188 syf.
·
Puan vermedi
·
27 saatte okudu
Murat Gülsoy’un okuduğum ilk kitabı ‘Yalnızlar İçin Çok Özel Bir Hizmet’ idi. Konusu, kurgusu, anlatımı çok farklı ve etkileyici idi. Okuduğum ikinci kitabı da ‘Binbir Gece Mektupları’ oldu. Kitap 10 öyküden oluşuyor. Son 2 öykü hariç öyküleri büyük bir keyifle okudum. 2 öyküyü hariç tutmamın nedeni ise benimle alakalı muhtemelen. Çünkü anlamadım Ama diğerleri hem farklı konuları hem de yazarın sade ve etkileyici üslubu ile büyük bir keyifle okuduğum öykülerdi. Özellikle ‘Elden Ele’ sevdiklerimden biri. Bazı kitapları okurken keşke ben de bir şeyler yazabilsem diye hayıflanırım, Murat Gülsoy’un okuduğum iki kitabında da bunu hissettim. Fakat kitaptaki bir öyküde yazdığı gibi: İnsanın yeteneği olmadığı bir işe gönül vermesi kadar acıklı bir şey yoktur.
Binbir Gece Mektupları
Binbir Gece MektuplarıMurat Gülsoy · Can Yayınları · 2014133 okunma
206 syf.
·
Puan vermedi
Okunmamış Mektubun Var
"Sevgili Dost, Postanedeki kargaşadan, mektubumu aldığını anladım." Bu kitapta bize kelimlerle yazılan altmışbir mektubun bir mektubuna da şöyle başlıyor; "Sözcükler binlerce kelime bildikleri halde konuşamazlar. Onları dilsiz yapan sahip oldukları kelimeleri baş harflerine göre ve alt alta sıralamalarıdır... Kelimeler ne zaman
Posta Kutusundaki Mızıka
Posta Kutusundaki MızıkaA. Ali Ural · Şule Yayınları · 202019,8bin okunma
Reklam
232 syf.
2/10 puan verdi
Bu aşk değil, aşk böyle bir şey değil sadece saplantı...
Leylim Leylim
Leylim Leylim
Ahmed Arif
Ahmed Arif
Leyla Erbil
Leyla Erbil
An itibariyle Ahmed Arif'in burada kayıtlı olan dört kitabından üç tanesini okumuş olarak bulunuyorum. İncelemenin hemen başında söyleyeyim şiirleri güzel lakin nesir yani düz yazı mektupta ise Ahmed Arif cidden çok yavan ve hoş olmayan şekilde yazmış bunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Mektuplara gelecek olursak
Leylim Leylim
Leylim LeylimAhmed Arif · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201316,2bin okunma
Sistemin bir iktisadi işleyiş değil de sosyo-kültürel düzen olduğu varsayımından kalkarak geliştirilecek muhalefet biçimleri (bunun umut verici örnekleri yok) ancak sistem içinde iyi ve rahat mevkiler elde etmiş olanların sıkıntılarını gidermeye ve onlara gönül eğlencesi sağlamaya yarayan türden ufak tefek işlerdir. Bu işlere kitle iletişim araçlarının müfredatı içinde rastlayabiliriz. Şu anda okumakta olduğumuz yazı da dahil birçok sistem aleyhtarı verim kültür piyasasında boy gösterir, sosyal hayat içinde bazı aykırı öbekler doğar, muhalefet modaları ortaya çıkar. Bunlar bir yandan kendini muhalif sayan aklı evvelleri tatmin ederken, bir yandan da dünya sistemini muhtemel darbelere karşı uyarır. Böylece dünya sistemi hangi karşı çıkış biçiminin hangi çevrelerde ne ölçüde yayılabildiğini ölçme şansına kavuşur.
"Dünya ahiretin tarlasıdır." hikmetinin sırrına eren insan yaptığı her hareketi bir ibadet şuuruyla yapmaya başlar, işinin adı ve şekli ne olursa olsun kâinattaki diğer canlılar gibi zikir meclisine katıldığının farkına varır. Herkes zâkir, kâinat dergâh olur. Yaptığı her yararlı işin öbür dünya için bir "fide" olduğunun şuuruna erer. Onu sulamaya gayret eder. Ayrık otları temizler
Öte dünyayı rafa kaldıran sekülerizm, hakikatin yerine parayı koyan kapitalizm, insanları maddeye taptıran materyalizm zihnî melekelerimizi altüst etmiştir. Değerler sistemimiz zir u zeber olmuştur. Usul ile furu' birbirine karışmıştır. Günümüz insanı bu "müşevveş" kafa ile sahil-i selamete ulaşabilecek midir?
Reklam
Tasavvuf meydanı his, fikir ve gönül merkezli bir meydandır. Ama hayatla birlikte olan, birlikte yürüyen bir meydandır. Hayatı kucaklayan, insanı kucaklayan bir meydandır. Onun yatıp uyumakla, onun gezip-tozmakla, onun uçup konmakla bir ilgisi yoktur
"Ey Rabbimiz bizi, hakikati inkâr edenler için bir oyun ve eğlence aracı (fitne) yapma." (Mümtahine, 60/5) .... Boğuyor âlem-i İslâmî bir azgın fitne Kıt'alar kaynayarak gitti o girdap içinde Mahvolan aileler bir sürü ma'sumdur Kalan avarelerin hâli de ma'lumdur Nasıl olmaz ki tezelzül veriyor arşa enin Dinsin artık bu hazin velvele ya Rab! - Amin.
Mehmet Akif ErsoyKitabı okudu
176 syf.
·
Puan vermedi
Sevda mektupları
Orhan Veli'nin sevgilisi Nahit Hanım'a yazdığı mektupları ele alır. Sanat ve edebiyat ortamlarında “Nahit Hanım” diye bilinen Nahit Gelenbevi, Ankara ve İstanbul’da öğretmenlikle geçirmiş ömrünü (1909-2002). Eğitimci Halil Vedat Fıratlı ve şair Arif Damar ile evlilikler yaşamış. Çocuğu olmamış ama Samet Ağaoğlu “Rönesans gibi kadın”, Cemal Süreya ise “Cumhuriyet dönemi küçük burjuva duyarlığının anası” diye söz etmiş ondan Boğaz’ın bir ucunda, Sarıyer’de, yalnızlık ve yoksunluk içinde yaşayan bir adam... Sıkboğaz eden parasızlıkla boğuşurken bile sevdasıyla soluklanmayı, gönül işçiliğiyle geçinmeyi öğrenmiş bir adam... Şiirle, sevdalarla, dostluklarla, at yarışlarıyla avunan bir adam… Orhan Veli: Şiirlerinde şairaneliğe sert darbeler indirirken mektuplarında koyu bir kederi imbiklerden geçiren efkârlı şair.
Yalnız Seni Arıyorum
Yalnız Seni ArıyorumOrhan Veli Kanık · Yapı Kredi Yayınları · 20243,453 okunma
Halbuki insan ile insan arasında bir anlayış, insan ile tabiat arasında bir ahenk olacaksa bu her şeyden önce insan-Allah ilişkilerinin sağlam bir zemine oturmasına bağlıdır. Bu zeminin şifresi muhabbettir. Muhabbetin yolu da Muhammed'den geçer.
Reklam
Ya sen benimsin, ya değilsin? Beni seviyorsan bana yardım et. Söyle, o gönül, sevgi ne demek olduğunu bilmeyenlere benim için de söyle. Eğer sen de bana yardım etmeyeceksen, eğer sen de beni yalnız bırakacaksan, o halde dünyada kimsesiz, yetim, kaldığımı asıl ben anlayayım, anlayayım da ona göre belki dünyaya küserek, kendime yeni bir felsefe-i hayat bulayım, yaşayayım.
Ruhun mu ateş yoksa o gözler mi alevden? Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu Pervane olan kendini gizler mi alevden? Sen istedin ondan, bu gönül zorla tutuştu.
Din kelimesini kullanmamaya azami dikkati gösteren, dinlerarası diyalogu vird-i zebân edinen, şeriat ve tarikat kelimelerinden ürken, hoşgörü kelimesine tapan insanlar aslında ikiyüzlülüklerini örtmeye çalışan zavallı insanlardir.
"Arkalarından öyle kötü bir nesil geldi ki namazı bıraktılar, şehvetlerinin peşinden gittiler. İşte bunlar azgınlıklarının cezasına uğrayacaklardır." (Meryem, 19/59)
Ey nihal-i işve bir nevres fidanımsın benim Gördüğüm günden beri hâtır-nişanımsın benim Var mı hâcet kim diyem rûh-i revânımsın benim Gizlesem de aşikâr etsemde canımsın benim.
1.054 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.