Gönderi

143 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 5 days
Brett Kahr. Freud Müzesi’nin mütevelli heyetinde yer alan Londralı psikoterapist. Kitap ise klasik psikanalizin yoğunluğundan uzak, günlük hayatta karşımıza çıkan küçük detayları gözler önüne seriyor. --------- “Çok sayıda insan, sadece özel hayatındaki başarısızlıklar sonrasında değil, bir zafer sonrasında da büyük bir çöküş ve patlama yaşıyor.” Neden başarılı olduğumuzda kendimizi suçlu hissederiz? Mükemmelliyetçi oluşumuzdan mı yoksa hayatımız boyunca aptal gibi hissettirenlerden ötürü mü? Bu sorular çok basit gibi görünen ancak hayati önem taşıyan sorulardır. Özellikle milli piyangoda büyük ikramiye kazanıp aklını yitirenler ile layık olmadığı bir konuma geldiğinde diktatör kesilenleri düşündüğümüzde, Freud’a hak vermek durumunda kalıyoruz. Bu insanlar gerçekten özünde kötü niyetli olup ellerine imkan geçmediği için mi yıllarca iyi insan rolündeydi? Peki Freud bu konuda söylüyor? “Hepimiz, arzularımızın gerçekleştirilmesinden de rahatsız olma potansiyeli taşırız; bunun nedeni yeni edindiğimiz statü veya zenginlikle ne yapacağımızı bilmememiz için değil, anne babamıza bir şekilde zarar vermiş olmaktan korkuyor oluşumuzdur.” Hepimiz bir kayak merkezi ya da deniz kenarına gitmek isteriz. Ancak bazılarımız kendisini rahatsız hisseder. İçinde anlam veremediği bir kırgınlık ya da suçluluk oluşur. Freud da bu durumdan nasibini almıştı. 1936’da yazdığı bir yazıda Freud, başından geçen bir olayı aktarıyor. Bu olayda özetle neden seyahate çıktığında kendisini rahatsız hissettiğinden bahsediyor. Çocukluk yıllarımızda özellikle de ergenliğimizde aileden uzaklaşma isteği duyarız. Bu yüzden farklı şehirler farklı insanlar bize cazip gelir. Ancak bu arzumuz ailemiz tarafından baskılanır ve hissettiklerimizin yanlış olduğuna inanırız. Aradan yıllar geçer ve mesela üniversite okumak için farklı bir şehre gittiğimizde ya da işimiz dolayısıyla farklı bir şehre yerleştiğimizde içimizde bir huzursuzluk oluşur. İşte Freud burada şu iki tespiti yapıyor; 1-“Anne babamızdan daha zengin, daha üretken, daha başarılı olarak, hatta onlardan daha uzun ya da daha iyi bir hayat sürdürerek onlara üstün geldiğimizde ya da bunu başardığımızı zannettiğimizde, onları incitmiş ya da utandırmışız gibi acı verici bir suçluluk duyarız.” 2-“Olağanüstü bir şey yaptığımızda bilinç düzeyinde haz ve rahatlama yaşayabiliriz ama bilinçdışımızda alarm zilleri çalıyor olabilir.” ------------ Dil sürçmeleri ya da Freudyen dil ile Parapraksisler. Freud bu konuyu 1901’de yazdığı “Günlük Yaşamın Psikopatolojisi”nde işlemişti. Yapılan dil sürçmeleri, kişiler hakkında önemli ipuçları verebiliyor. Günlük konuşma dilinden uzaklaşıp akıllı klavyelerimizle kelimelerimizi kontrol edebiliyor olsak da halen Freudyen dil sürçmeleri önemini koruyor gibi. --------------- Kitapta işlenen bir diğer konu ise, Freud’un ne kadar önemli bir terapist olduğunu gösteriyor. Freud, insanların en mahrem sırları üzerinden oluşturduğu psikanalizinde bazı sırların ifşa olmaması için elinden geleni yapıyordu. Bunun en bariz örneğini, hastalarının bekleme odasında karşılaşarak birbirlerini görmemeleri adına, giriş ve çıkış kapılarını dahi ayırmasında görebiliriz. Bu durum, günümüzde danışanlarıyla yorumlaşan, selfieler çeken, canlı yayınlar yapan sözüm ona terapistler için anlaşılır olmasa da psikanalizin en önemli detayı olarak hala güncelliğini korumaktadır.! Peki neden bazı vakalarını kitaplaştırdı? Freud bu konuda da 1905 yılında şöyle yazıyordu; “Bana göre doktor, sadece tekil hastaya değil, bilime karşı da yükümlüdür; öyleyse doktorun görevi, histerinin nedenleri ve yapısı hakkında bildiğini düşündüğü şeyleri yayımlamaktır ve tekil hastaya doğrudan kişisel hasar vermemeyi başarabildiği sürece bunu ihmal etmek korkaklıktır.” “Dora” müstear isimli vakayı neden yayınladığını da şöyle açıklıyor; “Tedavinin bitmesinden sonra tam dört yıl bekledim ve hastanın hayatında, burada aktarılacak olaylara ve psikolojik gelişmelere yönelik ilgisinin artık dinmiş olduğunu varsaymama yol açan bir gelişme olduğunu duyana kadar da bekledim.” ------------- Gelelim biraz da aşk-ı memnu vakalara, yani başkasının eşini baştan çıkarma davranışına. Bizzat sizin başınıza ya da çevrenizden bir arkadaşınızın başına gelmiş acı bir olay, en yakın arkadaş ile aşık olunan kişi arasında başlayan aşk(!) ilişkisine. Freud bu konuda şu üç tespiti yapıyor; 1- Parmağında parlak bir evlilik yüzüğü taşıyan birine erotik bir çekim hissetmemizin nedeni, bize çekici gelenin kavisli kalça ya da güçlü pazılardan çok o yüzük (ve temsil ettikleri, yani rakibe zarar verme arzusu) ve zarar verme potansiyelidir. 2- Adına leke bulaşmamış bir kadının, aşk nesnesi statüsüne yükseltebilecek bir çekiciliği olmaz, sadece bir şekilde adı kötüye çıkmış, sadakati ve güvenlirliği şüpheli bir kadın çekici bulunur. Buna kabaca fahişe aşkı diyebiliriz. 3- Bir erkek, bir hayat kadını ile birlikte olarak, adı kötüye çıkmış kadını, daha önce cinsel ilişkiye girdiği bütün erkeklerin elinden alıyor olmaktan gizlice tatmin olabilir. Böylece erkek kendi zihninde “patron” olur. Behlül, bilinç düzeyinde Bihter’in güzelliğine vurulmuş olsa da bilinçdışında amcasıyla rekabete girmiş olabilir mi? --------- Aile bireylerinizin tamamından kurtulmak istediğiniz ya da Zeze gibi onları içinizde öldürdüğünüz durumlar olmuş muydu? Eğer bu sorulara “evet” cevabını veriyorsanız, bir dönem Goethe’nin geçtiği yoldan geçiyorsunuz demektir. Goethe’nin biyografisini inceleyen Freud, simgesel anlamı olan bir anıya dikkat çekmişti. Küçük Goethe, tıpkı Freud gibi, ailenin ilk çocuğu ve birçok kardeşi olan birisiydi. Ve küçükken, bir gün evdeki mutfak eşyalarını pencereden dışarı atmıştı. E ne var bunda diyeceksiniz? Freud bunu “perde anı” olarak nitelendirmişti. 1917 yılında bir hastasının analizini yaparken benzer bir olay anlattığına şahit oldu. Bu olayda kardeş kıskançlığı çeken kimse önce hayvanlara zarar vermişti, ancak bu duruma müsaade edilmemişti ve o da hırsını mutfaktaki eşyalara yöneltmişti. Burada dikkat çeken bir ayrıntı ise, eşyaları neden evin içinde kırmayı değil de pencereden dışarı (yani evin dışına) atmayı tercih etmişti? Kardeşlerine olan öfkesini mutfak eşyalarına yöneltmişti ancak onları evin içinde kırsaydı, kırılmış olsalar dahi eşyalar içeride kalacaktı, en güzeli onları evin dışına atarak hem kırmak hem de kökten kurtulmaktı. Küçük eşyaları kırmak her çocuk için zevklidir ve çocuklar bu yöntemle hem öfkelerini dindiriyor hem de tatmin oluyorlardı. Bu davranışı yapan her çocuk, kardeş öfkesini mi yaşıyor diye soracak olursak, Freud bize “Bir eylemin kendi içinde haz vermesi, onu başka amaçlar için de tekrarlamanın önünde bir engel değildir.” cevabını verecektir. Psikanalizin, kişinin nefret ettiği aile üyelerini öldürerek katarsis yaşayabilmesini, danışma odasının mahremiyetine sığınarak metal silahlar yerine sözlü silahlar kullanmasını ve içinden geçen cinai eylemleri söze dökerek rahatlamasına sağladığını bir kez daha belirtelim. ------- Bir insana yekten hakaret ettiğinizde, sizi mahkemeye verebilir. Ancak bunu mizahi bir yolla yaptığınızda, hem size gülecektir hem de azıcık zekası varsa sizin vermek istediğiniz mesajı alacaktır. Bunun en bariz örneğini, tiyatro izlediğimizde görürüz. Bir Münir Özkul bir Kemal Sunal hala izleniyorsa ve güldürüyorsa, bunun sebebi yalnızca güldürmeleri midir? Mesela Aziz Nesin’in Zübük eserini okuduğumuzda ya da izlediğimizde sadece komik olduğu için mi gülüyoruz? Freud, espriler ile bilinçdışı arasında bağlantı kurduğu yazısında, iki tür espriden bahsetmişti. Birisi herhangi bir kasıt gütmeye, diğeri ise kasıtlı yapılan ve yıkıcı potansiyel taşıyan esprilerdi. İşte Freud ikinci tür esprileri incelemişti. Freud’un yakın çevresi incelendiğinde, onun esprili biri olduğunu görürüz. Ancak o kahkaha atarak poz vermeyi çok sevmezdi, ayrıca gününün büyük bir bölümünü hastaları ve bilim çevreleriyle geçirdiğini düşündüğümüzde kahkaha atacağı ortamın da azlığını fark edebiliyoruz. Kendisi bu konuda da şöyle yazmıştı; “Psikoloji dünyasının sakinleri olan bizler, espri yapmak yerine esprileri analiz ederiz.” ------- Freud hakkında yazılan en keyifli kitaplardan birisi olarak, okuyucusuna ve ilgilisine büyük şeyler vaat ettiğini söylerken kitabın ilk kısmını okuduktan sonra dilime dolaşan bir söz ile yazıyı burada bitireyim; “Allah hiçbirimize, insanlığımızdan daha büyük yaşantılar nasip etmesin!”
Freud'dan Hayat Dersleri
Freud'dan Hayat DersleriBrett Kahr · Sel Yayıncılık · 2015254 okunma
··
164 views
Pekiefendim okurunun profil resmi
Çok güzel bir inceleme yazısı olmuş. Teşekkürler 🙏🌼
yy okurunun profil resmi
Teşekkür ederim 🌸
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.