"Şaştık ne yana gideceğimizi
Tek bir iz bile yok ortada,
Besbelli cinler yediyor bizi
Sürüp duruyor oradan oraya."
Puşkin'in ölümsüz dizeleri ve Luka incilinde cin tutmuş bir adamın İsa tarafından iyileştirilmesinin hikayesiyle başlıyor Ecinniler ve bir çağın nasıl alevler içerisinde olduğunu gözler önüne seriyor. 19. Yüzyıl Rusya'sındayız, bölünmüş bir toplum, güce ve iktidara dört elle sarılmış bir yönetim, eski görkemli günlerini arayan burjuvazi, yaşam mücadelesini veren halk, aydın insanın varoluş mücadelesi ve tapındığı ideallerin aslında hiçbir işe yaramayacağının farkına varışının acısı...
"Olacak şey mi! Yangın zihinlerde, evlerin çatılarında değil."
1. Petro'nun baskıcı rejimi, Büyük Reform yılları, insan hakları ve bolşevizm, slavcılık, henüz filizlenen sosyalizm fikri karanlığın içinde fark edilmesi imkansız bir mum ışığından farksız.
İnancın bölünüşü, nihilzm, halkın herhangi bir kesiminden birey olmanın süreci ve sürecin sonunda halktan kopuş. Her şey sözde idealist ve entelektüel Stepan Trofimoviç ve dul tümgeneral eşi zengin Varvara Petrovna'nın talih eliyle bir araya gelişi ve kurdukları dostluk ile başlar, bu pek sıradan ve anlaşılabilir bir dostluk değildir. Beraber kendilerince seçkin ve aydın bir topluluk olup entelektüel fikirlere dair nice hayaller kurarlar, gerçekten kopmaları kaçınılmaz olunca kendi gerçeklerini yaratmaya çalışırlar. Durum böyle olunca kendi soylarının talihide bu şekilde devam edecektir, çatışmanın bel kemiği kuşağın giderek farklılaşmasıyla başlar...
Çok güçlü bir metin fakat okurken odak ve emek istiyor, muhakkak okunması gerektiğini düşünüyorum.