Peki, beni rahatsız eden noktalar nerelerdi?Güzel bir üçleme okudum.
Peki, beni rahatsız eden noktalar nerelerdi?
Ona gelmeden önce yazarın düş dünyasının güçlü, kaleminin akıcı ve kurgusunun başarılı olduğunu söylemeliyim. Beni içine alan en önemli nokta köyde geçmesi ve Anadolu insanının söyleyişlerini barındırması. Adana'da pamuk toplayarak var olma mücadelesi veren köylü memleketim Ordu'da ise fındık toplayarak aynı sıkıntıları yaşıyor. Bu nedenle yaşadığım fındık toplama dönemi zorluklarını ya da köy hayatı şartlarını bu kitapta yeniden tazelemiş oldum ve yazarın gerçekleri gözlemi ve kaleme alışı bana keyif verdi.
Üçleme de beni rahatsız eden noktalardan birisi köylülerin Allah'a hitap ederken haşa "Kara gözlüm" vs gibi benzetmeler kullanmasıydı. Hiç bir varlığa benzetilemez olan yaratıcı kudreti kaş göz ithaf etmek ki köylü bunu gerçekten söylüyor olsa bile beni rahatsız etti.
Ayrıca her üç kitapta da bazı şeylerin ciddi şekilde tekrar edilmesiydi. Sefer'in konuşmaları, Meryemce'nin konuşmaları ve diğerleri. "Yeter anladık!" dedirtecek kadar yoğun bir tekrarlama huzursuz bir zihnin hezeyanları gibi hissettirdi. Ne olabilirdi? Bu ciddi tekrarlardan arındırılıp biraz daha hacmi küçük kitaplar haline getirilebilirdi.
Özellikle Ölmez Otu'nda insan psikolojisini çok iyi işlemiş ve ilk kitaplara göre düş gücü ve yazım gücü daha da gelişmişti yazarın.
Karakterler o kadar canlı ki onların acılarını ve sevinçlerini hissedebiliyorsunuz.
Ömer'in öksüz ve yetimliği, Meryemce'nin inadı, Koca Halil'in yaşlılığı, Sefer'in iktidar hırsı, Taşbaşoğlu'nun hak adalet arayışını, Hasan ve Ummuhan'ın çocuk dünyalarını, Memidiğin intikam hırsını...
Uzar gider bu inceleme o nedenle burada keselim.
Sevgiler.