarız. Hatta bunlara bir süre önce bizim de yaptığımız gibi başkaldıranları cahillikle, işbilmezlikle suçlarız. Bunlar klasik tabi ki okunması gerekiyor diye de ekleriz ve bu serüvenin yeni bayrak taşıyıcıları olarak bir sonraki nesili bekleriz bayrağı devretmek için. Böyle bir giriş yaptıktan sonra, ilk başta sorduğumuz o soruları odak noktasına alan kitabımıza dönebiliriz. Evet klasik nedir, neden bazı kitaplar herkes tarafından okunurken ve ısrarla okunması önerilirken diğerleri okunmaz, neden platon ve aristonun adını bilmemek bir ayıp olarak algılanır da söz gelimi gorgias, hippias, prodicus, anaximandros'un isimleri bilinmez ya da en iyi ihtimalle herakleitos dendiğinde ya işte değişim yıkanmak filan aynı nehir sözcükleri gelir aklımıza. Neden batı felsefe tarihi dendiğinde anılan klasikler hep erkek yönünde yanlı, ırkçı, cinsiyetçi ve emperyalist düşünürler akla gelir? Neden bazı klasikler diğerlerinden daha klasiktir? Heretik yayınlarının çevirdiği bu kitap, bizlere daha geniş bir açıdan bakmamızı salık veriyor tarihe karşı. Evrimsel açıdan en uyumlunun hayatını devam ettirdiği "klasik" evrim görüşünün edebiyatta yansıması olan en güçlü eserlerin kalıcılık sınavını başarıyla geçmesinden bahsediyor. Evet çokca akademik ve belki de anlaması hayli zor yazılanları. Okuyucuyu konfor alanından çıkaran bir eser olarak kütüphanelerimizde(umarım) yerini almış görünüyor. Şimdi ya 5 6 liralık bir çırpıda okunuveren, sizlerden hem zaman hem zeka çalmayan bunları neredeyse geliştirmeyen katkı sunmayan kapitalist ürün pazarlama teknikleriyle donanmış Zweig kitaplarını mı okumak istersiniz, yoksa sizleri daha zorlayacak bir felsefe metinleri silsilesinin içine mi girmek istersiniz? Bu 10 metnin detaylarını vermeden aklımda kalanları yazayım. 1) İnsan eylemlerini yaparken; ya kazanç sağlamak ya da kayıptan kaçınmak için yapar. Bunların dışında davrananlar delidir. Deli diye tabir ettiklerimiz kötü işler yaparken başkalarının fiziksel ya da logoi(retorik) şiddeti altında yaparlar. Görüp duyup hissettiklerimizin bizde fiziksel olarak bir karşılığı vardır. Dolayısıyla, Hiç kimse hiçbir şey için ahlaki olarak suçlanamaz. 2)Ancak ölçülü, basit, sabırlı ve bir arada olabilirsek erdemli olmaya yaklaşabiliriz. Unutmamalıyız ki kendi hazlarımıza karşı kazandığımız zafer kadar yüceyizdir. İnsan isterse kendi talihsizliklerinin deneyimleriyle diğer insanlara karşı duyarlı olabilir. Bu noktaya da ancak ıstırap çekerek gelebiliriz nitekim; hiç ıstırap çekmeyenler hiçbir şey bilmeyenleri, ne sıkıntıyı ne refahı bilirler. Onlar hem insanlara hem de kendilerine yabancıdırlar. 3) 1795 yılında bir söz söylendi: Geniş çaplı yoksulluk, sistemli bir adaletsizliktir. 4) İnsanın bir bütün olarak kosmosta varolmasının nedeni nedir? Her bir canlının amacı, kendi varoluşunda yatar. 5) Doğadaki maddeler arasındaki ilişkiler, o maddeler önceden var kabul edilmeden, ya da birbirleriyle ilişkileri birbirleri olmadan anlaşılamaz. 6) Jane Addams'ın 1913 te çıkardığı bir broşür: kamusal ev idaresi düşüncesi. 7) Immanuel Kant'ın Saf Aklın Eleştirisini okuduğu halde diğer kitaplarını eline bile almamış bir sürü kişi vardır. Buradaki unutulmuş klasikler oksimoronuna karşı Bi sav. Ayrıca kanıtla ilgili bilgiler için daha sonra geri dönülecek. 8)... 9)? 10)?? İyi okumalar.

Felsefenin İhmal Edilmiş On KlasiğiEric Schliesser · Heretik Yayıncılık · 20194 okunma

·

65 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Göksel Göktürk