Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
* * * Gönül elindendir feryâd-ü zârım Bu nankör aşkımdan ben de bîzârım Rûhum azat olur belki mezarım Ayaklar altında dümdüz olunca * * *
Sayfa 50 - Kapı Yayınları
"Her şeyi bu kadar dert etme ey gönül, zira ne bu dertler kalıcı ne de bu ömür.”
Reklam
İnsanlığın en büyük yanılgısı, ortak sevgi ve saygı alanında oldu çağımızda. İnsan, kalbinin bağını Tanrı'dan kopararak eşyaya, güçlü görünen insanlara, düşüncelere ve sitemlere bağlıyor. Bu bağlanışı şöyle veya böyle ölçülü bir bağlanış sanmayın. Bu, aklın ve sağduyunun kabul edeceği veya mazur göreceği bir ilgi değil, irrasyonel bir bağlanış, adeta bir tapıştır. İnsan çağımızda gönül tarlasına durmadan put dikiyor. Kendi türettiği eşyaya, kendi kurduğu sisteme ve kendinin yücelttiği insana tapmak yoluyla kendine tapmaya çalışmakta belki de. Kendini dolaylı yoldan putlaştırmanın boş deneyinde.
Arkamı dönüp kapıya yürürken beyefendi sonunda konuşmaya karar veriyor. "Hoşreftar kelimesini biliyor musunuz?" Adımlarım kapı eşiğinin üstünde duruyor. . . . " Benimle barışmaya mı çalışıyorsunuz?" "Centilmenler gönül almayı bilmelidir." " Centilmenler gönül almayı gerektirecek şeyler söylememelidir." " Hanımefendiler de özür dilemeye çalışan adamlara karşı biraz insaflı olmalıdır!" " Zalim biri olduğumu söyleyen sizdiniz." "Pekâlâ. Hata bende, gidin buradan " " Elbette gideceğim. Üstelik bu hoşreftar bir gidiş olacak. Hoşça kalın Bay C." " Hoşça kalın Limon Çiçeği."
Al bu gönül yarası, hazan sarısı, zaman ağrısı sende kalsın, ben taşıyamadım.
Sayfa 207Kitabı okudu
Küçümseme değil,bilmiyorum dediğime inan ve anlat bana, allame nedir? Bunun bir berat'ı var mıdır? Bu nereden elde edilir?Fatih'in Karadeniz Kapısı medresesinden mi?Bizim Darülfünundan mı?Avrupa'dan mı? Koynunda böyle bir ilim belgesi olmayan bir kimse kendine nasıl allame dedittiriyor? Bizde halk o kadar saf,allamelerimiz o kadar cesur ki söylenen şeyde mana aramak kimsenin aklına gelmiyor. Birine allame,filozof,mütebahhir gibi bir lakap takınız. Bu ünvan derhal şehrin dört köşesinde kampana gibi çınlar ve öyle bir raddeye gelir ki bu vasfı herkesin ağzından işite işite o zavallı adam da kendisinin mütebahhir olduğuna inanmak zorunda kalır. Zannımca allameler,filozoflar bizde böyle yetişir.
Reklam
"Yoksa bir gönül işi mi?" "Estağfurullah, memleket bu haldeyken..."
Sayfa 142
GILGAMIŞ DESTANI (parçalar)
Keyfine bak, gece gündüz gül, söyle. Her gün bir şölen ver, gönül eğlendir, Vur patlasın çal oynasın gece gündüz. Pırıl pırıl yepyeni elbiselerin olsun, Mis gibi sularla yıkasınlar seni. Ellerine sarılan çocuğunla vakit geçir, Koynunda eşinin gönlü şenlensin. İnsanın işi gücü bu olmalı dünyada.'
AKAD-BABİLKitabı okuyor
Gönül Bir Yel Değirmenidir Sevda Öğütür-Hüseyin Rahmi Gürpınar
"Bir erkeğin gözü sevdaya,şöyle böyle gelişigüzel düşüp kalkmalara ne kadar tok olsa da erkek cinsi bu cici mama hususunda obur çocuklara benzer.Bu açgözlülerin bayramda midelerini ne kadar şekerle doldursanız da bunlar yine camekânda iştahlarını çekecek bir bonbona tesadüf ederler.Ve bunun için cüzdanlarının köşesindeki en temiz parayı fedadan çekinmezler."
Sayfa 5 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
Gazel 142
Kılmagil muhkem gönül dünyâya akd-i irtibât Sen bir âvâre müsâfirsen, bu bir vîrân ribât Bu çemende gonceler güller gören ârif bilür Kim sebât üstünde kalmaz hîç kabz u inbisât Ehl-i irfândur cihân keyfiyetin tahkîk iden Kim neşâtından bulur yüz gam, gamından yüz neşât Işk devrâni maña dapşurdi Mecnûn nevbetin Hâlî olmaz nakş-ı erbâb-ı vefâdan bu bisât Her yiten mehrûya sarf itme Fuzûlî ömrüñi Bîvefâlardan hazer kıl, dut tarîk-i ihtiyât
Sayfa 160 - Ayrıntı Yay. 2.Baskı, Eylül 2019
"Mesela hiç faydası olmayan bir durumda tartışmaya girmemek ve buna hevesli bir insanın karşısında gönül kırmamak ya da kötü sözler söylememek için susmak hem karşımızdaki insan için hem de etrafımızdaki insanlar için güzel bir örneklik olabilir. Güzel bir örneklik de güzel olana davettir. " ... " Anlamı tek olsa bile bu anlamın kapladığı kocaman bir alan var, evet. O yüzden insani olarak ve bir mümin olarak sözümüz de davranışlarımız da hâlimiz de ve hatta suskunluğumuz da güzel olana ve doğru olana davet gibi olmalı. "
Sen nasıl bu kadar gönül hanesi Sen nasıl bu kadar yâr divanesi Sen nasıl bu kadar çerağı ömür Sen nasıl bu kadar inci tanesi.
mekânın ruhu “Mekânların kişiliği, ruhu vardır.” derler. İnanırım. Camilerin vardır mesela. Hem de ufak büyük demeden her birinin. İçinde göze görünür, etrafa dağılır, duvara kokusu siner pek az günah işlenmiş yerlerdir camiler. Girdiği anda insanı kucağına alır, sakinleştirir, başını okşar, elinden tutup huzura çıkarır. O yüzden hiç olmazsa dışarıda olduğunuz günler namazı camilerde kılın, derim. Her birinden, lazım oldukça açıp açıp bakacak, içinizi ferahla- tacak, sizi sevdiğiniz bir mekâna gitmenin heyecanıyla seccadeye götürecek bir bakma yeri (manzara bu demek) çakın zihninizin duvarına. Sonraki namazlarda lazım oldukça çıkarıp asarsınız gönül gözünüzün önüne. Beylerbeyi Hamidievvel Camii’nde durgun bir göl suyunun üzerindeymiş gibi kılınan namaz (üstelik güzelim denize sırtınızı verirsiniz orada kıbleye dönmek için. Dünyayı arkaya atmak bundan daha güzel sembolize edilir mi başka yerde?) Diyarbakır Ulu Camii’nde bir ormanın içindeymişsiniz gibi olur. Topka- pı Sarayı’nın içindeki camide boğaz önünüze serilir namazda, altından ırmak akan cennetteymişsiniz gibi kılarsınız bu sefer. Hele şehirlerin anasında bir yeşil mermer duvarın önünde namaza durmuşluğunuz varsa, sonraki her namaza elinizden tutar kaldırır sizi. Seccadeler de mühimdir (diye düşünüyorum artık). Özenil- meli, hâlimiz vaktimiz yoksa bile ne edip edip eli yüzü düzgün birkaç seccade edinmeli. Onu serdik mi her ilmeğini atarken, nakışının her iğnesini işlerken salavat getiren ellerin, üzerine diz kırıp yüz süren kalplerin bereketiyle kanatlanır belki şevkimiz.
Benim bu küçük şeylerim bana kuvvet veriyordu.
Sayfa 38 - Nezihe MeriçKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.