Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Gerçek mi komutanım, böyle değil miydim ben? Böyle de­ ğildiysem n'oldu bana? N'oldu bize? Nasıl göze alabiliyorum böyle sefil bir ölümü? Vatan yolunda döğüşürken ölmek neden geçmedi benim elime? Şimdi bir şeyler yapılamaz mı? Ben hiç mi bir işe yaramam? Bir işe yaramak için beklemek gerek. .. Bunu göze alamıyorum! Bitmeli bu iş, bir ayak önce ... Bunu anlıyo­rum. Ölçüp biçtim, beklemek imkansız ... Fakat komutanım, ge­ ne de, kolay değil kendini öldürmek! Hele bu sabah yağmurdan sonra ortalık ne kadar güzeldi. Bunu, geceyi uykusuz, bunaltılı geçirenlerden başkaları hiç bilmez. Kendini öldürenlere 'delirdi' derler. Ah keşke, delire bilsem ... Ölümden korkmadığımı gördü­nüz, komutanım; ben, ölmemekten korkuyorum. Yani, öldükten soma da bu acılar sürerse diye ödüm kopuyor! Acı çeken gövde mi, ruh mu? Bunu kesinlikle bilmek ne büyük mutlulukmuş!
Sevilen kadının mutsuz olduğunu görmedim^-^
"Söyleyin sevgili dostum, sevilen bir kadının rahibe olduğunu gördünüz mü hiç?"
Sayfa 73 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Siz hiç gökten mahrum bırakılmış bir kuş gördünüz mü? Ben gördüm, İçimdeydi... Acılar içinde bir kafesteydi, Acıyla doğup acıyla öldü, Kimse... Kimse görmedi belki de onu.... #Yüreğimin izinden
"Ya, gördünüz mü! Düşünün ne kadar küçük görüyordunuz beni. Çalmaya kalkıyorsunuz beni. Perdelerimi bilirmiş gibi davranıyorsunuz. Sırlarımı üfürmek istiyorsunuz yüreğimden; en yüksek, en alçak sesleri çıkarmak istiyorsunuz benden. Oysa şu çalgıyı, içi güzelim seslerle dolu, şu ufacık çalgıyı, bilmem, beceremem diyorsunuz söyletmesini. Allahtan korkun, bu düdükten daha mı kolay beni öttürmek? Dilediğiniz çalgıya benzetin beni, kırın koparın tellerimi perdelerimi, bir tek ses çıkaramazsınız benden."
Adalet
Tüm kalpleri okuduğunuzu mu sanırsınız? Neden insan eliyle ya da tanrı eliyle olsun adaletin tecelli etmesine izin vermezsiniz? Birinden kurtulsak da öbüründen kurtulamayız nasılsa! Ağır ceza mahkemesinin rolü, özenilecek şey midir! Neredeyse burada cellat görevi gördünüz.
Sayfa 43 - Can YayınlarıKitabı okudu
Lakin ben sizden o kadar büyük, o kadar çok bir şey mi istiyordum? Haftalarca burada bir bakışınız için köpekler gibi süründüm, siz benden bir tebessümü, bir bakışı esirgediniz. İşte sizin yeminleriniz! Benim hürmet ve riayetimden bir şüpheniz mi vardı, benim sadakatimde bir kusur mu gördünüz? Hayır, değil mi? Sadece bir sözle, bir işaretle beni inandırsanız, bana sadece, " Hala seviyorum, fakat korkuyorum" deseniz ben sizin için aylarca ateşlerde yanar, saadet ve ümitle beklerdim...
Reklam
Ben bu iklime yaraşır bir adam olamam don gömlek uyduramam aynı kumaştan değiliz sizinle teyelle tutturulmuş olsak bile aynı çizgide bulaşamam Görünce amma da değişmiş buralar derim de İçimde de pek bir heyecan göremem Çok yenisin sen burada derler Yiyeceğim kırk fırın ekmeğin kalorisine kadar hesap ederler Ot biter de ağaç niye kök salmaz
"Bir yer bulsak kendimize, bir portakal bahçesi, deniz kıyısında. Portakallar çiçek açmış, kokuları insanın başını döndüren... Siz hiç portakal bahçesi gördünüz mü?"
Sayfa 488 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
İstanbul'da deniz gören daire
Ev sahibine, - Beyefendi, dedim, siz deniz görür demiştiniz sanırım. Yoksa duvara deniz resmi asılıp da ona mı bakılacak?... - Vay, ne demekmiş!... Evimden deniz görünmüyor mu? Hani, nerdeyse, evime deniz görmüyor dediler diye bizi evine hakaretten mahkemeye verecek. - Vallahi, affedersiniz, dedim, maksadım evinizi kötülemek değil... Ne ben, ne
Nesin yayınlarıKitabı okuyor
Yani Fransızca öğreniyor, İngilizce öğreniyor, hatta Fransızcayı çok iyi bildiğini iddia ediyor ama, Latince ve Yunanca bilmiyor; Fransız diline ve Fransız kültürüne sahip bir insan, Latince ve Yunanca bilmiyorsa o kültürü bilmiyor demektir. Bu çok açık bir şeydir. Dikkat edin, Arapça, Farsça öğrenmeyen yabancı bir Türkolog gördünüz mü? Çünkü bu dilin %40’ı Arabî ve Farsî kelimelerden, deyimlerden oluşur, ister istemez bu kültürü anlamak için bu iki dili de bilmek zorunludur. Ecnebî Türkolojiyi öyle yapar.
Reklam
Tütsü 'yü sevmek
Bu işe nasıl başladığımı anlatayım. Son telgrafı da çekmiştim o gün Tülsü'ye, hiç param kalmamıştı. O yana bu yana dolaşıp dururken Kültür Sarayı Alanı'na geldim. Gördünüz mü bilmem, çok eğlenceli bir yer. Orada herkes kendi hünerini, zenaatini, marifetini gösteriyor. Kimisi köpek cambazlığı yapıyor, üç dört küçük köpeğe akıl almayacak
Nesin yayınlarıKitabı okuyor
Tülsü'yü Sevmek
Öyleyse şimdi seksenini aşmış olmalı... -Neden? - Siz dört-beş yaşınızdayken o on beşinde olduğuna göre... - Tülsü yaşlanmıyor ki... - Sonra gördünüz demek? - Hep onu arayıp duruyorum. Benim başka niçin bu kentte olduğumu sanıyorsunuz? Dünyanın bilmediğim bir yerinde, bilme diğim bir adreste yaşayan, beni bekleyen bilmediğim bir kadındır Tülsü. O'nu bulacağına inanıyorum, hep arıyorum. Bu yüz den bütün dünyayı dolaşıp duruyorum ya...
Nesin yayınlarıKitabı okuyor
#gençlik nereye gidiyor?#
Son yıllarda hiç yaşlı birini karşıdan karşıya geçiren bir çocuk gördünüz mü? Ya da otobüste bir büyüğe yerini veren bir genç? Göremezsiniz. Çünkü gençler birbirini “Hüp diye çekmeye” odaklanmış durumda. #"Ahmet Şerif İZGÖREN"#
176 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Her insanın çocukluğunda unutamadığı anıları vardır.Kaç yaşına gelmiş olursa olsun,gölge gibi izler onu yaşamı boyunca.... Bazen derinlere atar anılarını hatırlamak istemez,hayatına devam etmek ister, bazen de hiç olmadık zamanlarda o anılar vücut bulur bir anda su yüzüne çıkar ve kısa süreliğini sizi etkisi altına alır... Öyle değil
Gece
GeceElie Wiesel · Koridor Yayıncılık · 20151,467 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.